[20]

16.1K 1K 568
                                    

Merhaba. Birkaç gün bölüm atmamam bana çok uzun bir süreç gibi geldi... :')

Çoğunluk üçüncü ağızdan demiş. Bana da böyle yazmak daha kolay oluyor, iki tarafın düşüncelerini de anlıyoruz.

Ama yine de ara sıra Çağrı ve Yekta'nın anlatımı olan bölümlerde olacaktır elbet. Onların bakış açısıyla da yazmak güzel oluyor.

İyi okumalar

☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎

Üç gün... Tam tamına üç gün, yedi saattir aynı çatı altında kalıyorlardı Çağrı ve Yekta.

Yekta'yı üç gün önce apartmanın önünde merdivenlerde oturur bir halde bulmuş, tepkilerinden iyi şeyler olmadığını anlamıştı Çağrı. Sormamasını rica ettiği için bu konuyla ilgili hiç konuşmamışlardı. Çağrı, ne kadar merak ederse etsin Yekta anlatmak istemediği sürece sormayacaktı ona olan biteni.

'Sana geldim' demişti Yekta... Çağrı, son üç gündür bu iki kelimeyi bir türlü aklından çıkaramıyordu. Zihninde yer edinen ve sürekli içini kıpır kıpır eden bu iki kelime onun için çok özeldi. Yekta'ya verdiği değerin karşılığını böyle güzel alması çok farklı bir histi.

Sürekli o anı düşünüp duruyordu. Tabii yüzündeki tebessümü de hiç eksik olmuyordu. Bir de bunların yanı sıra Yekta'yla aynı evde kalmanın getirdiği heyecan, utanç ve mutluluk hisleri de vardı.

Alarmın çalmasıyla odadaki sessizlik aniden bozulmuştu. Kurduğu alarmından yarım saat önce uyandığı için kendini zihnini ele geçiren düşüncelerin içinde bulan Çağrı, derin nefesler eşliğinde yatağından kalkıp aynanın karşısına geçti. Ellerini dağınık saçlarının arasından geçirip gülümsedi.

Bilerek erken kalkmak istemişti. Geldiği günden beri kahvaltıyı hazırlayan taraf Yekta olmuştu. Çağrı, ondan geç uyandığı için hazır kahvaltı sofrasını görerek mahcup oluyordu. Bu nedenle de bugün bir değişiklik yapıp kahvaltıyı kendisi hazırlayacaktı.

Odasından çıkar çıkmaz bakışları yan tarafta kalan misafir odasını buldu. Kapıyı aralık görerek parmak uçlarında yükselerek odaya doğru adımladı Çağrı. Nedensizce nefesini de tutmuş, olabildiğince ses çıkarmamaya özen gösteriyordu. Aralık kapıdan başını uzatarak içeriye baktığında kimseyi görememişti.

"Bu kadar mı erken kalkıyorsun ya Yekta..." Kendi kendine fısıldayarak konuşup, tuttuğu nefesini vermişti.

"Bu kadar erken kalkıyorum Çağrı..." diye mırıldandı fısıldayarak Yekta.

Kulağının tam dibinde hissettiği nefesle irkilen Çağrı, hızlıca arkasını dönmesiyle geriye doğru sendelemişti. Yekta hemen öne doğru kolunu uzatıp Çağrı'nın belini kavrayarak dengesini kurmasına yardımcı oldu.

"Hop! Yavaş..."

Sıkıca kavradığı belindeki dokunuşu gevşetme gereği duymadan Çağrı'yı biraz daha kendine çekti Yekta. Göğsü göğsüne değdiği an ikisi de gerildiğini hissetmişti. Az önce rahatça verdiği nefesi kesilirken Yekta'nın yüzüne bakakalmıştı Çağrı. Gözlerini kırpıştırarak bu anın gerçekliğini sorguluyordu.

"Günaydın," kelimesi döküldü dudaklarının arasından.

"Günaydın Çağrı," dedi sakince Yekta.

Geri çekilmeliydi. Çağrı'yı bırakmalıydı. Fakat Yekta, bunu yapmak istemiyordu. Kendisine birer boncuk gibi bakan bu gözlerin sahibini kendinden bile isteye uzaklaştırmak gelmiyordu içinden. Tam tersine Çağrı'yı daha çok yakınında istiyor, daha yakınına çekiyordu.

Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin