☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎
Bulundukları ortama kısa bir sessizlik çökmüştü. Kimse ağzını açıp bir şey demiyordu, diyemiyordu. Babası öyle bir cümle kurmuştu ki... Her şeyi duymayı bekleyen Yekta, böyle bir şeyle karşı karşıya geleceğinden habersizdi. Kulaklarında ki tüm sesler silinmiş, yalnız babasının son cümlesi kalmıştı.
Aldatılma konusu ısıtılıp ısıtılıp önlerine geliyordu her seferinde. Fakat bu seferki diğerlerinden çok daha farklı çok daha iğrençti... Bunun altından kimin çıkacağı ise tamamen ayrı bir meseleydi.
"İnkâr bile etmiyorsun..." diyerek sessizliği bölmüştü adam, "Rezilsin."
Yekta'nın donuk bakışları babasını bulduğunda ifadesizdi yüzü. Bu ifadesizliği hiçbir şey hissetmediğinden değil de, çok şey hissedip hangi birini yüzüne yansıtacağını bilememesinden kaynaklanıyordu. Yanında sessizce dikilen ve şokla karşısındaki adama bakan Çağrı'nın da Yekta'dan geri kalır yanı yoktu. O da ne diyeceğini bilmiyordu.
"Ulan konuşsana! Susma. Başka zaman olsa bağırıp çağırırsın. Şimdi neden susuyorsun? Yaptığın iğrençliğin arkasında durmak zorunuza mı gitti beyefendi?"
"Baba!" Mete'nin sesiyle bakışlarını oğluna çevirdi adam. "Yeter artık, bağırma abime."
"Mete," derken sesini sakin çıkarmak için epey zorlamıştı adam. "Karışma."
Başını iki yana sallayarak abisinin yanına geçti Mete. Yekta, ellerini yumruk hâline getirmiş var gücüyle sıkıyordu.
"Karışacağım. O benim abim!"
"Çekil Mete," dedi dişlerinin arasından Yekta. Gözleri babasının gözlerindeydi.
"Bırak oğlum, bırak bakalım ne söyleyecek. Zırvalayacağı şeyleri çok merak ediyorum."
"Baba yapma. Annemi arayacağım."
"Sakın." Yekta bakışlarını kardeşine çevirip kafasını iki yana salladı, "Annemizi bu olaya karıştırma."
"Ara oğlum, ara gelsin. Gelsin de görsün yere göğe sığdıramadığı oğlunun nasıl bir ibne olduğunu. Belki o zaman anlar bu çocuğun kanı bozuk olduğunu-..."
"Kes artık!" Her defasında bu sözleri duymaktan bıkmıştı artık. Alnında beliren damarı, kasılan çenesiyle sinirden titriyordu. Susmayacaktı. İçindeki zehri akıtmanın zamanı çoktan gelmiş geçiyordu bile. Babasıyla arasındaki mesafeyi kapatıp öyle konuşmasına devam etti.
"Bunu nereden duydun, kimden duydun ya da kim uydurdu, neden uydurdu inan sikimde bile değil." Titreyen çenesine ve sesine aldırmadı. "Ama en çok ne zoruma gidiyor biliyor musun? Senin bu iğrenç söylentilere inanman. İnanıp hiç sorgulamadan karşıma geçerek bana hesap sorman."
Babasının yüzü ifadesizdi. Gerçekten de umursamıyordu oğlunun dediklerini.
"Anladım benden nefret ediyorsun... Eyvallah. Peki beni tanımıyor musun sen? Ulan hiç mi sorgulamadın? Yetiştirdiğin-... Pardon sen beni yetiştirmedin unutmuşum," dedi alayla. "O çok sevdiğin karının yetiştirdiği çocuğun böyle bir şey yapacağına nasıl ihtimal verdin?!"
"Karımı bu konuya karıştırma!"
"Niye? Zoruna mı gitti?" Küçük bir kahkaha attı Yekta. Sinirleri iyice bozulmuştu. "Sen ister kabul et ister etme ama beni karın, yani annem, yani canım yetiştirdi. Başkası doğurup atmış olabilir ama o büyüttü beni! Bir insanın duygularının oyuncak olmadığını çok küçük yaşta öğrendim ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁
Teen FictionAynı kadın tarafından aldatılan iki erkek. Kırgınlıkları, öfkeleri ve güven problemleri vardı. Belki de bu iki genç yaralarını sarmak için birbirlerine ihtiyaç duyuyordu... Kim bilir?