Yine aynı hisler kapladı bedenimi. Olmak istemeyeceğim bir andayım. Kaçmak istiyorum. Her şeyden. Herkesden. Bilerek katılmadım Hydra'ya. İsteyerek katılmam için psikolojik rahatsızlığım olması gerekir zaten. Ya da bazıları gibi kaçırılmak. Ben ise satılmıştım. Her neyse.
Sadece normal bir hayat yaşamak istiyorum. Buraya gönderilirken hayalim oydu. Ama yine her zamanki gibi isteğim dışında her şey gerçekleşiyor.
Kuleye 6 ay önce geldim. Buraya gönderilmeden önce Shield tarafından bir yıl boyunca hücrede tutulmuştum. Onlara oradan yardım etmeye çalışıyordum. Güvenlerini kazanmak zor olmuştu -tabi bildiğiniz gibi de kazanmış değilim-. Verdiğim infoların doğruluğu yüzünden şans verdiler sadece. Ne düşman ne de dostum onlar için. Tabi bugün ki bulunduğum konum itibariyle düşman tarafa yaklaşmış olabilirim.
Anladığınız gibi beni bir operasyon sonucu yakalamadılar. Kendim kaçtım. Sonra da teslim oldum. Yaptıklarımın bedelini ödemek istedim. Artık sessiz bir hayatım olsun istedim. Neden kaçmadın diye sorabilirsiniz? Aslında tamamen kaçabilirdim. Teslim olmayabilirdim yani. Bu da bir seçenek ama biliyorum ki Hydra beni yine yakalardı. Bu yüzden bir nevi shield'i kalkan olarak kullandım diyebilirim. Ve işe de yaramıştı. Şuan buradayım. Güvende.
Güvende. Galiba bu bir itiraftı. Kendimi güvende hissettiğim hiç bir an olmamıştı daha önce. Ama şuan banyo yaptığım için ıslak olan saçlarıma yatakta uzanırken hissettiğim ve kafamı karıştıran bu duygu tuhaf hissettiriyordu doğruyu söylemek gerekirse. Daha demin kaçmayı düşünürken şuan güvende olma duygusunu kaybetmeyi hiç istemiyorum.
Oflayarak ayağa kalktım. Ne saçma bir geceydi öyle. Bucky ile kuleye geldiğimden beri minimum iletişim halindeydim. Bir kaç kere konuşmak için laf atsam da kendisi pek istekli değildi. Geçmişini hatırlatıyor olabilirim ya da sadece konuşkan biri değil. Diğerleriyle iletişimini düşünürsek ilk seçenek daha olası. Hayır artık bu konu hakkında düşünme. İşin bitince döneceğin yer belli. Daha fazla yakınlık göstermene gerek yok. Onlar hayatlarına devam edecek. Üzülen sadece ben olacağım. Eski beni özlediğimi hissedebiliyorum. En azından üzülecek daha az şeyi vardı.
Bedenimi esneterek ayna karşısına geçtim. Dün ilaçları aşağıda unuttuğum için şuan her yerim ağrıyor. Aklıma aşağı inip almak geldi ama cesaret edemedim. Belimin nasıl gözüktüğü hakkında hiç bir bilgim yok. İçimden gelmemişti bakmak. Belimdeki morluklara bakınca nedenini anlamak çokta zor değil. Siyahtan mora, mordan sarıya dönen bölgelere bakınca içimdeki tanıdık hissiyat midemi bulandırmaya yetmişti. Hydra günlükleri tutuyor olsaydım yazılarımın yarısı morluklar hakkında olurdu herhalde. Aklıyla 'oynanmamış' bir ajan olabilirim. Ki bu normal bir şey. Anormal olan şey oraya satılan birisinin sağlam bir beyinle kuklaya dönmesiydi. Bu yüzden güvensizlikleri bu sebebe dayanıyor. 1,5 sene onlar için yaptıklarıma rağmen.
Yine sıkıntıyla oflayıp bütün dikkatimi yüzüme çevirdim. Dudağımda ki yara kurumaya başlamış. Elimi değdirecekken çalan kapıyla duraksadım. Ne yapmam gerek? Nasıl davranmam gerek? Umarım Nat'tir. Şuan da ise gerginlikten midem ağrıyordu. Muhteşem. Soğukkanlılığım neredesin?
"Gelebilirsin." İçimden tırnaklarımı kemirecek kadar gerginken sakin bir sesle seslenebildiğim için kendimi tebrik ediyorum.
Açılan kapıdan gördüğüm yüzle rahatladım. Nat gülümseyerek bakarken ne karar almışsam alayım karşılık vermekte gecikmedim. Kapıyı tamamen açıp içeri girdi.
"Bunlara ihtiyacın olacağını düşündüm." Elindeki ilaç kutularını sallarken konuştu. Hemde nasıl.
"Teşekkür ederim." Yanına ilerleyip elinden almak için yeltendiğim de elini kendine doğru çekti. Umursamadan yatağımın yanına ilerleyip durduğunda yaşadığım kafa karışıklığı ile ona bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Man Down//Bucky Barnes×Y/N
Fanfiction"Ben hallediyordum." "Uzaktan pekte öyle gözükmüyordu. Ne o? Serumun mu azaldı?" Alayla konuşurken karşısındaki adama sert bir yumruk atıp bir kaç metre sürüklenmesine neden olmuştu. Adam yerde kıvranırken anlık bana bakıp diğer adamlarla ilgilenmey...