10

1.6K 86 41
                                    

"Drop'a son 5 dakika."

Aldığımız uyarıyla silahlarımı kontrol etmeyi bıraktım. Bu kaçıncı kontroldü bilmiyorum ama gerginlikten içim kıpır kıpırdı. Çıktığım ilk görevde bile bu kadar heyecan yapmamıştım.

Karşımdaki Bucky'e baktığımda ifadesiz yüzüyle bakışlarını yere sabitlemiş bir şekilde duruyordu.

Sam'in hareketlenmesiyle yanıma döndüm.

Evet Sam'de bizimleydi. Bucky ile beni tek başıma bir göreve göndereceklerine inandınız mı gerçekten? Tamam sonuna kadar profesyonellik ama karşımdaki ultra gıcık, huysuz, aptal olunca p'si bile kalmıyor.

"Bu saaten sonra Shield ile iletişimimiz kesildi ve diğerleriyle de zor durumda olmadığımız müddetçe iletişime geçmiyoruz?"

Derin bir nefes alarak kendi kendine mırıldanan Sam'e baktım. Elimi bacağına götürüp sıkarken endişesini biraz da olsa almak istemiştim. Bakışları bana dönerken gülümsedim. Bu saatten sonra kendi başımızayız. Bucky ile bana güvenemedikleri için de emir komuta Sam'deydi diyebiliriz. Bu yüzden ekstra gergin gibiydi. Zor kararlar vermemiz gerekebilir ama biz altından kalkardık.

"Kalbin pırpır atıyor sakin ol Sam daha başlamadık. "

Yaptığım imaya göz devirirken gülümseyip elimi çektim.

"Ben ikinizin arasında ki 'gerginlik'ten nasıl kaçağım onu düşünüyorum tatlım."

Ağzım hafifçe aralanırken bunu beklemiyordum. Diyecek bir şey bulamazken rahatsızca kımıldanıp önüme döndüm. Bucky'nin kısılan bakışlarıyla karşılaşınca gözlerimi devirdim.

"Bunu sensizde halledebilirdik biliyorsun değil mi? Bize ayak bağı olmaktan başka bir işe yarayacağını sanmıyorum."

Konuştu ihtiyar.

"Kendini öldürtmek istiyorsan başka bir seçenek bulmanı sana söylemiştim."

En son ki göreve ithafen konuştuğunda canımı sıkmamak için cevap vermiyordum. Tabi her yerim kasılmıştı. Ama hayır bu işi batırmayacağım.

"Tamam bu kadar yeter."

Hızlıca ayağa kalktığımda uçağın kapısına doğru ilerledim.

"Aşağıda buluşuruz ben erken gidiyorum. Size haber veririm."

Kenardan kulaklığı alıp takarken elim paraşütlerin olduğu yere kaymıştı. Hızlıca ikisinden birini alıp takarken arkamdaki askere kafamla kapıyı gösterdim.

Tereddüt etsede tehditkar bakışlarım işe yaramış olacak ki açmıştı.

Aklıma gelen şeyle gülümserken elimle son kontrolleri yapıyordum.

"Biliyor musun Bucky?"

Hızlıca gidip diğer paraşütü de aldım. Bir elim kapıyı tutarken kendimi aşağı doğru sarkıtmıştım.

"Git kendini becer."

Sinirli surat ifadesiyle ayağa kalkarken kendimi boşluğa bıraktım. Hızla aşağı düşerken sırt üstü duruyordum. Bucky'nin aşağı doğru bakıp adımı haykırmasıyla, işaret ve orta parmağımla selam verip yüz üstü dönüp balıklama aşağı doğru süzülmeye devam ettim.

Kıkırdarken inmem gereken yere çaprazlamasına yakınlaştım. Yeterince yakınlaştığımda paraşütü açıp elimdeki yedeği de aşağı attım. Elimle ipleri tutarken ineceğim yere biraz uzak ve düz bir yeri gözüme kestirmiştim.

Sam'in zaten kendi kanatları vardı. Bucky domuz gibi olduğu için onunla aynı feetde atlasa hiçbir şey olmaz.

"Y/N ben oraya geleceğim ve geldiğimde arkanı kollasan iyi olur."

Man Down//Bucky Barnes×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin