AFFEDİLEMEYEN GERÇEKLER

90 11 2
                                    

"Senin burada ne işin var Joseph?"

Michael, gözlerini kocaman açarken Joseph'in kollarından kurtulmaya çalışıyordu.

Joseph Michael'ı ürküttüğünü farkedip, onu serbest bıraktı.

"Attığın her adımdan haberim var koca burun!"

Joseph ve Michael'ın baba-oğul ilişkileri alışılagelmiş ebebeyniklikten oldukça uzaktı. Joseph ailesinin her bireyine bir lakap takar, bastırılmış komplekslerini bu şekilde tatmin ederdi. Her şeyi en iyi bilen kendisiydi dünyada.

" Joseph lütfen"dedi Michael. Gözlerinde endişe ve korku hakimdi.

" Eeee koca burun. Asıl senin ne işin var burada? Unutma... Sen istesen de istemesen de yasal ve biyolojik olarak ben senin babanım. Ve sana bu soruyu sorması gereken en doğru kişiyim" dedi kadınlar tuvaletindeki aynaya bakarken...

Michael kafasını öne eğdi. Söylecek onca kelimesi olmasına rağmen yutkunmayı yeğledi.

"Evet evet çok haklısın, babamsın değil mi? Küçüklüğümden beri her türlü fiziksel ve psikolojik şiddeti  gösteren, herkes babasına baba diye seslenirken, bizlerden sana - Joseph-dememizi isteyen bir baba! Babalık mı deseydim acaba!"

Diyemedi...

"Buraya geldim, çünkü Joseph (Ellerini babasına doğru uzattı) bunlar çok ama çok arttı. Ve bu beni huzursuz ediyor"

Joseph'in attığı kahkaha tuvaletin her kapısına çarpıp Michael'ın yüzünde patlamış gibiydi.

"Hadi ama, bana bunlardan haberinin olmadığını söyleme koca burun. Bu benden size genetik bir miras. O kadar şanslısın ki... Her zerreniz bana benziyor" derken Michael kapıya doğru ilerliyordu.

"Hey, bu arada söylemem gereken başka bir şey daha var... Sakın kendi kendine dünya starlığı oynamaya kalkma! (Ses tonu git gide yükseliyordu) Bensiz bir hiç olursun. Bu işte ne kadar tecrübeli olduğumu hatırla! Jackson 5 Michael'sız ASLA OLMAZ!"

Michael'ın sırtı babasına dönüktü. Kafasını sola çevirip, omzunun üzerinden

" Seninle ilgili hiç bir şeyi unutmadım Joseph. Amaa (babasına doğru küçük ve sakin adımlarla ilerleyerek) senin de dediğin gibi, ben senin yasal ve biyolojik oğlunum.
Ve ne yazık ki her zerrem sana benziyor"

derken kollarındaki vitiligo lekelerini gösterdi. Bu güne dek Joseph 'e olan sesini yükseltmeyi aklından bile geçirmeyen Michael, artık kendini kontrol edemez oldu.

"Buraya dermatoluğuma kontrole gelmiştim. Ben de vitiligo hastasıyım yıllardır.Kapıda ki araba, neydi şu yeni yetme yapımcının adı? Q...?

Derken Joseph sakinleşmiş, sanki yıllardır yapmadığı içsel vicdan muhasebesi ile yüz yüze kalmıştı. Hiç olmayacak kadar dingin görünüyordu ama değildi... Kaygılıydı... Hem de çok Kaygılıydı. Bir zamanlar acımasızca şiddetle her dediğini yaptırdığı küçük evladı artık ona baş kaldırıyor, eleştiriyor, sözünü dinlemiyordu. Geçmişe yolculuk yaptı. Michael'ın doğduğu haberini, Joe bir otel odasında, kirli bir yatakta, başka bir kadınla beraberken almıştı. O gün tekrar canlandı gözünde.

"QUİNCY JOHNES" diye bağıran Michael'ın sesiyle irkildi Joe.

"He, nee, şey, evet Quincy. Bak Michael. Jackson 5'ın ve benim sana ihtiyacımız var. Quincy denen herif buraya seni önlem almadan nasıl getirdiyse, sana yapacağı albüm de bir halta benzemeyecek. Hüsrana uğramanı istmiyorum.Arabasını görür görmez ikiniz burada olduğunu anladım. Ve önlem almak için kadınlar tuvaletinde bekledim seni. Sizi  yıllarca hayranlar teröründen iyi bir menajer olarak korudum ve bugün de.... "

" Joseph, yeter!"

Elini havaya kaldırmıştı Michael. Babasının yıllardır kendini övüp, onların emeklerini göz ardı etmesine artık müsade etmeyecekti.

" Artık kabullen! Jackson 5 yok! "

Michael ve Joseph kadınlar tuvaletinde geçmiş hesaplarınına girerken, Fred ve Qu hastanede her yerde Michael'ı arıyordu.

Quincy Michael'ın yere düşen ince takma bıyığını bulup, elinde tutarken

"Kesin Michael'ı parçalayıp yediler Fred" diye homurdanıyordu.

"Sanmıyorum efendim. Bay Jackson bu tarz olaylara küçük yaştan itibaren alışık. Eminim üstesinden gelmiştir."

Quincy elindeki peçeteyle yüzünü siliyor, terden burnunun üstüne düşen gözlüğünü düzeltiyordu.

"Umarım haklısındır Fred!"

Eliyle karşı koridordaki bayanlar tuvaletini gösterirken,

"Buraya gireceğini sanmıyorum ama kokmuş bu, ne yapacağı belli olmaz"

"Burası ilk bakmamız gereken yer olmalıydı aslında" dedi Fred hayıflanarak.

Quincy hızlı adımlarla ilerlediği kadınlar tuvaletinin kapısındaydı.Tam kapıyı çalacaktı ki,

"Quincy benim bu dünyadaki en büyük şansım Joseph! Müzik dahisi. İyi bir dost. Ve en önemlisi de bana saygı duyuyor. Beni takdir ediyor. Bunu gerçek biyolojik ebebeynler gibi beni döverek değil, güzel bir iletişim kurarak, doğru kelimeler seçerek yapıyor. Bir şarkı var. Aylardır okuyamıyorum... Quincy buna öyle saygı duyuyor ki, "Hazır olmadan asla kayda girmeyelim Michael" diyor... Yani Joe Jackson- sağ işaret parmağını babasının sol omzuna vurarak-sen de olmayan bir çok şey Quincy de var. Ve ben ne yazık ki sırf vitiligoyu değil, affedememe özelliğimi de senden aldım. Hatta koca burnumu da! Size iyi günler bay Joseph Jackson! "





Peter PANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin