"Kendi kendine konuşmaya iyice alıştın oğlum Mike, yalnızlık sana yaramıyor. Yatsam iyi olacak, yoksa Qu yarın canımı okur" derken gözü yatak odasındaki boy aynasına takıldı. Aynaya yanaştı. Elini yüzüne doğru götürdü. Yüzünde de tıpkı parmak aralarında olan, tuhaf beyaz, irili ufaklı lekelerden vardı.
"Hayır, haaayııır, bu bu hayır"diye sayıklıyor, ışığı kapatmak için anahtara dokunuyor, sonra vazgeçip tekrar aynaya doğru adımlar atıyordu. Bu ilerki yıllarda başına bela olacak deri hastalığı vitiligoydu.
Michael'ın henüz adından bi haber olduğu bu illete kafası takılmış, ürkmüş, hatta epey üzülmüştü. Anahtarı kararlı bir hareketle kapayıp yatağa uzanırken, göz yaşları akmaya başlamıştı istemsizce. Başını yastığına gömmüş, ağlıyordu."Neden ben? Neden?"
Göz yaşları ile ıslanan kirpikleri uykuya teslim olana dek sadece bu soruları sordu.Sabah, saatin alarmıyla uyandı. Henüz hava aydınlanmamıştı ama kuşlar cıvıldamaya başlamıştı. Michael gözlerini tavana dikerek
"Aynaya bakacağım ve hepsi geçmiş olacak. Kötü bir kabus gördüm akşam"
Tüm cesaretini toplayıp ışığı açtı, aynaya doğru yavaşça ilerlerken gözlerini sımsıkı yummuştu. Aynaya geldiğinde yüzünde kocaman gülümsemeyle,
"Kabus bittiii oğlum Mike" dedi ve gözlerini açtı.
Michael yanılmıştı. Kabus, karşısındaydı.
"ooo hayır, olamaz tanrım!" deyip, mutfağa girdi. Aklındaki sorularla beraber, eli istemsizce yüzüne dokunuyor ve hemen geri çekiyordu.Kendi kendine, "Tam daa sıraso yani! Sola kariyerime doğru düzgün bir adım atacakken!" Buzdolabından çıkardığı kocaman kırmızı elmayı dişlerken, saate baktı.
Stüdyoda Michael'ı beklerken, ufak tefek ses düzenlemeleri yapan Qu da aynı anda saatine baktı.
"Kokmuş neredeyse gelir" diye homurdandı gözleriyle kapıyı süzerken.
Michael çok mutsuzdu. Hem de çok... Stüdyoya gitmeyi istemiyordu. Gitmezse başına neler geleceğini de tahmin ediyordu. "Quincy'nin diline düşmek mi? Aslaa" dedi...İki, üç tane beyaz leke yüzünden albüm kayıtlarımı mı erteleyeceğim? Bu kadar zayıf mıyım ben? Anneme bahsetmeliyim bu konudan,o bir çözüm bulur...
Kırmızı mickey mause desenli kazağıyla, siyah kotunu hızlıca giyip evden çıktı.Yol boyunca, beyaz lekeleri unutmuştu. Temiz hava, Lady in my lige şarkısını okuma gerginliği bu beladan bir an uzaklaştırmıştı onu sanki.
Lekeler ufak tefekti. Yakından bakmadıkça farkedilemezdi ama detaycılığı dillere destan olan Michael, bunu içine sindiremiyor, kendini cezalandırılmış hissediyordu.
❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️
Joe, gece eve gelmemişti.Katherina hiç uyumamış, Joe ile olan bu sorunlarını nasıl aşabileceğini düşünmüştü..
"Günaydın aşkım" dedi Joe'nun sevgilisi... Gözlerini açmadan cevap verdi Joe,
"Sana da günaydın Kather...."
Yataktan bir hışımla fırlayan kadın yani Joe'nun metresi haykırıyordu!
"Evet evet tamamla cümleni... KATHERINA HEEE? SEN BANA BAKSANA! BEN DE SENİN METRESLİĞİNİ YAPACAK GÖZ VAR MI HEE!?"
"Tamam tamam haklısın, pardon... Yılların alışkanlığı işte" diyerek Joe, kadının peşinden kalktı ve omuzlarını öperken mırıldandı.
"Kes şunu" dedi kadın. "Joe, bu iş bitmeli!"
Joe, sinirli sinirli gülerek,
"Ben bitti demeden, hiç bir şey bitmez" dedi.
❤️ ❤️ ❤️ ❤️ ❤️ ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peter PAN
Fanfiction"Siz beni görmezden geldiniz diye görünmez mi oldum? " Michael Jackson