Önceki bölümde yazdıklarımdan sonra gelen yorumlara baktım da... Öncelikle teşekkür ederim sizlere. Bir karara vardım en sonunda. En iyisi hiçbir şeyi takmamak, içimden geldiği gibi devam edeceğim. Beğenmeyen sessizce gidebilir.İyi okumalar!
☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎
Cebindeki telefonun titremesiyle gözlerini ağır ağır araladı Yekta. Ancak yüzüne vuran güneş yüzünden tekrardan kapatmak zorunda kalmıştı. Ellerini kaldırıp gözlerini ovuşturacakken sol elinin biri tarafından sıkıca tutulduğunu hissetti.
Önce kaşları çatıldı, ardından aklına gelen ihtimale odaklandı. Uykudan yavaş yavaş sıyrılan bilincinin ilk hatırladığı şey dün olanlardı. Dudakları yukarı doğru kıvrılırken yavaşça gözlerini araladı Yekta. Görüş açısında Çağrı'nın olması, dün yaşananların bir rüyadan ibaret olmadığını kanıtlıyordu.
Gözleri kenetli ellerini bulduğunda içine derin bir nefes çekti Yekta. Uyku sersemi olmasına rağmen midesinin hoş hislerle havalandığını hissediyordu. Dün yaşadıkları küçük yakınlaşma sonrası çatıda biraz daha kalıp yıldızları izlemeye karar vermişlerdi. Çağrı, sıkıca Yekta'nın elini kavramış, yaşadıkları anın huzurunu çıkarmışlardı. Ancak huzurun tadını biraz fazla kaçırmış olacaklar ki çatıda, açık havada uyuyakalmışlardı...
Saat sabahın kaçıydı bilmiyordu Yekta, merakta etmiyordu gerçi. Şu an yanında mışıl mışıl uyuyan bu çocuğu seyretmek dünyanın en güzel aktivitesiydi. Siyah dağınık saçlar alnına dökülmüş, kapalı gözlerini tamamlayan uzun kirpiklerin gölgeleri yüzüne düşmüştü.
Yekta'nın bakışları Çağrı'nın dudaklarını bulduğunda yüzündeki gülümseme de git gide büyüyordu. Hafif aralık ve şiş duran dudaklara bakarken içindeki öpme isteğini bastırmak çok zor oluyordu. Dün gece ne kadar içinin gittiği ve delicesine merak ettiği o dudakların tadına bakmış olsa da yetmemişti işte. Hatta tam tersine Çağrı'yı şimdi daha çok öpmek istiyordu.
Elini uzatıp alnına dökülen saçları yavaşça geriye taradı. Elleri titremişti. Hiç kıyamıyordu bu çocuğa. Her hareketini büyük bir özenle gerçekleştiriyordu. Çağrı, Yekta'nın hayatında görüp görebileceği en özel, en değerli varlıktı. Bir de en sevimli. En başından beri bu çocuğa çekilmesine neden olan belki de buydu. Çağrı fazla tatlıydı Yekta'nın gözünde.
İç geçirdi. Uyandırmamaya özen göstererek biraz daha yaklaştı Çağrı'ya. Artık kokusunu rahatça içine çekebiliyordu. Hatta bundan sonrasında istediği zaman mest olduğu o kokunun ciğerlerini doldurma şansı vardı. Artık kendini tutmak için bir sebebi yoktu. Karşılıklı istek olduktan sonra ikisi de çok daha rahat temas hâlinde olabileceklerdi. En azından Yekta'nın düşünceleri bu yöndeydi.
Düşündükçe bile göğüs kafesinin içindeki kalbinin sıkıştığını hissediyordu. Dün olan aşırı heyecanı bugün yerini aşırı mutluluğa bırakmıştı. Eline yüzüne bulaştırma ihtimali yüzünden içini kaplayan korku bugün yerini büyük bir cesarete bırakmıştı. Hiç bilmediği dudakların tadının merakı bugün yerini özleme bırakmıştı...
Her güzel düşüncenin kendiliğinden sonlanmadığı, biri ya da bir şeyler tarafından bölündüğü gibi Yekta'nın bu güzel düşünceleri de yine cebinde titreyen telefonuyla bölünmüştü. Sessiz olmaya özen göstererek telefonunu cebinden çıkardı. Gözlerini kısarak ekrana baktığında Mete'nin aradığını görmüştü. Önce sessize almayı düşündü ancak sonrasında bu son bir hafta içinde hiç kardeşiyle iletişime geçmediğini hatırlayarak abiliğine sövüp yattığı yerden doğruldu. Çağrı'nın elini bırakmak istemese de kardeşiyle konuşmak zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁
Novela JuvenilAynı kadın tarafından aldatılan iki erkek. Kırgınlıkları, öfkeleri ve güven problemleri vardı. Belki de bu iki genç yaralarını sarmak için birbirlerine ihtiyaç duyuyordu... Kim bilir?