Derin bir iç çekti genç kız kolları birbirine bağlı camdan yıldızları izlerken, aklından geçen sesleri susturamıyordu bir türlü.
Ne yapacağını bilemez haldeydi olanlar yüzünden kendine anlam veremiyordu. Aslında hayranı olduğu adamı sessizce seven bir kızdı Melody. Ona yazmayı aklının ucundan bile geçirmezken şimdi nerelere gelmişti...
"Ne yaşadım ben, Nasıl becerdim yakalanmayı?"
Sıradan bir evde yaşıyor, sıradan olmayan insanlarla beraber geçirdiği zamanı düşünüyordu. Bu insanlar o kadar kusursuzdu ki, onları hak edecek ne yapmıştı? Bu yaşadıklarını hak edecek kadar değerli miydi? Yaşananlara üzülmeli miydi, sevinmeliydi? Bu çelişkinin girdabında yüzmekten kendini alıkoyamıyordu. Wendy olarak, hayranı olduğu adama mektup yazarken, menajer olarak işe girmiş, Quincy Jones, Fred ile sohbet etmiş, Michael Jackson kafasına buz koymuştu...
Neler yaşanmıştı sahidende bir günde?
Ne kadar çok yalan sıralanmıştı ardarda...Yalanlar devam edecek miydi daha fazla? Yoksa, Melody, Michael 'ın karşısına çıkıp "Wendy benim" diyebilecek miydi?Mutlu olması gerekmiyor muydu? Öyleyse neden nefret etmesine rağmen bu yalanların içinde çırpınıp duruyordu Melody? Boğazı düğüm düğüm oldu yutkunamıyordu. Gözlerini yıldızlardan çekti Melody camın önünden ayrılıp odasında volta atmaya başladı...
Çok yanlıştı bu olanlar sadece basit bir hayran olarak kalmalıydı. Neden mektup yazmıştı ki ona?
"Aptal Melody hadi mektup yazdın neden adama Peter diyorsun? Aptal!"
Sinirle kendi kendine bağırırken gözlerini kapatmıştı o sırada Michael'ın gözleri belirdi gözünde ile ilk göz teması kurduğu an . Michael ne kadar da yakışıklıydı. Simsiyah gözlerini kocaman açıp, şaşkın şaşkın ona bakarken ne kadar da tatlı görünüyordu. Ya elini kavrayıp, kafasına buz koymak için eve götürmesi? Melody'nin kalbi o an atmıyordu, zaman diğer bir evrende akıyor gibiydi. Bu evren ölmüştü sanki onun için.
"Tanrım, ne yapacağım ben şimdi? "
"Melody, zaten adama hayrandın, bu ne şimdi?" diye kendi kendine sordu.Üniversite bitmek üzereydi. İngiliz Dili ve Edebiyatından mezun olacak, hayallerinde ki işe yani yazarlığa adım atacaktı. Ailesi, Brezilya'da yaşayan sosya-ekonomik olarak alt sınıf düzeyinde bir aileydi. İki kardeşi daha vardı Brezilya'da. Annesi çok genç yaşta vefat etmiş, babası günlük işlerle geçimini sağlayan bir işçiydi. Selena ve Martin ablaları Melody'e sık sık mektup yazarlar, yaşadıkları sıkıntıların çoğunu ona anlatmazlar, kendi hallerinde, kendi kendilerine yaşama tutunup, mutlu olmaya çalışan, fazlasını istemeyen bir aile olarak yaşamlarını sürdürürlerdi.
Fred, Melody'nin numarasını almış, "sizi yarın tekrar arayacağız. Bay Jackson dinlenmek üzere odasına çekildi" demişti. Michael, o gün odasından çıkmamış, onu uğurlamaya gelmemişti.
"Şapşal" dedi Melody o anı hatırlayınca kendi kendine. "Yakalanmasaydın, bunların hiç biri yaşanmayacaktı!"
Michael'da ondan etkilenmiş olma ihtimalini düşünüyor, sonra bu düşünceye gülüyor, "senin gibi yüzlercesi var onun etrafında aptal" diyordu kendine. Bu düşüncelerle camının kenarındaki kanepeye uzandı. Parfüm Kokusu bileğine sinmişti Michael'ın. Bileğini burnuna dayayarak kokladı, rüyası bile güzeldi... Göz kapakları ağırlaşmış ve uykuya dalmıştı Melody.
-Dr_Minnie <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peter PAN
Fanfiction"Siz beni görmezden geldiniz diye görünmez mi oldum? " Michael Jackson