Rumpumpumpum
Rumpumpumpum
"Man down" Kıkırdadım. Şuan başımın üstünden geçen mermileri yok sayarak yaptığım göndermeyi ben hariç kimse anlamamış olmalı ki Bucky'nin bakışları endişeyle bana döndü. Galiba mental durumumdan endişe ediyor.
"Rihanna? Gerçekten mi? Bilmiyorsun?"
Amerika'nın Quinn'inden bahsediyoruz. Tamam 106 yaşında olan bir büyükbabadan bahsediyoruz ama Tanrım Rihanna yani -6 ay önce keşfetmemişim gibi-"Y/N Rihanna'yı bilmememden daha önemli işlerimizin olduğunu düşünmüyor musun? Mesela bizi öldürmek için çabalayan iki düzine adam VE BEN TEK BAŞIMA ÇABALIYORUM TANRIM SAKLANDIĞIN YERDEN ÇIK VE BİR İŞE YARA." Sinirle şarjörünü değiştirip ateş ederken onu izliyordum. Galiba bana karşı kurduğu en uzun cümleydi. Kendisiyle pek iyi anlaştığımız söylenemezdi.
"Hey saklandığım yok," Elimle işaret ederken devam ettim. "Şuradaki adamları ben hallettim biraz dinlenmeye-" elimin yakından geçen mermiyle elimi hemen kendime çektim."-hakkım var bence. Benim damarlarımda serum yok maalesef." Bıkınlıkla nefes alıp bir şeyler mırıldandı. Ne kadar onu sinirlendirmek hoşuma gitsede şansımı zorlamamak adına derin nefes alıp pozisyon aldım. Arabanın arkasındaki ateş etmek üzere olan iki adamı indirip arkama geri yaslandığım da kulaklıktan adımızı duymam bir oldu.
"Y/N, Bucky beni duyuyor musunuz?" Bucky ile birbirimize kısa bir bakış atıp aynı anda cevap verdik.
"Evet."
"Duyuyorum."
Bir taraftan ateş ederken diğer taraftan da kulaklığımda ki sesi dinliyordum. İletişimimiz 30 dk önce -benim fikrimce- bir frekans kesiciyle kesilmişti. Neyse ki kesilmeden haber verebilmiştik."Güzel. Yakında orada olacağız. Dayanabildiğiniz kadar dayanın. Ayrıntıları bu işten kurtulunca konuşuruz."
"İstersen şimdi de konuşabiliriz ne de olsa bool bol vaktimiz var(!)"
Alayla konuşken Bucky'nin dikkat et seslenmesiyle silahımı doğrultularak arkamı döndüm. Elime atılan tekmeyle silahın yere düşmesi uzun sürmemişti. Tony kulaklıktan konuşmaya devam ederken karşımda ki adamla dövüşmeye başladım.
"İki işi aynı anda yapabileceğin konusunda endişelerim var. Herkes bir Tony Stark olamaz hayatım."
Yüzüme yediğim yumrukla sağa dönerken Bucky karşındakilerle uğraşıyordu.
"Biliyor musun Tony? Haklısın."
"Tony Stark her zaman haklıdır. İstersen haklılığım konusunda biraz daha konuşabilirsin."
"Sırası olduğunu hiç sanmıyorum."
"Hadi ama hiç eğlenceli değilsin."
Elimle dudağımda ki kanı silip sinirle güldüm. Evet sinirlenmeye başlıyorum. İkinci yumruğunu atacakken yumruğunu elimle tuttum ve kolunu sola büküp karın boşluğuna tekme attım. Geriye gitmesine izin vermeden bırakmadığım elini kendime çekip bir tekme daha attım. En son elini sırtına doğru bükerek sırtına bir tekme daha attım. Hızla eğilip yerdeki silahımı alırken silahına uzanan yerdeki adama sıktım. Bucky'e baktığımda 4 kişiyle uğraşıyordu. Silahımı doğrultup tetiğe bastığım da duyduğum tek ses kısık bir tık sesiydi.
"Siktir ya. Hay bahtımı sikeyim." Elimdeki silahı atıp Bucky'e doğru koşmaya başladım.
"Kelimeler!"
Göz devirip Bucky'nin etrafını saran adamların birisinin sırtına atladım. Birleştirip yumruk yaptığım ellerimi adamın kafasına seri bir şekilde vurmaya başladım. Bu hareketi Nat'den öğrenmiştim.
"Ben hallediyordum."
"Uzaktan pekte öyle gözükmüyordu. Ne o? Serumun mu azaldı." Alayla konuşurken karşısındaki adama sert bir yumruk atıp bir kaç metre sürüklenmesine neden olmuştu. Adam yerde kıvranırken anlık bana bakıp diğer adamlarla ilgilenmeye başlamıştı.
"Tamam sensin." mırıldanıp altımda ki adamı boğma işine odaklandım.
Adam ellerimi tutmaya çalışırken geri geri giderek kendini arabaya atmıştı. Yani aslında beni. Yeterince canım acımıyormuş gibi yeni bir acı daha eklendi. Sırtım felaket acıyor, başımda ki anlamsız ağrı, yüzüm de bir çok yara, patlamış yer var ve yaklaşık bir saattir bu adamlara uğraşıyorduk yani kısacası bitmiş durumdayım. Normalde bunun için eğitim aldığım için zorlanmazdım ama Bucky'le gittiğim görev dönüşü pusuya düşmüştük. Daha dinlenememiştik bile.
Bedenim art arda arabaya vurulurken kollarım iki yana düşmüş adama karşılık vermeyi bırakalı çok oluyordu. İnanılmaz bir ağrı vardı. Her yerimde. Sertçe arabanın yanına kalça üstü düştüğüm de bile umursamayıp kafamı arabaya yasladım.
"Y/N!"
Gözümü açıp sesin sahibine bakmak bile zor geliyordu. Belkide Tony'nindir? Ya da Bruce? Kendimi zorlayıp gözümü araladığım da gördüğüm manzara sadece bir silah namlusuydu.
Korktum. Bu şekilde öleceğim için korktum. Ölüm korkusu değil. Her zaman ölümden bir adım önde ilerliyorum zaten. Korkumun sebebi yaşayamadıklarım. Daha yeni kavuşmuştum özgürlüğüme. Şunu yapmadığım için pişmanım diyecek kadar yaşamamıştım. 25 yıllık hayatımda son 6 ay yaşadığımı hissetmiştim ki zaten. Gece gökyüzünün nasıl gözüktüğünü 6 ay önce görmüştüm. Sevdiğim yemeği aramaya 6 ay önce başlamıştım. Sevdiğim rengi, diziyi, giyim tarzını, yaşama amacımı -ki hiç birini hâlâ bulamadım-. Sokaklar da yeterince -hiç- dolaşamadım tek başıma. Hayvan sahiplenmedim daha.
Düşüncelerim artan silah sesleriyle kesilmişti. Korkuyla yumduğum gözümü yavaşça açtığımda karşımda ki adam yerde yatıyordu başımı kaldırdığım da elini yardım için uzatmış zırh içindeki Tony'den başkası yoktu.
"Biliyorum hayran kaldın ama kalkacak mısın? Yapacak çok işim, kurtarılacak çok kişi var."
......
Selamlaar
Yazdığım ilk hikayem nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Rihanna dinlerken aniden aklıma geldi sjsnsismsk doğrusunu söylemek gerekirse aklımda bir senaryo da yok ne gelirse yazıyorum. Ona rağmen 4 bölüm hazır sodmsixksis enemies to lovers yazmaya çalışacağım ama Bucky Barnes etkisi varken ne kadar uzatabilirim onu da bilmiyorum sksnsismisksosn elimden gelenin en iyisini yapmacağım. Umarım eğlenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man Down//Bucky Barnes×Y/N
Fanfiction"Ben hallediyordum." "Uzaktan pekte öyle gözükmüyordu. Ne o? Serumun mu azaldı?" Alayla konuşurken karşısındaki adama sert bir yumruk atıp bir kaç metre sürüklenmesine neden olmuştu. Adam yerde kıvranırken anlık bana bakıp diğer adamlarla ilgilenmey...