Kaç saat olmuştu? Ya da gün? Hiçbir fikrim yok. Zaman kavramım kalmadı. Düşündüğüm tek şey kablolar içindeki Y/N'ydı.
Diğerleri ne yaptı hiç bilmiyorum. Sormadım. Sormak istemedim. Y/N'nın kapan gözleriyle zihnim de kapanmıştı sanki. O harici hiçbir şey düşünemiyorum. Konuşan kişiler vardı ama ne söylediklerini asla duyamıyordum. Elimden sadece yüzlerine bakmak gelirken tepki bile veremiyordum.
Korkuyorum.
Sevdiklerimi kaybetmek her zaman korkutmuştu beni ama bu... Çok farklı bir duyguydu. Sanki bir daha toparlanamayacakmışım gibi.
Daha önce ailemi kaybetmiştim. İkinci kere kaybetmek... Ne yaparım bilmiyorum.
Duvara yaslı sırtımı kaldırmadan ayaktaki pozisyonumu değiştirirken bakışlarım Y/N'nın üzerinden bir an bile ayırmadım. Bir gözüm sürekli kalp ritmini gösteren cihazdaydı. Her hangi bir hareketlilik için tetikteydim.
"Bay Barnes?"
Adımı duymam ile yanıma gelen doktoru farketmem bir oldu. Duruşumu düzeltirken Y/N'nın odasına giren hemşirelerle kaşlarım çatılmıştı.
"Bir sorun mu var?"
"Hayır yok, her şey şu ana kadar güzel ilerliyor. Bu yüzden bugün uyandıracağız Bayan Y/L/N'ı. Durumuna göre normal odaya taşıyacağız."
Gözlerimi kapanırken derin bir nefes çıkmıştı dudaklarımın arasından.
"Çok... Çok teşekkür ederim."
Üzerimden tonlukca ağırlık kalkmış gibi hissediyorum. Teşekkürler Tanrım.
Minnettarlıkla elini sıkarken yüzümde ki tebessüm, doktoru da gülümsetmişti. Başını hafifçe sallayarak cevap verdikten sonra odaya girmek için hazırlık yaptı.
Cama yaklaşırken bakışlarım içeri giren doktor ve Y/N'nın başında elindeki dosyaya notlar alan hemşiredeydi.
"Bucky."
"Efendim?"
Bakışlarımı camdan çekmezken mırıldandım. Sessizlik çökerken derin nefes sesiyle bakışlarımı yanımda dikilen Steve'e çevirdim.
"3 gün oldu Bucky... Ne uyudun ne bir şeyler yedin ne de pansuman yaptırdın."
"Ben iyiyim."
Gözlerinden sinirli bir ışıltı geçerken sakince konuştum.
Demek 3 gün olmuş... Bana bir ömür gibi gelmişti.
"Değilsin Bucky!.. Tanrım beni gerçekten sinirlendiriyorsun."
Sinirli bir sitemle konuşurken derin bir nefes aldım.
Gerçekten iyiydim. 3 gündür uyumamış olsam da oldukça dinç hissediyordum. Yani bir kaç dakikadır. Y/N'nın normal odaya alınacağı haberinden itibaren.
"Bari yarana pansuman yaptırt Bucky. Durumun farklı olduğunun farkındasın. Ben buradayım tamam mı?" Kolumdan tutarken hafifçe ileriye doğru itekledi. "Bir nefes al. Herkes yeterince endişeli zaten. Sen de dikkatli ol... Hem Y/N seni bu halde görmesin. Sonra benim başımın etini yer. Hiç uğraşamam."
Yüzümde gülümseme oluşmasını engelleyemezken Y/N ile yaptığım son konuşma aklıma geldi. O da benzer cümleler kurmuştu... Ah Tanrım sesini o kadar çok özledim ki.
Gülümsememle Steve'in gergin yüzü de gevşemişti.
"Tamam. Tamam gidiyorum ama yarım saate buradayım. Daha erken uyanırsa haber ver."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man Down//Bucky Barnes×Y/N
Fanfiction"Ben hallediyordum." "Uzaktan pekte öyle gözükmüyordu. Ne o? Serumun mu azaldı?" Alayla konuşurken karşısındaki adama sert bir yumruk atıp bir kaç metre sürüklenmesine neden olmuştu. Adam yerde kıvranırken anlık bana bakıp diğer adamlarla ilgilenmey...