Karin'in söylediklerinden sonra nasıl koşmuştu, kalan yolu nasıl tamamlamıştı bilmiyordu Sakura. Ormandaki dikenler yüzünden çizilen bacakları sızlıyor, koşarken burktuğu ayağı acıyordu.
Ama şu anda bunların hiçbiri önemli değildi.
Geç kalmış olabilirlerdi. Ve arkasından bağıran Karin'in sesini duyduğu her seferde kalbi duracak gibi oluyordu. Çünkü Karin her an koşmalarının artık bir anlamı olmadığını söyleyebilirdi.
"Sağa!"
Karin bir kez daha bağırdığında son anda frenledi kendini. Daha doğrusu frenlemeye çalışırken düştü ve yerde birkaç takla attı. Ama yine de zaman kaybetmeden tekrar ayaklanıp sağa döndü ve yine koşmaya başladı.
Zaten birkaç saniye sonra karşısına sığınağın girişi çıkmıştı.
"Temari sen burada kalıyorsun!" diye hatırlattı Temari'ye nefes nefese bir şekilde. Karin Sasuke'yi bulmak için, Tenten ve Hinata da büyük ihtimalle savaşıp yaralanmış olan diğerlerine yardım etmek için gelecekti. Sakura, Orochimaru'yla karşı karşıya gelmemeleri için söz verdirtmişti onlara.
Sığınağa girdiklerinde Orochimaru'nun adamlarını yerde baygın görmek bekledikleri bir şeydi zaten. Hatta Sakura'nın planının şansa bıraktığı kısımlarından biriydi. Tam olarak şansa bırakmış da sayılmazdı aslında. Ayrı hareket etmelerine rağmen sanki birbirlerinden tamamen haberdarlarmış gibi iş bölümü yapmışlardı.
Onlar adamları halletmişlerdi. Sakura da Orochimaru'yu halledecekti.
"Sasuke'nin kokusu değişti yine." Karin'in duraksayıp söylediğinden sonra Sakura gözlerini yumdu. Ve korka korka sordu. "Yaklaştığımız için mi?"
"Hayır, yani evet." dedi Karin. Yüzünün gülüyor olması Sakura'nın biraz olsun içini rahatlatmıştı. "Yaklaştığımız için güçlendi zaten ama aynı zamanda güzelleşti."
"Bu... Orochimaru'nun öldüğü anlamına mı geliyor?"
Orochimaru öldükten sonra bunu yapanın kim olduğu önemli değildi Sakura için. Bu sorumluluğu almak istemesinin sebebi, yapabilecek tek kişinin o olduğunu düşünmesiydi.
Herkes Sakura'nın söylediğinin üzerine birbirine baktı. Ardından Hinata konuştu. "Yanlarına gidelim!" Ve Karin önde diğerleri arkada bu sefer nefeslerini toparlamak için yürüyerek ilerlediler.
En sonunda bir odaya vardıklarında "Burada." dedi Karin. "Sasuke burada."
Bunun üzerine Sakura öne atıldı ve hiç tereddüt etmeden odaya girdi. Sasuke'nin yere kapanıp kafasını eğdiği için yalnızca siyah saçlarını gördüğünde ise ismini söyledi.
Sasuke kafasını kaldırıp gözlerini Sakura'yla buluşturduğunda ilk defa duraksadı. Mühürden ve bunun ona acı verdiğinden haberi vardı ama bu kadarını beklemiyordu. Ona bakan gözlerinin içi kanlanmıştı ve etrafı kıpkırmızıydı. Ayrıca ıslaktı. Ağlamıştı.
Onun dışında elinin altındaki yerden, mühürün olduğu yer, damarlar yüzüne doğru uzanıyordu. Ayrıca damarlar siyahtı. Acı çektiği barizdi. Ağlayacak kadar acı çekiyordu. Ama ağlamasının sebebi bu değildi.
Sakura'yı gördüğünde gözleri kocaman olmuştu zaten Sasuke'nin. "Sakura," diye mırıldandı. Onu burada görmeyi hiç beklemiyordu ama şu anda ona sığınmak istiyordu. "Sakura, abim..."
O kadar çaresiz görünüyordu ki Sakura da şu an Sasuke'ye sarılmak ve ona her şeyin iyi olacağını söylemek istiyordu. Ama aralarında parmaklıkların olması bir yana şu anda yaklaşamazdı da. İçi acısa da çok istese de ne olduğunu bile soramıyordu. Yalnızca ifadesiz bir şekilde ona bakıyordu.