[10]

21.8K 1.4K 245
                                    

☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎

Gözlerini ağır ağır araladığında saat yedi buçuku gösteriyordu. Bu saatte asla uyanmazdı Yekta. Israrla çalan telefonu olmasa uyanmazdı da zaten. Arayan her kimse onun uykuya düşkün olduğunu ya bilmiyordu ya da küfür yemek için can atıyordu.

Telefonunu eline aldığı gibi arayan kişiye küfür etmeye hazırlanan genç adam, ekranda gördüğü isimle duraksadı. Tekrar saate baktı. Sabahın köründe Çağrı'nın onu neden aradığı şu an yarım kalan uykusundan bile daha önemli gelmişti.

"Çağrı?" Telefonu açmadan önceki o saniyede aklından geçen kötü şeyler endişe etmesine neden olmuş ve bu endişesi sesine de yansımıştı.

"Şey... Uyandırdım değil mi? Tabii uyandırdım, bu saatte arıyorum. Aslında kapatacaktım ama artık beşinci çalıştan sonra kesin küfür ederek ayıldığını düşünerek kapatmadım." Olub biteni anlamayan Yekta, telefonun bir ucundan gelen telaşlı tınıyla konuşan çocuğu dinlerken kaşları çatılmıştı. Yattığı yerde doğrularak sırtını yatak başlığına yaslayıp gözlerini ovuşturdu. Bir yandan da hızlı hızlı konuşan Çağrı'nın söylediklerini algılamaya çalışıyordu.

"Ben seni şey için aramıştım. Sana söylemek istediğim bir şey vardı da. Aslında bu saatte aramayacaktım ama dayanamadım. Birazdan derse gideceğim ve aklımdan çıkma ihtimali olur diye hemen aradı-..."

"Çağrı," diyerek lafını tamamlamasına engel oldu Yekta. "Nefes al." Kulaklarını dolduran derin nefes alışla birlikte gülümsedi genç adam. "Öncelikle şunu söyle bana. Sen iyi misin? Bir sorun yok değil mi?"

"İyiyim, iyiyim! Bir sorun yok," dedi hızlıca Çağrı. Onu endişelendirdiğini düşünerek dayanamayıp aradığı için kendine kızıyordu.

Çağrı'nın iyi olduğuna emin olan Yekta, dışarıya rahat bir nefes verdi. Yeni uyandığı için boğuk çıkan sesinin geçmesi için boğazını temizleyip elini saçlarından geçirdi.

"Şimdi anlat bakalım, beni bu saatte uyandıracak kadar önemli olan nedir?" diye sordu. Çağrı'nın konuşmasına fırsat vermeden her zamanki gibi yine alaylı moduna geçiş yaptı. "Sabah sabah rüyanda mı gördün yoksa?"

"Evet." Karşı tarafdan gelen onaylayıcı cevapla Yekta'nın yüzündeki alaylı ifade yerini meraka bırakmıştı. Gerçekten rüyasına mı girmişti?

"Demek rüyanda beni gördün?" Sesinden bile ne kadar eğlendiğini anlamak zor değildi. Çağrı, onun diline düştüğünü anlayarak alt dudağını ısırmaya başladı. Artık bu konuyla bir güzel dalga geçerdi Yekta.

"Yoksa yatmadan önce beni mi düşünüyorsun?" diye devam etti.

Bu soru Çağrı'nın yanaklarının kızarmasına neden olurken yutkundu. Hızlanan kalbinin üzerine elini bastırıp kısık kısık nefesler almaya başladı. Yatmadan önce Yekta'yı düşünmüştü evet ama bu onun ima ettiği gibi değildi. Onu ve kendini bu düştüğü durumdan uzaklaştırmak adına kendince planlar yapmıştı ve bilinçaltı tamamen bu düşüncelerle dolduğu içinde rüyasında Yekta'yı görmüştü zaten.

"Hayır, ne alakası var?" diye inkâr etti Çağrı. Yekta onun duraksayıp cevap vermesinden cevabını almıştı zaten. Yüzündeki sırıtışla Çağrı'nın bir sonraki cümlelerini bekledi.

"Ben bizim için bugüne yapacak bir şey arıyordum. Aramama gerek kalmadı. Rüyamda gördüm ne yapacağımızı!"

Heyecanla kurduğu cümleler maalesef Yekta'nın aklına o kadar da masum şeyler getirmemişti. Rüyaların hiç de masum olmadığını hatırladıkça yutkunma isteği artıyordu.

Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin