"Aslında bugün seninle konuşmak istediğim konu çok farklıydı ama sen illa ki aşk hayatımı merak ediyorsan..." Michael bir an duraksadı. Quincy ellerine eldivenlerini takarken homurdanıyordu.
"Ne diye seni dinledim ki? Hipotermiye girmeme ramak kaldı!"
"Abartmaa lütfen Qu, köşeyi dönğnce soldaki 2.bina.Hadii,çabuk yürü, ısınırsın." Michael Quincy'nin kolundan çekiştirirken adımlarını hızlandırmıştı.
"Sakin ol diyene bak, atlı mı kovalıyor arkamızdan bay Jacksoon, heeeyyy ben yaşlı bir adamım"
"Acele etmezsek, yaşlı bir kardan adam olacaksın ama"
Apartmana girdiklerinde Quincy, iliklerine kadar ısındığını hissetti. Gözlüklerinin camları buharlaşmıştı.
"Heey, bunlara silecek taktırsan hiç fena olmaz" dedi Michael, Qu'nun gözlüklerini işaret ederek. Hızlı hızlı merdivenlerden çıkıyor, Qu ise onu geriden takip ediyordu.
"Zevzek kokmuuuş! Umarım anlatacakların tüm bu eziyetlere değer. Yoksaa!"
Michael, cebinden anahtarı çıkaracakken gözü yerde duran pembe zarfa ilişti. Yere eğilip zarfı aldı. Hızlıca montunun iç cebine yerleştirdi. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Neden bu denli heyecanlanmıştı ki? Anlam veremedi.
Michael kapıyı açtı ve zarif bir el işaretiyle,
"Buyrunuz bay Jones. Evim sizin gibi değerli bir prodüktörü ağırlamakla şereflenecek."
Quincy son basamığı heniz çıkmıştı. Michael'ın zarif kabülünü duymuş, ona olan sevecenliği bir kez daha artmıştı. Michael'da ki nezakete her zaman hayran olmuştu. Yetiştirilme tarzı, zevki, yeteneği, mütevaziliği.... Bu çocuğu farklı kılan şeyler vardı. O, sıradan değildi.
"Sert bir kahve hazırla bana evlat. Isınmam lazım." kapıdan girer girmez Qu'nun ağzından bu kelimeler döküle dursun, Michael Jackson 'nın yaşadığı evi incelemeye başladı bir yandan. Geniş yuvarlak bir antre, duvarlarda ki tablolar, renk uyumları...
"Çalıştığın iç mimar kim Michael? "diye seslendi mutfakta kahveleri hazırlayan Michael' a. Bir yandanda evi gezmeyi sürdürüyor, gezdikçe beğenisi artıyordu.
" Herhangi bir iç mimarla çalışmadım. Kendi zevkim"diye bağırdı naif sesiyle mutfaktan Michael.
Qu, üzerindeki paltoyu çıkarırken duvardaki Michelangelo'nun tablosuna gözünü dikti. Paltoyu katlayıp usulca koltuğun üzerine koyup, parmaklarını tabloda gezdirmeye başladı.
"Adem'in Yaradılışı" dedi Michael tabloyu hayranlıkla inceleyen Qu'nun kahvesini uzatırken.
En sevdiğim sanatçı , bence bir dahi. Keşke aynı yüzyılda yaşayasdık onunla. "
" Resmi seviyorsun, iç mimariden de anlıyorsun, epey zevklisin gerçekten evlat" dedi Qu.
"Evet, aslında resme olan ilgimi keşfetmeme sebep olan kişi Diana. Sanat tarihine olan ilgim ve resme karşı olan yeteneğimi keşfetmeme sebep olan kişi."
"Diana, çok entellektüel bir kadındır evlat. O kadar şanslısın ki... İyi ki, onun yanında yaşama fırsatın olmuş."
"İyi ki diyerek kapattı konuyu Michael.
" Kahve nasıl yeterince sert mi?"
" Buzlarımı çözecek kadar "
Gülüştüler.
Michael konuyu uzatmadan lafa girdi.
"Sana çok güveniyorum Qu. Bu konunun aramızda kalacağını da biliyorum. Geçen gün, yüzümde küçük benekler olduğunu farkettim. İşin garip yanı bacağımın arka tarafında, ayaklarımın üzerinde de ufak küçücük beyaz lekeler var. Ne yapacağımı bilemiyorum Qu. Çook ama çook şakınım. Sence bunlar ne? "güneş gözlüğünü bir çırpıda atıp lekeyi işaret ediyordu.
" Evllaaaaat lütfen sakin ol."
Quincy burnunun üzerine düşen gözlüğünü yukarıya doğru ittirerek Michael'ın yüzüne doğru yaklaştı.
" Hıım, kaşınıyor mu? "
" Hayır. "
" Michael, inan bana hiç bir fikrim yok ama alerji olmuş olabilirsin. Dermatoloğumdan randevu almamı ister misin?"
"Anneme söylemelimiyim sence Qu, yani ciddi bir durum olabilir mi? Offff Joseph'in tepkisini şimdideen du..."
"Michael, Michael, hişşşt Michael... Lütfen ama lütfen sakin ol.Amerika'nın en iyi dermatoluğundan en kısa süre içinde randevu alacağım. Annene henüz bir şey söyleme bence de."
"Çook teşekkürler Quincy. Cidden iyi bir arkadaşsın."
"Sen de evlat. Üstelik harika kahve yapıyorsun.Başka anlatacağın ya da danışacağın bir şey var mı?"
"Qu, senden ricam randevuyu alırken sahte isim kullanırsan çok iyi olur. Basına yansımasını istemiyorum."
"Merak etme evlat, o iş bende."
Qu paltosunu eline alıp antreyi yürürken duvardaki tablolardan gözünü alamıyordu.
"Bu hafta stüdyo okuman yok evlat. Dinlenebilirsin."
"Qu, sana ne kadar teşekkür etsem azdır."
"Ansızın kahve içmeye çağırırsın, ödeşiriz. Sıkma canını. Göreceksin, alerji çıkacak. Kafaya takma."
"İçime su serptın Qu, ne zaman istersen evime gelebilirsin. Dikkatli ol ve hipotermiye girmeden evine git."
Qu kapıdan çıkarken elini havaya kaldırıp Michael'a göz kırptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peter PAN
Fanfiction"Siz beni görmezden geldiniz diye görünmez mi oldum? " Michael Jackson