32

1.8K 61 285
                                    

Boynumu kaşındıran hisle zihnimdeki bulanıklık yavaşça kaybolmaya başladı. Rahatsızca mırıldanırken parmaklarımı boynuma götürdüm. Hafifçe kaşımak bile boynumun sızlamasına sebep olurken bu sızı istemeyerek de gözlerimi aralamama sebep oldu.

Çok yorgunum.

Gözlerimi açtığımda karşılayan boşluk bir kaç saniye kendimi sorgulatmıştı. Ama arkamdaki düzenli nefes sesi ve belime sarılı kollar yaşadığım anları bir bir aklıma düşürürken yavaşça arkamı döndüm.

Bucky'nin huzurla uyuyan yüzü karşılarken beni yüzümde mayhoş bir gülümseme oluştu. Her gördüğümde heyecanlanmadan duramıyorum. Şuan tatlı hali midemde hoş hisler oluşturuyordu.

Yan bir şekilde uyurken yastık yanağına baskı yapmış bu sayede bal dudakları öne çıkarken tatlılığı karşısında gerçekten aklımı yitirmek üzereydim.

Uyanır uyanmaz bu aşırı duygu yüklenmesi kalbime çok.

Yüzüne dokunmak istiyorum ama uyanırsa diye korkuyorum da. Parmaklarım dokunmak için kıvranıyordu resmen ama haftalardır dinlenemediğinin farkındayım. Mesaj attığı saatlerin skalası çok genişti. Bazen sabahın 7'sinde bazense gecenin 4'ünde... Ne kadar cevap vermesem de mesajlarını dakika dakikasına okuyordum. Bucky görmezden gelebileceğim bir insan değil. Öyle olması için çok çabaladım ama değildi işte. Yazmadığı her gün içimde bir boşluk ve sıkıntı oluşuyordu. Ama şimdi yanımda üzerindeki izlerimle uyuyordu.

İçime dolan huzurla kendimi tutamadım ve sıcak göğsüne sokuldum.

Bucky benim ilacımdı. Bağımlısı olmuş bile olabilirim.

Anlamadığım bir kaç homurtu çıkartırken belimdeki eliyle sıcak göğsüne doğru çekti. Sanki dahası mümkünmüş gibi.

Kalp atış sesi kulağıma ulaşırken sevdiğini fısıldadığı anlar aklıma düşmeye başladı. Hayatımda bu kadar iyi, mutlu hissettiğim bir an yoktu. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sevdiğini sadece sözleriyle de değil tekrar tekrar hissetmek istediğim dokunuşlarıyla da hissettirmişti.

Bense, ah... Yüzümdeki gülümsemeyi tutmak çok zor. Dudaklarımı ısırmam bile yeterli değildi. Yanaklarım alev alev olmuştu bile. Her sevdiğimi fısıldadığımda parlayan gözleri, gecemi aydınlatan o parlayan gözleri... Şuan uyandırıp yine defalarca onu ne kadar sevdiğimi söylemek istiyorum.

Ama yapmadım.

Dakikalarca Bucky'nin düzenli nefeslerini dinlerken yaşadığım duygu yoğunluğunu kontrol almaya çalıştım. Hatta bir ara tekrar uykuya dalmış olabilirim çünkü saçlarımda hissettiğim temas Bucky'den başkası olamazdı. En son uyuyor olması gereken oydu.

"Günaydın."

Emin olmak için başımı yüzüne çevirirken yüzündeki, yüzüne vuran güneşten daha parlak gülümsemesiyle konuştu. Tabi kalın sesiyle de birleşince kalbim anlık tekledi.

Adem ile Havva böyle bir güzelliğin yaratılacağını bilseydi elmayı yemek için bir saniye bile düşünmezlerdi.

"Günaydın."

Yüzüme doğru eğilirken mırıldandım. Dudaklarıma ufak bir öpücük bağışlarken seve seve karşıladım bu sevgisini.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Gayet iyiyim. Sen?"

İlgili hâli yüzümde gülümseme oluştururken parmakları nazikçe yüzümde dolaşıyordu.

"Daha iyi hissetmemiştim."

Baş parmağı yanağımı usul usul severken mırıldandı.

Bir süre bakışlarını sadece yüzümde dolaşırdı. Parmakları da onu takip ederken temasının keyfini çıkardım. Ama çok fazla dayanamazken elim yüzüne doğru yol yapmıştı bile. Alnında dolaştırdığım parmağımla önce düşen saçlarını kaldırırken bakışlarım mavilerindeydi. İçimde tutamadığım bir hisle sanki okyanusuna dokunabilecekmişim gibi gözüne doğru yol alırken yavaşça gözlerini kapattı. Gözünü ve çevresini nazikçe severken mavilerinden uzak durmak istemediğim için parmağımı çekip avucumu yanağına yasladım. Bucky yavaşça gözlerini açarken titrek bir nefes almıştı. Elime batan sakallarını yavaşça okşarken eli koluma temas etti. Yavaşça yanağındaki elime doğru yol yaparken başını çevirip avucuma bir öpücük kondurdu. Yüzündeki tebessümle bana bakarken önümdeki sahne hayretle bakmaktan kendimi tutamadım.

Man Down//Bucky Barnes×Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin