☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎
"Sanırım merakını giderebildim. E sen de artık gidebilirsin."
Mete'nin alayla söyledikleri Çağrı'nın kulaklarına ulaşıyor, ancak algılayamıyordu ne dediğini. Şu an kafasının içinde öyle bir kaos dönüyordu ki kendisi bile düşüncelerine ve cevapsız kalan sorularına yetişemiyordu.
Kolunda hissettiği dokunuşa kadar da kendine gelememişti zaten. İrkilerek önce kolundaki ele ardından elin sahibine çevirdi bakışlarını. Mete, birkaç adım yaklaşarak direkt Çağrı'nın gözlerinin içine bakıyordu.
"Yekta asla onunla gitmez," dedi Çağrı başını iki yana sallayarak. Sesinin bu kadar kendinden emin çıkmasına şaşırmıyordu.
Çünkü biliyordu. Hissediyordu. Onca şeyden sonra o kızla görüşmeyi geç konuşmazdı bile. Hele el ele çıkmak... Bunu yapmazdı. Yekta'nın göz yaşlarını, kırgınlığını, gururunun nasıl incindiğini bizzat görmüştü Çağrı. Bunu ona Yekta kendisi göstermişti.
İnanmıyordu bu yüzden. Şu an söylenecek en saçma şeye bile inanmaya hazırdı... Fakat Yekta ve Derin'in bu mekândan el ele çıktığına inanmıyordu. İnanmak istese bile içinde bir yerlerde Yekta'yı benimseyen o tarafı buna engel oluyordu.
"Bak sana ne söyleyeceğim," dedi ılımlı bir ses tonuyla Mete, yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Çağrı ise tepkisiz kalarak sadece devam etmesini bekliyordu. Zira başka bir şey söyleyecek ne hâli ne de gücü vardı.
"Bunu bir tanıdık tavsiyesi olarak görebilirsin hatta..." diyerek devam etti. "Asla ama asla, seni 'bir tanıdık' diye tanıştıran insana bu kadar bağlanma. Sonra üzülen sen olursun."
Gözlerini kapatıp, çenesini var gücüyle sıktı Çağrı. Bu çocuğun derdi neydi bilmiyordu ama kesinlikle yalan söylüyordu.
"Misal getirsek... Aslında gerek yok ya, kanlı canlı karşımda duruyor zaten o misal!"
Sırıtarak sözlerine devam eden Mete'yle gözlerini araladı Çağrı. Karşındaki çocuğun yüzünde gördüğü tek şey saf bir nefretti. Daha doğru düzgün tanımadığı birine nasıl böyle bakabiliyordu?
"Senin benimle derdin ne?" diye sorduğunda sesi boğuk çıkmıştı Çağrı'nın. Buna boğazındaki rahatsız edici sızı neden olurken yutkundu.
"Benim seninle bir derdim yok. Ben sana iyilik yaparak bir tavsiyede bulunuyorum. Bu ilk tavsiyemdi, şimdi diğerine geçiyorum."
Daha fazla orada kalıp Mete'yi dinlemek istemiyordu. Daha beyni az öncekileri algılamazken bir de bu çocuğun abuk sabuk konuşmalarını çekemezdi. Arkasını dönüp hızlı adımlarla geldiği yolu geri gidiyordu.
"Ama en eğlencelisi ikinci tavsiyeydi!" Arkasından yetişip yüksek sesle konuşan çocukla Çağrı'nın adımları duraksamıştı. Bunu fırsat bilerek ona yaklaşan Mete, kulağına doğru eğilerek son sözlerini fısıldayarak söyledi.
"İkinci ve en önemli olanı hem de... Abimden uzak dur ve bir daha buraya gelme. Ha ama eğer üzülmek istiyorsan, senin bileceğin iş. Buna karışamam tabii."
"Hiçbir şeye karışamazsın zaten," diye mırıldandı düz çıkan bir sesle Çağrı. "Abin kendisi isterse ancak öyle ondan uzaklaşırım. Ne senin ne de bir başkasının lafıyla hareket edecek değilim. Kardeşi olman bile bunu değiştirmiyor."
Sözlerini tamamladıktan sonra omzunun üzerinden arkasına baktı Çağrı. Mete'nin yüzündeki öfkeye aldırmadan devam etti.
"Tavsiyelerin için teşekkürler. O zaman abinin bir tanıdığı olarak benden de bir tavsiye sana gelsin... Asla ama asla, başkalarının hayatına karışma. Bu abin bile olsa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁
Teen FictionAynı kadın tarafından aldatılan iki erkek. Kırgınlıkları, öfkeleri ve güven problemleri vardı. Belki de bu iki genç yaralarını sarmak için birbirlerine ihtiyaç duyuyordu... Kim bilir?