30

1.2K 73 224
                                    

"Ah..."

Başımdaki ağrı, midemdeki boşluk uyanmam için sinyal verirken gözlerimi zar zor aralayabilmiştim.

Gerçekten bu kadar içmeme gerek var mıydı? Zihnim karmakarışıktı.

Başımı tutup yatakta yavaşça doğrulurken gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Kendimi geriye doğru çekip sırtımı yatağa yasladım. Kıstığım gözlerimle karşıma bakarken gece yaşadıklarımı hatırlamaya çalışıyordum. Bucky'yle karşılaşmamızı ve konuşmalarımızı hatırlıyor gibiyim de yine de eksiklikler vardı.

"Her neyse..."

Hem saate bakmak hem de dün gece gelen masajlar aklıma düşerken telefonumu bulmak için ellerimi yatakta gezdirdim. Elime herhangi bir sertlik değmezken kendimi zorlayarak ayaklarımı yataktan sarkıttım.

"Bir daha bu kadar içmeyeceğim..."

Başıma giren sancıyla yüzüm buruşurken mırıldandım.

"Öyle olsa iyi olur."

"Siktir!" Almayı beklemediğim cevapla korkudan sesim normalden yüksek çıkmıştı. "Bucky..."

Elimi korkuyla atan kalbimin üstüne koyarken yerde uzanan Bucky'ye baktım. Koluyla gözünü kapatmış düzenli nefesleriyle uyuyor gibi duruyordu ama anlaşıldığı gibi hiç de öyle değildi. Kolunu gözünden çekerken bakışları gözlerimle buluştu.

"Yerde ne işin var?"

Gerçekten salonda niye yatmadı? En son odadan çıktığını hatırlıyorum.

İstese yanıma da yatabilirdi tabi. Arkadaşlar arasında olur öyle şeyler...

"Gece sayıklıyordun. Kabus mu görüyorsun?"

Uzandığı yerden doğrulurken konuştu. Eliyle omuzunu sıkarken bir taraftan da esnetiyordu. Alt dudağımı içten ısırırken bu görüntüye içim gitmişti. Kıyamam ki... Dün de görevdeydi zaten.

"Arada. Bunun için yerde yatmasaydın keşke."

Elimi ağrıyan başıma yaslarken mırıldandım. Ufak hareketlerle ovalıyorken bir nebze olsun rahatlatmaya çalışıyordum.

"Ne zamandan beri görüyorsun? En son yoktu çünkü."

Dediğimi umursamadı.

Sonlara doğru sesi kısılırken hareketlerim yavaşlamıştı. En son ne zaman beraber uyuduk ki? Kaçırılmadan önce olduğu kesin...

Unutmam gerekiyor dedikçe neden hatırlatıyorum ki kendime.

"Var bir kaç haftadır."

Mırıldanırken ayağa kalktım. Gözüm ani hareketimle karardı.

"Wow... Kesinlikle bu kadar çok içmek yok."

Derin bir nefes sesiyle birlikte Bucky de ayaklandı. Yine dediğime herhangi bir tepki vermezken önde o arkada ben odadan çıktık. Önümde ilerleyen Bucky sürekli boynunu esnetirken görmeyeceğini bildiğim için rahatça dudak sarkıttım. Gerçekten istemsiz içim gidiyordu...

"Telefonun salonda. Ben, bize kahve yapacağım."

"Teşekkürler."

Mırıldanmama başıyla onaylayıp yüzüme bile bakmadan mutfağa geçti. Bu tavır neydi şimdi? Bunun için trip yemeyeceğim değil mi? Hayır, kesinlikle böyle bir şeye izin vermem de.

Bir müddet arkasından baktıktan sonra ağır adımlarla salona ilerlerken sehpanın üstündeki telefonum dikkatimi çekmişti hemen. Kendimi koltuğa atarken telefonumu da elime aldım. Ekranı açtığımda neredeyse rehberimde olan herkesten arama ve mesaj bildirimi vardı. Ki rehberimde olan kişilerin kim olduğu da belli.

Man Down//Bucky Barnes×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin