31 (M)

1.8K 61 323
                                    

"Habersiz geldiğim için üzgünüm."

Kapı kolunu tutuşum sıkılaşırken içimdeki sıkıntı gittikçe artıyordu. Neden geldin Julia? Neden bana bunu yapıyorsun?

Ne yapmam gerekiyordu şimdi?

Ekibe haber vermek zorundayım.

Ablamı mı tutuklattıracaktım yani?

Ama sonradan öğrenirlerse güvenleri kırılır ve bu sefer nasıl toparlarım hiç bilmiyorum.

Ama ablam geride kalan tek ailem bunu ona yapabilir miyim?

Beni ailesi gibi görmüyor bile unuttun mu nasıl kovduğunu.

Yine de... Hayır. Yapmak zorundaydım. Bu bireysel bir mesele değil. Ona güvenmezsin. Son söylediklerini unutma. Duygularınla karar veremezsin.

Sessizce yutkunurken daldığım yüzden bakışlarımı kaçırdım.

"Sadece konuşmak istiyorum Y/N... Lütfen."

"Her şeyi açıklığa kavuşturduğunu sanmıştım."

Afallamamı üstümden atarken normal bir şekilde konuştum. Dediğimde herhangi bir ima yoktu. Gerçekten öyle düşünmüştüm.

"Geçen seferki gibi bir konuşma olmayacağına yemin edebilirim."

Bakışlarımı tekrar yüzüne çıkartırken bir süre yüzünde oyalandım. Eskisi gibi bitik gözükmüyordu ama iyi olduğu da söylenemezdi. Acaba o günden sonra neler yaptı? Eski işleri bırakmadığı belliydi. Parmaklarının eklem yerlerindeki sürtünmeden kaynaklanan kesik ve hafif morluklar kendini belli ediyordu. Kısa bir an gözüm takılmış olsa da çok eski olmadıkları da anlaşılıyordu. Ki çenesinin altında da benzer silik bir morluk vardı.

Neler yapıyorsun Julia? Hayatında neler dönüyor?

Zamanında gitmene izin verdiğim için pişman olmak istemiyorum.

"Fark etmez."

Gözlerine bakarken duygusuzca konuştum. Geriye çekilirken kapıyı açtım. Tereddütlü haline gözlerimi devirirken beklemeden içeri ilerledim. Buraya kadar gelmişsin ne tereddüdü...

Salona girerken ilk işim hızla telefonumu cebime atmak oldu. Kapı kapanma sesinin ardından gözüken Julia'yla diğerleri gelene kadar normal davranmaya karar verdim ama Julia'yla normalimizi bilmiyorum.

İkimizde ayakta dikilmiş birbirimize bakarken kendine gelen ilk ben oldum.

"Otur istersen..."

Çok tuhaf. Ne yapacağımı asla bilmiyorum.

İşaret parmağımla iyileşmeye yüz tutmuş kaşımdaki yarayı kaşırken çekingen bir şekilde koltuğa oturan Julia'ya bakıyordum.

"Aç-" Sesim istediğimden kısık çıkarken kısa bir an duraksayıp boğazımı temizledim. "Aç mısın?"

"Hayır."

Etrafta dolaşan bakışlarını yüzüme çevirirken mırıldandı. Ellerini kucağında birleştirmiş, koltuğun ucuna oturmuş görüntüsüne bakarken derin bir nefes aldım. Başımı sallayarak onaylarken ısrar etmedim.

"Ben bize içecek bir şeyler yapayım o zaman..."

"Zahmet olmazsa."

"Sorun değil."

Gerginliği sesinden belli olurken umursamaz bir tarzda cevapladım. Bu zamana ihtiyacım vardı.

Mutfağa girerken hızla cebimdeki telefonu çıkarttım. Tezgaha ilerlerken bir taraftan mesaj yazmakla uğraşıyordum. Kısa bir bilgilendirme mesajı yazarken mesajı alır almaz en kısa zamanda gelmelerini not düştüm. Çünkü ne kadar sürecekti bu konuşma bilmiyorum ve 10 dakika sonra iletilecek şekilde ayarlayacaktım. Ne konuşacağını merak ediyorum. Kahve makinasını çalıştırırken telefonu mesajı göndermeden kenara koydum.

Man Down//Bucky Barnes×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin