100 bin olmuşuz! Bu kadar kısa bir süre içinde bu kadar büyümemiz... Teşekkür ederim, iyi ki sizler. ♡︎
Ve geçen bölümün sonuyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Devamını yazmadım çünkü aralarında bir şey olmadı arkadaşlar. O an bana pek uygun gelmedi, Çağrı tamamen hazır olmalı bu yakınlıkları için.
İyi okumalar...
☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎
Salondaki krem rengi koltukta otururken kucağımda kendine rahat bir pozisyon bulmuş kedinin kafasını okşuyordum. Tüm dikkatimi ona vermiştim. Çünkü tüm dikkatimi ona vermesem zihnim az önce yaşadığım kalp çarpıntımı ikiye çıkaracaktı.
"Öleceğim sandım," diye mırıldandım kısık sesle. "Kalbim çok hızlı atıyordu."
Evet, kediyle konuşma seanslarıma geri dönmüştüm. Beni umursamıyor, hatta dinlemiyordu. Eh böyle olunca anlatması daha kolaydı.
"Biliyor musun minnak, bacaklarım titriyordu. Sanki belimi kavrayan o eller olmasa yere düşecektim ama Yekta itinayla buna engel olmuştu."
Al işte... Güya düşünmeyecektim. Kurduğum cümleyle yine o anlar canlandı zihnimde. Belimde bir karıncalanma hissederken dudaklarımı birbirine bastırdım. Fakat yaptığım bu hareketle dudaklarının varlığını hissettim ve bu midemin hoş kasılmalarla kıvranmasına yol açtı.
Sonra gözleri aklıma geldi. Tehlikeli bir parlaklıkla gözlerimin içine odakladığı, ikide bir dudaklarıma kayan gözleri. Alnına dökülmüş ıslak saçları ve yüzüne doğru süzülen su damlacıkları. Ve dudaklarında kendine has olan o alaylı gülüşü... Gözlerimi yumup dişlerimi sıktım. Yine durduk yere yükselmiştim Yekta'ya.
Başımı iki yana sallayarak titrek bir nefes verdim dudaklarımın arasından. Avuç içlerimi yanaklarıma bastırdığımda yanaklarımın sıcaklığı ürpermeme neden oldu.
"Bu kadar da etkileniyor olamazsın Çağrı..." dedim kendi kendime.
"Kiminle konuşuyorsun sen?"
Yekta'nın sesini duymamla irkilerek kafamı kaldırdım. Gözleri hafif kısılmıştı, dudaklarına küçük bir tebessüm hakimdi ve merakla yüzüme bakıyordu.
"Kediyle," dedim tebessüm etmeye çalışarak. Fakat bu o kadar da kolay olmamıştı. Yavaş adımlarla yanıma yaklaşırken kollarını geçirdiği tişörtünün açıkta bıraktığı vücudu gözlerimin önündeydi. Ve gözlerimin oraya takılmasına neden olmuştu.
En son tişörtünü kafasından geçirip elleriyle uçlarını düzeltip yanıma oturdu. Anca o zaman çektim bakışlarımı üzerinden. Bacaklarımız birbirine temas ederken içim bir hoş oldu. Yekta'nın her yaptığı beni fazlasıyla etkiliyordu ve bundan asla şikayetçi değildim. Tam tersine aynı şeyleri hissedip hissetmediğini merak ediyordum.
Öne doğru eğilip kucağımdaki kedinin kafasını okşadığında uzun parmakları dikkatimi çekti. Beyaz tenli damarlı elleri siyah kediyle pek bir uyum içindeydi. Nemli saçlarından yükselen şampuan kokusu da ciğerlerimi doldururken öne doğru uzanıp burnumu saçlarına bastırma isteği her geçen saniye artıyordu.
Gözlerini yüzüme çevirdi. Hafif gülümseyen ifadesi yavaşça değişti. Uzun uzun gözlerimin içine baktı, sanki bir şeyler düşünüyormuş gibi dalıp gitmişti. Bakışlarındaki derinlik içimi ısıtırken hissettirdiği huzuru tarif edemiyordum. Çok güzel gözleri vardı. Buna sebep gözlerinin rengi değil, bakışlarının içtenliğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁
Teen FictionAynı kadın tarafından aldatılan iki erkek. Kırgınlıkları, öfkeleri ve güven problemleri vardı. Belki de bu iki genç yaralarını sarmak için birbirlerine ihtiyaç duyuyordu... Kim bilir?