Yataktan kendimi kazıyarak zorla kaldırdıysam bunun sebebi Christina'nın kapıma polis dayamasını engellemekti.
Dünün bitkinliğiyle tüm gün tembellik yapmak istesem de şimdi buradaydım işte. Christina'nın sekreteri bilgisayarla uğraşırken bende içeri girmek için her hangi bir işaret bekliyordum.
Bakışlarımı sekreterin parmaklarının dolaştığı klavyeye dikerken her tuş sesi beynime batıyormuş gibiydi. Ortamda kısık fonda çalan fon müziğinin de bende ki karşıtı heavy metal konserini sahne hoparlörünün yanında dinliyormuşum etkisi yaratıyordu.
Bunaltıcı havayla bilmem kaçıncı kez of'larken boynumu kaşındıran askıyı çekiştirdim.
Aslında takmayacaktım ama bugün hastaneye uğrayacağım için benimle bir hafta boyunca ilgilenen hemşirenin ağzına düşmemek için takmıştım. Aslında çok tatlı bir kadındı ama konu işi olunca azarlamadan duramıyordu. Bir de benim uyarıları dikkate almamamın etkisi de vardı.
Umarım dikişleri alırlar da kurtulurum.
"Hadi be kardeşim, ne anlattın ya..."
Kolumdaki saate bakarken bacağımı sallamayı bırakıp bacak bacak üstüne attım.
Kendi kendime mırıldandıktan sonra sekreterin bakışlarını üzerimde hissederken bakışlarımı yüzüne çevirdim.
Bu hareketimle irkilirken yüzüne sahte bir gülümseme kondurmuştu.
"Normalde bu kadar uzun sürmezdi. Bu sefer Bay Barnes'ın anlatacak çok şeyi var demek ki."
Çok güzel. Bucky'nin bir kardeşim olmadığı kalmıştı.
Dünkü yaşanan olayın üstüne ilk defa görecek olmak daha kötüydü tabi. İletişimi kesmek istesem illa karşılaşacak yer buluyorduk.
Cevap vermezken başımı hafifçe sallayarak kapıya doğru çevirdim. Kabalıksa kabalık.
"Sevgiliydiniz değil mi? Çok yakışıyorsunuz."
Canlı sesiyle sohbeti devam ettirmeye çalışan sekretere anlık baktım.
"Değiliz. Arkadaşım."
Normal bir ses tonuyla konuşurken sekreter sessiz kaldı.
"Pardon."
Tepki vermezken bir süre sonra gelen tuş sesleriyle derin bir nefes aldım. Keşke konuşmaya devam etseydim de duymasaydım şu sesi.
Bacağım tekrar stresle sallamaya devam ederken bu sefer beni geren ortam değil Bucky'yle karşılaşacak olmaktı.
"Gerilmesi gereken biri varsa o Y/N. Sakin ol."
Kendi kendime mırıldanırken derin bir nefes aldım.
"Bir şey mi dediniz?"
"Yok."
Sekreteri sahte bir tebessümle cevaplarken başını sallayıp işine geri dönmüştü. O sırada açılan kapıyla yüzümdeki zorlama gülümsemeyi sildim ve başımı kapıdan çıkan Bucky'ye çevirdim.
"Aa en iyi arkadaşım da buradaymış."
Sekretere yandan bakarken sahte bir şaşkınlıkla konuştum. Bucky beni gördüğü için anlık duraksarken ayağa kalktım.
Bakışları yüzümde dolaşırken yanıma yaklaşmıştı. Bana yönelmesini umursamadan anlık yüzüne bakarken kısa bir an gülümseyip yanından geçmek isterken kolumda hissettiğim tutuşla durdurulmuştum. Gözlerimi anlık yumup derin bir nefes alırken bakışlarımı kolumu tutan eline diktim. Elini çekerken bakışlarımı yüzüne çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man Down//Bucky Barnes×Y/N
Fanfiction"Ben hallediyordum." "Uzaktan pekte öyle gözükmüyordu. Ne o? Serumun mu azaldı?" Alayla konuşurken karşısındaki adama sert bir yumruk atıp bir kaç metre sürüklenmesine neden olmuştu. Adam yerde kıvranırken anlık bana bakıp diğer adamlarla ilgilenmey...