☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎
Pazar günlerini ayrı bir seviyordu Çağrı. Hiçbir şey yapmasına gerek yoktu. İstediği saate kadar uyuyabilir, istediği kadar boş yapabilirdi. Aileden uzak yaşamanın avantajlarıydı bunlar.
Ancak maalesef biricik ablası Çağıl, pazar günlerini temizlik günü olarak gördüğü için sabahın bir köründe kalkıp kardeşinin arkadaşıyla kaldığı eve gelmişti... Kendisi uyumadığı yetmiyormuş gibi onları da uyutmuyordu.
"Abla sen kendi evinin temizliğini yapsan, biz kendimiz burayı halletsek. Daha iyi olmaz mı?"
Çağrı, bir yandan ablasını ikna etmeye çalışıyor, diğer yandan da kendince ona yardım ediyordu. Saat daha yeni on bir olmuştu. Dün gece geç bir saate kadar Barış'la bilgisayarda oyun oynamış, ardından düşüncelere dalarak çok geç uyumuş, erken uyanmıştı. Bu nedenle de gözlerini zorlukla açık tutuyordu.
Geldiğinden beri mutfağı toparlamaya başlayan ablası, bu kadar dağınık oldukları için söyleniyordu. Çağrı gibi siyah olan uzun saçlarını topuz yapmıştı. Önden kısa olan tutamlar topuzunun yukarısından firar ettiği için çok komik duruyordu. Çağrı, ablasının bu hâline bakıp sırıtmış, ardından da ona sıkıca sarılmıştı. Aslında özlüyordu ablasını. Onunla eskisi gibi vakit geçiremiyor oluşu canını sıksa da ablasının üzerindeki emeklerini boşa çıkarmaması gerektiğini biliyordu.
"Ama yapmıyorsunuz ablacığım... Şu mutfağın hâline bak," dedi sitemle. Ses tonu dehşete düşmüş gibi çıkıyordu. Çağrı, gözlerini etrafta gezdirdiğinde sadece birkaç bulaşık dışında hiçbir şey göremiyordu. Bu bile ablası için fazlaydı.
"Ayrıca her hafta geliyormuşum gibi ne sitem ediyorsun? Geçen hafta gelmedim," diyerek devam etti.
"Evet gelmedin ama görüntülü aradın. Resmen bize görüntülü aramayla ev temizlettin abla."
"Fena mı? Öğrenmiş olursunuz."
Çağrı, ablasına tam cevap verecekken telefonunun bildirim sesi aralanan dudaklarının geri kapanmasını sağladı. Tezgaha bıraktığı telefonu eline alırken garip bir heyecan hissetmişti. Alt tarafı telefonuna bir mesaj gelmişti neydi bu hisler?
Mesajdan değil... Gönderenden dolayıdır o heyecan.
İç sesinin sorusunu tamamlamasıyla birlikte yutkundu Çağrı. Ondan gelip gelmediğini bile bilmediği bir mesaja heyecanlanıyordu. Yani bir ihtimal bile kalbinin çarpıntısını değiştirebiliyordu. İhtimali bile böyleyse gerçeği ne yapardı kim bilir...
Düşüncelerine takılmayıp telefonun ekranını kaydırdığında mesajın beklediği kişiden değil de Yıldız'dan geldiğini görmüştü. Omuzları düşerken boşuna heyecan yaptığı için sıkıntılı bir nefes çekti içine.
Yıldız: Günaydın! Umarım uyanmışsındır
Yıldız: Eğer müsaitsen ve bir plan yapmadıysan bugün öğlen birlikte yemek yiyelim mi üçümüz?
Yıldız: Ben, sen ve Yekta
Yıldız: Sizinle konuşmak istediğim bir şeyler var da
Mesajda ismini görmek bile yüzüne yayılan tebessüme engel olamazken, onu görecek olması o tebessümün daha çok büyümesine neden olmuştu. Daha iki gün önce görüşmüş olmalarına rağmen onu özlediğini hissediyordu.
Çünkü bir tek Yekta'nın yanında kendini çok rahat hissediyordu. Son iki haftadır sadece onun yanında olduğu gibi davranabiliyordu. Gerçi eskisi gibi neşeli olamasa da en azından özüne biraz daha döndüğünü hissetmişti. Ve bu hislerin karşılıklı olmasını umuyordu. Yekta'nın da kendisinin yanında böyle hissetmesi çok önemliydi Çağrı için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁
Teen FictionAynı kadın tarafından aldatılan iki erkek. Kırgınlıkları, öfkeleri ve güven problemleri vardı. Belki de bu iki genç yaralarını sarmak için birbirlerine ihtiyaç duyuyordu... Kim bilir?