Kafamda öyle çok soru, başımda öyle çok sorun vardı ki... Şimdi durup kendime baksam her şey normal gözükebilirdi belki ama içimdeki sıkıntıyı tarif edemiyordum.
Bir buçuk yıl kadar ortalıkta yoktum. Nerede olduğumu, başıma neler geldiğini hatırlamıyordum. Beni yanında tutan ölümsüzlükle kafayı bozmuş, deneyleriyle ünlü ve yine deneyleri yüzünden suç işlemiş olan Orochimaru'ydu. Söylenen buydu. Ama bir diğer söylenen şey de Orochimaru'nun benim kaybolduğum günden beri zindanda olmasıydı. O zaman beni esir tutan kişi, Orochimaru'nun bir numaralı yardımıcısı Kabuto muydu? Ve bunu Orochimaru için mi yapmıştı?
Ben hiçbirini hatırlamıyordum. Hatırlamadığım için hiçbir şeyden de emin olamıyorduk. Ortada bir sürü dedikodu dolaşıyordu ve en can sıkıcısı benim ölmüş olduğumdu. Bir buçuk yıl yoktum ve bu süre zarfında herkes öldüğümden emindi. Öyle ki bir mezarım bile vardı. O mezarın içinde ne yatıyordu? Ben buradaydım, o zaman mezar boş muydu? Ya da Orochimaru'nun hipnoz ederek gerçekten de herkese benim cesedimi gösterdiği söylentisi doğru muydu?
Benim cesedim görülmüştü değil mi? Benim cesedimi Sasuke taşımıştı değil mi?
Ama ben buradaydım.
Ölmemiştim. Neden bilmiyordum ama esir tutulmuştum. Neler olmuştu bilmiyordum.
Evet şu an iyiydim. Evet şu an sorun yoktu. Ama benden kayıp yıllarımın peşinden gitmememi bekleyemezdi kimse. Özellikle de bunun etkilerini bariz bir şekilde hissediyorken.
Tüm sınıf arkadaşlarım şu an üçüncü sınıfken ikinci sınıftaydım mesela. Bu da yetmiyormuş gibi ilk döneme de geç başlamış, çok şey kaçırmıştım. Şimdi de yakalama umuduyla Tsunade-sama'yla sıkı antrenmanlara başlamıştık. Ve tatilde de arayı kapatmam için antrenmanlara devam edecektik. Kısacası herkes yılbaşı için akademiden ayrılacakken ben burada kalacaktım.
Bu bana istemsizce ilk senemi hatırlatmıştı. O zaman da cezalı olduğumuz için çıkamamıştık akademiden ve... Eğlenmiştik. Neyse ki şimdi de yalnız olmayacaktım. Tenten ve Sasuke yanımda olacaktı.
Bir de evlenme meselesi vardı. Bir anlık hevesle kabul etmiştim ama doğru mu yapıyorduk? Henüz çok genç değil miydik? İstemiyor falan değildim ama acele ediyormuşuz gibi geliyordu. Aslında gerçekten de acele ediyorduk ve ikimiz de bunun farkındaydık ama Sasuke'nin acele etme sebeplerini düşününce... Ona hak veriyordum. Yine de bu kadar kolay değildi. Annemlere söylemeden hiçbir şey yapmayacaktım ve henüz o cesareti toplayamamıştım. Bir haftayı geçmişti o günden bu yana. Yılbaşı tatilini ailemle geçirmeyi ve o zaman söylemeyi plalamıştım ama... Antrenmanlar için akademide bulunmam gerekiyordu. Kalma zorunluluğum yoktu ama ailemin evi uzak olduğu için her gün git gel de yapamazdım.
Sasuke bu süre zarfında abisinde kalmayı, hatta şimdiden ikimiz için ev bakmayı teklif etmişti ama bu konuyu ertelemiştim. Ve düşünmek için doğru zamanda da değildim. Çünkü şu an da Tsunade-sama'yla antrenmanın tam ortasındaydım ve...
"Sakura! Kendine gel!"
Tsunade-sama'nın bağırışıyla öylesine savurduğum yumruklarımda bir anda güç topladım ve Tsunade-sama tam o anda yana doğru kaçtı. Benim yumruğum ise arkasında ağacı buldu.
Sızlanarak geriye düştüğümde ağaç da ikiye ayrılmış ve üzerime doğru devrilmişti. Neyse ki yuvarlanarak kaçmayı başardım ama elimin acısına engel olamadım. Gücümü tam ayarlayamadığımda bazen sadece vurduğum yere değil kendime de zarar veriyordum ve şu anda tam olarak bunu yaşamıştım. Elimin üstü soyulmuş ve yer yer kanamıştı.
"Hak ettin." dedi Tsunade-sama üstten üstten bana bakarken. "Aklın nerede senin? Henüz hiç düzgün bir hamle yapamadın. Hamlamış mısın yoksa kendini mi veremiyorsun?"