☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎
Kafenin önüne gelene kadar Derin sürekli bir şeyler anlatmıştı. Daha birkaç gün öncesine kadar hevesle dinleyeceğim şeyler şu an ilgimi çekmiyordu. Sadece saatler gibi geçen dakikaların bitmesini bekliyordum o kadar.
Kafeden içeri girecekken Derin'in telefonu çaldı. Bana gülerek bir şeyler anlatan sevgilim (!) telefonunun ekranına bakıp hiç bozuntuya vermeden bana döndü.
"Buna bakmam lazım aşkım, annem arıyor. Hadi sen geç, ben de geliyorum."
Arayan kişi annesi değil Yekta'ydı... Bu kadar rahat yalan söylediğine göre baya profesyonel olmalıydı. Aksi takdirde ondan şüphe duyardım değil mi?
Başımı sallayarak onayladım. "Selam söyle annene..." Gülümseyerek onayladı.
İçeri geçmemle birlikte üzerimdeki gerginlik azalmak yerine artıyordu. Bir yanım ona hesap sormak, diğer yanım her şeyi boş verip ondan uzaklaşmamı istiyordu. Ve ben bu ikilemli duygular arasında hangi tarafımın daha mantıklı olduğunu kavrayamıyordum bile. Bana fazlaydı bunlar. Yalanlar, dolanlar... Ben sadece sevdiğim kişi tarafından aynı şekilde sevilmek istemiştim.
"Aşkım?"
Daldığım düşüncelerden sıyrılmama Derin'in sesi neden oldu. Telefon konuşmasını bitirip yanıma gelmişti. İlgiyle bakan gözlerine karşılık kendimi zorlayarak tebessüm ettim. Uzanıp elimi tuttuğunda her zamanki gibi camlardan ve diğer masalardan uzak bir masaya geçmiştik. Mesela böyle bir şey vardı. Asla açık havada ya da insanların bol olduğu mekânlarda buluşmazdık. Bunu daha önce sorgulamamıştım ama şimdi anlıyordum. Tanıdık birileri görmesin diye yapıyordu böyle.
Yerlerimize oturduğumuzda ben, kafenin kapısını görecek şekilde konum almıştım. Derin, menüyle ilgilenirken ben ikide bir telefondan saate ya da kapıya bakıyordum.
"Yemeklerimizi sipariş edelim daha sonra sevgilimin nesi varmış bana anlatıyor. Belli canın bir şeylere sıkılmış," diye mırıldandı. Elini uzatıp elimin üzerine koydu ve hafifçe sıktı.
Düşünsenize size dokunduğu için mutlu olduğunuz insan başkalarına da aynı şekilde davranıyordu... Sizin için değerli olan insanın davranışlarının, cümlelerinin bir tek size özel olduğunu sanıyordunuz ama bir gün bunun tam tersi olduğunu öğreniyordunuz. Bir hiçmiş gibi hissettiriyordu. Değersiz, sevilmeye layık görülmeyen, önemsiz.
Kaç gündür beynimin içinde dönüp duran kelimeler bundan ibaretti.
Yemeklerimiz geldi, Derin kendince konuşup derdimi öğrenmeye çalıştı ama benden aynı cevabı alarak pek üstelemedi ve başka konulardan söz etmeye başladı. Ben ise artık buna daha fazla katlanamayacağımı düşünmeye başlamıştım. Neyse ki tam o an kafenin kapısı açıldı, Yıldız ve Derin'in diğer -beni kuzeni olarak tanıttığı- arkadaşları içeri girdi.
Yıldız'ın bakışları etrafta gezinip bizi fark etmesiyle birlikte yanımızdaki masaya yöneldiler. Onlar yaklaştıkça ben geriliyordum nedense.
"Aa Derin!" İçlerinden birinin yüksek sesli tepkisiyle hepsi bir anda bize döndü. Dört kız, üç erkekten ibaret olan arkadaş grubu vardı. Kendisi gibi sahte insanlar olduğu belliydi.
Onlara şaşkınlıkla bakan Derin'in nasıl zorlukla yutkunduğunu gördüm. Çatalı kavrayan parmakları sıkılaşmıştı. Bir onlara bir bana bakıyordu.
"Nasılsınız? Hiç söylemedin buraya geleceğinizi?" Yıldız'ın yapmacık olduğu belli olan şaşkınlığı Derin'i daha fazla germişti. Gererdi tabii... Yıldız'ın her şeyden haberi olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁
Roman pour AdolescentsAynı kadın tarafından aldatılan iki erkek. Kırgınlıkları, öfkeleri ve güven problemleri vardı. Belki de bu iki genç yaralarını sarmak için birbirlerine ihtiyaç duyuyordu... Kim bilir?