Artık 30 yaşına gelmiş bir adam olarak söyleyebilirdim ki: Özgürüm. Az önce mahkemeden çıktım, birkaç kez cezamda indirime gidildi, ayrıca küçük yaşta girdiğim için bazı destekler aldım. Tam 12 sene boyunca hapiste yatmış oluyordum şu günle beraber.
Adliyeden çıktıktan sonra cezaevine tekrar gittim, son işlemler de yapıldıktan sonra çıktım. Çıkacağımı öğrenince hiçbir şey hissetmedim. Buraya artık alışmıştım. Ama bu alışma korkunç bir süreçle beraber gerçekleşmişti tabii. Yine de ben alıştım. Önemli değildi. Artık özgürdüm. Ama 12 yıl boyunca benden daha kötü insanların içinde geçirdim yaşamımı. Gerçekten tam bir dehşetti.
O günden bugüne ne değişti ki. İlk başta sarı saçlarımın arasında oldukça belirgin beyazlar var. Gözaltı torbalarımı gördüğümde kendimden iğreniyorum. Yanaklarım zayıflıktan ötürü içeri göçmüş, dişlerim çürük, bacaklarımdan sol olan topal... Çünkü bir kavgada gerçekten ağır bir demir sopayla bacağımı ezdi birisi...
İşlemler tamam. Çıkıyorum şimdi. O kapı daha önce de açıldı bana ama özgür olmadığımı bildiğimden hiçbir şey hissetmiyordum. Şimdi neden tuhaf hissediyorum. Kapı açılıyor ve o rüzgarı hissediyorum ben. Şimdi dışarı attım adımlarımı. Rüzgar geliyor, rüzgar çok güzel. Neden her şey bu kadar güzelleşmişti ki... Ben doğanın bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. Güneş tam tepede ama solgun, keşke yaz aylarında falan salmış olsalardı beni. Hayır, neler düşünüyorum ben.
Ne eski dışarıdan ne de şimdi çıktığım o delikten, herhangi bir hatıranın beni bulmasına izin vermeyeceğim. Yeni bir hayat beni bekliyor. Çok şaştım bu halime, hala da şaşkınım. Birdenbire neler oluyordu bana. O kapı bu sefer özgürlüğüme açıldı için mi tüm bu hissiyatım tersine döndü? Bu müthiş özgürlüğü en son... Hayır bunu aklımdan silmeliyim. O günü hatırlamak dahi istemiyorum hatta o günü hiç yaşanmamış kabul ediyorum.
Benim adım artık Ferit ve ama o eski Ferit değilim. Artık eskiden de bahsetmesem daha iyi. Eski diye bir şey olması için yeni olması lazım. Ama yeni falan değil bu yeni hayatım. Hayır yine yeni diyorum. Bu hayat artık tek hayatım ve onu gerektiği gibi yaşayacağım.
Aslında o kadar da değil. Tamam eskiye bir son vereceğim ama şimdi sığınabileceğim şeylerden biri de o eski evimiz. Orada da korkunç hatıralarım var, hatta korkunç ve acı olanlar, iyi olanlarından fazla ve hatta onları yok ediyor. Ama yapacak bir şey yok. O ev hala benim. Paraları aldılar sonuçta, Hayır! Para falan hiç olmadı, unut şu eskiyi.
Eve geldim. Kapıyı açmaya çalışacaktım, ama anahtarlar kayıptı.
''Merhaba?'' diye seslendi biri.
''Merhaba.'' dedim, arkamı döndüm. Bir teyzeydi bu.
''Evladım sen bu evin sahibi misin?''
''Evet teyze.''
''He, oğlum sen neredesin bu eve 2 yıldır kimse uğramıyor mu?''
''Yok teyze, ben... Uzaklardan geliyorum. Yani... Niye sordunuz?''
''Ben yeni taşındım da buraya. İki yıl önce, senin eve herkes girip çıkıyordu biliyor musun, meğer kapı kırıkmış, kimse de yapmaya yanaşmadı, hatta bizim ev sahibi bu evin 12 senedir boş olduğunu söyledi.''
''Evet, evet de kapı kırık değildi.''
''Herhalde hırsız falan girmiş. Ben de kapıyı yaptırdım, bir de düzelttim etrafı.''
''Öyle mi, çok teşekkür ederim.''
''Rica ederim.''
''En kısa zamanda...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanıt Oyunları
Mystery / Thriller2022 WATTYS ÖDÜLLÜ POLİSİYE ROMAN... Bir lise öğrencisi, işlediği cinayetin bedelini ödemeye hazırdır. Ancak öldürülmüş bir polis memuruyla yolu kesişir ve büyük bir katliam oyununun içine düşer. Ölü memurun intikam oyunları ile tehditler arasında s...