19-Başka Çare Yok

53 8 2
                                    

Ahmet hastane koridorunda Ferit'i bekliyordu. Ferit ise doktorun odasına girmiş, birkaç gündür komada kalan abisine dair konuşmuştu. Abisinin bir daha uyanma imkanı olmadığını öğrendi Ferit. Doktor, makineye bağlı olarak yaşatılması hakkında konuştu, ancak bütün umutlar tükenmişti. Ferit, bunu daha önceden de hissettiği için ne ağladı ne de bir şey söyleyebildi. Tek düşündüğü ne kadar yalnız kaldığıydı, ama bir yandan da Ahmet'in yaşadığını düşündü. Ahmet'in hayata geri dönüp kendisine bir arkadaş olabileceğini hiç düşünmemişti. Ancak öyle hissediyordu. Belki de o abisi yerine geçerdi, beraber yaşayıp gidebilirlerdi.

Ferit bunu düşündü ancak bunun bir yandan da utanç verici bir hayal ve plan olduğunu da düşünmüştü. Koridora çıktığında, Ahmet'in hafif hafif öksürdüğünü gördü. Tahsin'in öldürülmesinden beri sadece bir gün geçmişti. Günler geçtikçe Ahmet'in yüzü daha solgun bir renk kazanıyordu, hatta bu renk bile değildi. Hiç bir renk yoktu yüzünde, onun yüzüne beyaz demek de yüzünün renksizliğini tarif edemezdi. Ferit, Ahmet'e acıyordu.

Ferit'i görünce ayaklandı Ahmet. Yüzünün solgunluğundan anlamıştı haberlerin kötü olduğunu.

''Haberler iyi değil he?''

''Yok... Ne yazık ki... Aslında bekliyordum bunu, öyle sert vurduki o uzun saçlı şerefsiz...''

''Komada mı?''

''Komada olsa yine iyi... Bitkisel hayata girmiş... Makineye bağlı yaşayacakmış, daha doğrusu öyle olacaktı. Ama...'' Ferit sustu, konuşmak gereksizdi, Ahmet zaten anlamıştı.

Beraber yürümeye başladılar ve dışarı çıktılar. Güneş tam tepelerindeydi, güzel bir gündü. Arabaya bindiler.

''Ne yapıyoruz şimdi?'' dedi Ahmet.

Derince soludu Ferit. ''Bilmem ki...''

''Artık bitti he?''

''Öyle mi dersin?''

''Evet, daha ne?''

''Hala kayıtlar bizde.''

''Evet, kayıtları da vereceğiz bu iş bitecek. Sen de keyfine bakarsın.''

''Senin durumun ne olacak?''

''Benim durumum mu? Neyim var ki?''

''İyi değilsin ya.''

''Heee. Doktorla görüştüm, birkaç ay sonra tamamen normal fonksiyonlarına geri dönecek her şey.''

''İyileşeceksin yani?''

''Tabii ki Ferit, baksana şu halime, gayet iyiyim.'' Aynada kendine baktı, ''Sadece yüzüm acayip solgun görünüyor, ama o da iyileşecek.''

''Evet, süper.'' Ferit gerçekten sevinmişti. Ahmet gaza bastı.

İl müdürlüğüne gelmişlerdi, Ahmet arabayı durdurunca Ferit sordu: ''Burada ne işimiz var?''

''Pasaportun var mı?''

''Ne pasaportu?''

''E yurtdışına gidecektin ya hani?''

''Hee. Bir de öyle bir meselemiz vardı değil mi?''

''Aynen, aynen. Bence tam zamanı artık. Üzgünüm bunu söylemem gerek. Bana kızma ama artık seni buraya bağlayan bir şey de kalmadı.''

''Evet.''

''Aslında yaşın küçük, tek başına ne yapacaksın bilmiyorum. Ama iki çanta dolusu parayla gayet geçinirsin.''

''Oha, paraların hepsini bana mı vereceksin?''

Kanıt OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin