Yüzümü yastığıma gömüp çığlık atma isteğimi bastırmaya çalışmam nefes alamadığım için bir dakika bile sürmezken geri çekilmiş, elektriklenen saçlarımı ellerimle düzeltmeye çalışmıştım.
Tanrım! Normalde hafta sonu geldiğinde dışarı çıkmamak için bahaneler arayan ben, şimdi diğerleriyle birlikte gezmeye gidemediğim için üzülüyordum. Bunun ceza almış olmamdan kaynaklandığına emindim. Ceza almamış olsam asla gitmek istemeyeceğimden de.
Ama sırf yapamayacağımı bildiğimden canım gezmek istemiş ve istemekle yetinmişti. Çünkü, tekrar söylüyorum, cezalıydım.
Dudaklarımı büktüm ve yataktan yuvarlanarak kendimi aşağı attım. Şimdi ne yapacaktım? Aklım dışarıda olduğu için hiçbir şey yapma isteğim yoktu.
Şu an kızlarla gezemiyor oluşum o kadar içime oturmuştu ki tıklatılan kapı bile beni heyecanlandırmamıştı. Sonuçta kim gelirse gelsin akademi sınırları dışına çıkamayacaktım ve ben çıkmak istiyordum.
Kapıyı açıp karşımdaki Sasuke'ye boş gözlerle baktığımda bana kaşlarını çattı ve kafasını iki yana salladı.
"Niye öyle bakıyorsun?"
"Senlik bir şey yok ya. Canım sıkkın."
Kaşları havalandı ve içeri geçerken konuştu. "Sorun ne?"
Kapıyı kapattım. Onu takip ederken iç çekmiş ve ağlamaklı bir sesle konuşmuştum. "Kızların hepsi geziyor ama ben cezalıyım. Bu duruma üzüldüm biraz."
"Anladım." dedi benim yatağıma otururken. Ben de Tenten'inkine oturmuş ve karşı karşıya durmamızı sağlamıştım.
"Ben de vakit geçirmek için gelmiştim yanına."
"İyi yapmışsın. Ama yine de dışarı çıkmak istiyordum." Dudaklarımı büktüm ve ona baktım. "Dışarıda da vakit geçirebilirdik."
"Benim için birlikte olduktan sonra nerede olduğumuzun önemi yok. Seni bilemem tabii." Söyledikleri bir anlık içimi kıpır kıpır etse de yüzüm tekrar düşmüştü.
"Haklısın. Ama yine de cezalı olduğumuz için burada tıkılı kalmak beni geriyor."
Elini yatağa vurdu. "Yanıma gelsene. Niye o kadar uzağa oturdun?"
"Bilmem." Mırıldandıktan sonra yerimden kalkıp yanına geçmiştim.
"Bence bu ceza iyi bile oldu. Bir türlü yalnız kalamamıştık. Bak işte fırsatı değerlendiriyoruz. Senin bu durumla ilgili bir sorunun mu var?"
İster istemez kıkırdadım ve hafifçe omzuna vurdum. "Hayır dert ettiğim nokta o değil. Seninle beraber olmak beni de mutlu ediyor zaten de-"
"Tamam ben cevabımı aldım. Gerisini duymama gerek yok."
Elini çenene yerleştirip kafamı kaldırdıktan sonra dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
Yumuşak dudaklarını hissetmek beni gülümsetirken utangaç bir şekilde kafamı tekrar eğdim ve konuştum.
"Pekala, düşününce dışarı çıkamamak o kadar da kötü olmayabilir."
Söylediğime gülerken kucağımdaki ellerimi tuttu ve parmaklarını benimkilere geçirdi.
Birleşen ellerimiz bana ayrı geçirdiğimiz o kötü günleri hatırlatırken sıkıntıyla nefes vermiştim.
"Sana sormak istediğim ama sormaya korktuğum bir şey var." diye mırıldandım. Onun yanındayken aklımdan atamadığım bir düşünceydi ve ben bu şekilde rahat olamıyordum.