Yıllar önce hayatında ilk defa hayal kurmuştu Sasuke. Sevdiği kadınla birlikte onunla bir gelecek ihtimalini de kaybettiğinde ilk kez hayallere dalmıştı. Onunla olan anılarını düşünmek yetmeyince olamayacakları düşünmeye başlamış, türlü türlü senaryolar geçirmişti aklından. Ve ilk kez, ona evlenme teklifi ettiği gün anlatmıştı hayallerini sevdiği kadına.
"Sana en çok neyi yakıştırdım biliyor musun? Doktorluğu."
Kalabalık evde davet edilenlerin neredeyse hepsi gelmiş olsa da hala birkaç kişi eksikti ve bunlardan biri ev sahibi, Sakura'ydı. Olanlar, eksikler tamamlanana kadar kendi halinde takılıyor, Sasuke ise bakışlarını kapıda tutuyordu. Az önce haberleşmişlerdi ve birkaç dakika içinde burada olması gerekiyordu Sakura'nın.
Sonunda beklediği gibi kapının açılma sesini duyduğunda ayağa kalktı. Genç kadın ise aceleyle içeri girmiş, nefes nefese bir şekilde içeridekilere bakmıştı.
"Çok geç kalmadım, değil mi?"
Sasuke karısının bu haline tebessüm etti. O kadar çok acele etmişti ki evlerine yürüme mesafesinde olan hastaneden ayrılırken önlüğünü çıkarmayı bile unutmuştu.
Yanına yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurdu Sasuke. Ardından Sakura'nın hala fark etmediği önlüğünün yakalarından tutup geriye doğru çekti ve çıkarmasına yardım etti.
"Sen gelmeden başlamazdık zaten. Neden acele ettin ki?"
"Evet anne. Daha amcam gelmedi hem."
"Sonra... Çocuklarımızı hayal ettim. Kaç tane olacaklarını... Kardeşlerinden üç dört yaş büyük bir kızımız ve erkek-kız ikizlerimiz..."
"Tenten de yok." diyerek etrafa bakındı Sakura. "Maki nerede?"
İkizlerden erkek olanı, Matsu, Neji'yle oturmuş, kendi aralarında sohbet ederken, Naruto yanındaki Hinata'yla karısının artık yaklaşan doğumu hakkında konuşuyordu.
"Maki, Tenten'le birlikte odasında. Süsleniyor hanımefendi." Sasuke yüzünü buruşturdu ve ters bir bakış attı Naruto'ya. "Bu geri zekalı kızımı yeterince övmedi diye güzel olmadığını düşündü, üzerini değiştirmeye gittiler."
Sakura güldü. Aklına çünkü yıllar önce Sasuke'nin kurduğu cümleler gelmişti.
"Mesela büyük kızımız abime çok düşkündü. Küçüğü ise Naruto'ya. Oğlumuz ise Neji'yle çok iyi anlaşıyor, onu örnek alıyordu."
Eğer Maki'nin Naruto'ya olan düşkünlüğünü aşk olarak yorumlayacağını bilseydi yine de böyle bir hayal kurar mıydı, emin değildi.
"Ben gidip ona bir bakayım." Sakura adımlarını ikizlerin odasına yönlendirdiğinde Sarada'nın sesini duydu.
"Baba, mumları ben yakabilir miyim?" demişti Sarada. Aynı anda da parmağının ucundan çıkardığı ateşi babasına göstermiş ve Sasuke'nin telaşla parmağına doğru üflemesine sebep olmuştu.
"Hayır! Hayır Sarada lütfen! Zaten sürekli annenle bir olup evi yakıp yıkıyorsunuz. Daha fazla taşınmak istemiyorum."
Sakura, Sasuke'nin yakıp yıkmak derken tek bir mecaz kullanmadığını bildiği için konu ona gelmeden adımlarını hızlandırmış ve kendini hızlıca ikizlerin odasına atmıştı.
"Ve hepsi normaldi. İyi ya da kötü herhangi bir yetenekleri yoktu."
Sarada, bir yeteneğe sahip olduğunu gösteren doğum lekesiyle doğsa da ikizlerde yoktu bu. En azından bunun için mutluydu Sasuke. Sarada'ya da yeteneğini doğru kullanabileceği konusunda güveniyordu.
Dakikalar sonra kapı çaldığında Sarada koşmuştu bu sefer kapıya. Karşısında beklediği gibi amcasını gördüğünde ise hızlıca boynuna atlamış ve sımsıkı sarılmıştı.
"Doğum günün kutlu olsun. Çok beklettim mi seni?"
"Biraz." diyerek dudak büktü Sarada. "Ama önemli değil, geldin ya."
İkisi birlikte içeri geçerken kapıyı da açık bırakmışlardı arkadan gelen Deidara ve Sasori'nin de girmesi için.
Hayallerinin tek bir karesinde bile yer vermediği bu iki kişinin varlığı biraz bile rahatsız etmiyordu Sasuke'yi artık. Kendisi için yaptıklarından sonra iletişim şekilleri değişmese bile birbirlerine tahammül seviyeleri epey değişmişti. Öyle ki Sasuke onları kızının doğum gününe davet etmiş, içeri girdiklerinde ise tokalaşmıştı.
"Herkes geldiğine göre..." dedi Sasuke. O esnada da yeni giydiği elbisesiyle Maki çıktı odadan. Pembe saçlarını eliyle savurup Hinata'yla Naruto'nun arasına oturdu ve Hinata'ya dil çıkardıktan sonra da Naruto'nun koluna girdi.
Hinata küçük kızın bu tavırlarına biraz bile alınmıyor, aksine tatlı buluyordu. Naruto ise Maki'nin kendi kurduğu bu oyununa ayak uydurmaya epey hevesliydi. Küçük kızla ilgilenmeyi seviyordu.
"Hadi! Pastayı üfleyelim!" dedi Sarada. Babasının çakmakla mumları yakmasına izin verdi ve küçük kardeşlerini de yanına aldı. Üçü birlikte Sarada'nın doğum günü pastasını üfledikten sonra ise hazırlanan yemekler yendi, hediyeler verildi, eski günlerdeki gibi sohbet edildi.
Sasuke ise hemen yanında oturan Sakura'nın elini tutar vaziyette bir zamanlar hayalini kurduğu ve şimdi gerçekleşen tabloyu izledi.
O zamanlar kendine bir yer vermemişti Sasuke hayallerinde. Çünkü biliyordu ki onun yeri zaten belliydi. Sakura'nın yanıydı. Canından çok sevdiği üç çocuğu vardı. Eskiden hayatında yer vermese de hayallerinde yer verdiği abisi karşısındaydı. Naruto ve Neji onu hiçbir zaman bırakmamıştı.
Yıllar önce Sakura'ya hayalinden bahsederken "Hayal sonuçta." demişti. "Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek hayaller hem de."
Ama hepsi gerçekleşmişti.
Sanıyordu ki değişmeyen tek şey lanetiydi. Yine de bunu artık sorun etmiyor, sevdikleriyle yaşadığı her anın tadını çıkarıyor, onları kaybettiğinde yaşayacağı acıyı, neler yapacağını düşünmüyordu.
Düşünmesine de gerek yoktu zaten. Çünkü yıllar sonra bir gün Sakura gözlerini huzur içinde hayata yumduğunda, ölümsüzlüğü iyileşme yeteneğinden gelen Sasuke'nin kalbi bu sefer iyileşemeyecek sonsuz lanetinden kurtulacaktı.
...
Kıyamadım mutlu son yaptım :')
Kısa bir finaldi çünkü anlatmak istediğim tek şey Sasuke'nin hayalinin gerçekleştiği ve artık ölümsüz olmadığıydı.
Yettiğini düşünüyorum. İnş siz de beğenmişsinizdir finali.
70 bölüm boyunca benimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederim❤️