22-YENİ HAYATLAR

93 9 0
                                    

Ölmedim. Bu kadar basitti her şey. Mahkemeden çıkarken aklım başımda değildi. Ne yapacağımı bilmiyordum ve unutmak istiyordum, sadece unutmayı hayal ettim. Zaten korkum bitmiyordu benim.

Birkaç saat önce sadece şakaklarımı sıyırdı, benim elimdeki tabancadan çıkan kurşun. Aslında iyi nişan aldığımı zannediyordum ama iki asker de sımsıkı tutmuştu kollarımdan. Ölmemiştim. Neden ölmek istemiştim peki? Ölmek istedim, çünkü 25 yıl hapiscezası aldım. Ondan önce, Doktor Kemal şerefsizi beni tedavi ettiklerini söyledi önce, ardından da ironik bir biçimde tedaviye ihtiyacım olmadığını söyledi. Gayet akıllı uslu bir çocuk olduğumu da vurguladı bana gülümseyerek. Bana iyilik yaptı kendince. İyi adamdı, çok iyi bir doktordu, akıllıların doktorları arasında böylesi bir deli doktorunun bu kadar iyi olacağını hiç düşünmemiştim doğrusu.

Neyse... O kadar iyi bir doktordu ki benim hasta olmadığımı defalarca vurguladı, bu iyi. Bu gerçekten iyi! Ama kötü olan şey şu ki, savcı bu bulguları elde ettikten ve Doktor Kemal'in söylediklerini de ele aldıktan sonra benim akıl hastası taklidi yaptığım kanaatine vardı. Yaşım küçük olduğu için bir takım ceza indirimleri falan yapıldı. Ya da bilmiyorum artık neyse ne umurumda bile değil. Çok kavram kullanıyorlar. O kadar polisiye roman okudum bu kadar kavramla karşılaşmadım... Gerçi o kadar kavram olsaydı romanlar çok sıkıcı olurdu değil mi ya? Neler diyorum ben! Bir yandan da kitaplarımı da unuttum, Allah belasını versin böyle işlerin. Neyin içine düştüm ben!

Hastaneden sevk edilecektim. Sadece bir sıyrıkmış, o kadar kötü falan değilmişim. Acaba intihara kalkıştığım için yine beni akıl hastanesine yatırırlar mı? Keşke yatırsalar, orası daha rahattı. Aslında düşündüm de... Orası daha korkunç belki de. Tek başıma bir odada, dört duvar ve hiçbir şey yok. Beni konuşturmak için talimat falan da vermişler. Bilmiyorum şimdi gidersem nasıl olur? Korkunç bir yer orası da. Sadece ilaç verdikleri için korkunçluğunu azaltmışlardı, dehşete kapılmaktan kurtuluyordum. O beyaz duvarlar...

Kaldırdılar beni. İki asker, bu sefer başka askerler. Gençler, bir tanesi Ahmet'e benziyor. Ahmet! Ahmet'in yüzünden geldi bunlar başıma. Beni kaldırıp indirdiler yere. Yürüyecek halim yoktu, hissizleşmiştim. Hatta konuşmuyordum uzun zamandır. Sadece içimden bir şeyler geçiriyorum bir süredir. İlaç almadığım için acılarım tekrar hissedilir oldu. Büyüyor acılarım. 

Cezaevi aracı o F tipi cezaevine geldi. Bayağı bayağı ağır hükümlülerin geldiği cezaevine geldim. Hesapladım, tam tamına 43 yaşında hapisten çıkabilirdim. 25 yıl cezayı çektiğim düşünülürse. Gerçi daha fazla ceza almıştım. Ancak bazı bulgular ele alındı. Sonuçta Celal ile Yusuf'u ben bombalamadım, Halil'i de bilerek öldürmemiştim. Tahsin'in ise üzerime atladığını ve kendimi korumak için onu öldürdüğümü söyledim. Tahsin de öylesine pislik bir herifmiş ki... Onu öldürdüğüm için ceza falan almayacaktım. Gerçi ondan sonra savcı kanıtları sakladığım için ceza artırımı önerdi. Müebbete kadar ceza alma imkanım var. Zaten bu dava tam manasıyla bitmedi, birkaç kez mahkemeye gidip duracağım. Cezamın kesinkes ne kadar artacağını öğreneceğim. 

43 yaşında hapisten çıkacağım. 43.... 43....43... Belki de 45'e kadar varabilir bu. Hatta 50'ye varabilir. Hatta ölüme kadar bile varabilir. Hiç düşünebilir miydim ki Halil şerefsizini, o zorbayı öldürüp, öldürülmüş bir polis memurunun ruhu yüzünden bu hale geleceğimi. Ne kadar komik! Tabii gülmek için enerjim yok ne de halim var. Bahçeye girdik şimdi. Giriş işlemleri yapacaklar, kayıt işlemlerimi yapacaklar, sonra da yeni hayatıma başlayacağım. Ama başlamadan bitirmek istiyorum. 

Etraftakiler beni izliyor. Çirkin adamlar var burada. Hepsinin yüzünü yıllar eskitmiş, yüzlerinde hem kötülük var hem hüzün var hem de acımasızlık var. Tel örgünün ardından kimisi top oynuyor, kimisi de sohbet ediyor, gerçekten o filmlerdeki tespihli adam da var he! Ceketini geçirmiş üzerine, sağa sola yalpalayıp duruyor. Tam bir manyak bunlar !

Kanıt OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin