Geniş ve öğrencilerle dolu bahçe, voleybol sahası, üzerinde sohbet edenleri taşıyan banklar, efsanevi dövüşlere ev sahipliği yapmış arena, büyük ve gösterişli bina... Hepsi, Sasuke'nin canını daha da fazla yakıyordu. Aylar sonra girebildiği akademide attığı adımlar ilk defa ürkekti. Korkuyordu, yapacağı şeyin onu daha da mahvetmesinden korkuyordu. Ama deli gibi istiyordu. Bu özleme daha fazla dayanamıyordu.
Sakura'nın voleybol oynarkenki hırslı görüntüsü canlandı önce aklında. Sonra karşısındaki bankta birlikte oturdukları anı... Devasa arenayı gördüğünde ise zorla yutkundu. Sakura'nın orada yeteneğini bilmediği zamanlarda kendisini hırpalayarak bir şeyler yapmaya çalışmasını anımsadı. Birlikte yaptıkları dersleri, çalışmaları... Kendisini yenişini, şampiyon oluşunu hatırladı. Ama o kupayı hiçbir zaman kaldıramadığı gerçeğiyle yüzleşince gözleri doldu ve her şeyi kafasından attı.
Yetmiyordu zaten. Zihninde canlandırmak yetmiyordu. Zihninde değil de gerçekten duymak istiyordu sesini. Gözlerine canlı bir şekilde bakmak istiyordu. Aklından o son, boş bakışlarının gitmesini istiyordu.
Bakışlarını etrafta gezdirmeyi bırakıp derin bir nefes aldı. Etraftaki kalabalığı umursamadı ve adımlarını kapıya yönlendirdi.
Büyük binaya girdiğinde yine birkaç öğrenci karşılamıştı onu. Hiçbirinin yüzüne bakmadı, kafasını önüne eğmiş ilerlerken dikkatini çeken vitrinle bakışlarını oraya sabitledi.
Direkt o göze çarpıyordu. Daha önce birçok kez baktığı, yıllardır yapılan turnuvalardaki şampiyonların fotoğrafının ve kupalarının süslediği vitrinde bile parlıyordu. Ağabeyinin iki senelik şampiyonluğunu simgeleyen fotoğrafların ve kupaların hemen yanındaydı. Akademiye yeni başladığında çekilmiş olduğunu düşündüğü bir fotoğraftı. Saçları uzundu ve herzamanki gibi çok güzeldi. Gülümsediği için yeşil gözleri hafif kısılmıştı. Biraz utangaç bir gülümsemeydi ama yine de çok güzel görünüyordu. Fotoğrafın tam önünde ise şampiyonluğunu temsil eden kupası bulunuyordu. Ama diğerlerinden farklı olarak kupanın etrafını pembe çiçekler süslüyordu. Yutkunup vitrine biraz daha yaklaştı. Eli camın üzerine gittiğinde tekrardan gözlerinin dolduğunu hissetmişti. Yine de ağlamadı. O çok özlediği yüzü her fotoğrafta görüşünde gözleri doluyordu. Bunun önüne geçemediği gibi bu ona yetmiyordu da.
Orada kaç dakika geçirdiği hakkında bir fikri yoktu. Yüzüne yerleştirdiği buruk tebessüm ona acı veriyordu. Bir kez daha yutkundu zar zor. Titrek bir nefes aldı.
"Sasuke?" Arkasından gelen sesleri duyuyordu ama aldırmadı. Vitrinin önünde öylece durup fotoğrafı izlerken ona seslenin Neji olduğunu fark edememişti.
Neji de gördüğüne ihtimal veremiyordu. Sasuke Uchiha'nın akademiye geldiğine dair duyduğu dedikodularla soluğu burada almıştı. Ama arkadan ve vitrinin camına yansıdığı kadarıyla gördüğünün Sasuke olduğunu anlamaları bu kadar kısa sürmemeliydi. Tek bakışta tanınacak halde değildi. Tek bakışta tanınıp da bütün akademiye yayılacak bir durumda değildi. Kaç dakikadır Sakura'nın fotoğrafının önünde duruyordu da olduğu durum onu böyle ele vermişti?
Saçları uzamıştı. Önündeki zaten uzun olan tutamlar neredeyse göğsüne değiyordu. Ayrıca karmakarışıktı. Vücudu ise Sasuke'ye ait olamayacak kadar zayıf ve çelimsizdi. Her zaman dik duran omuzları çökmüştü ve kambur duruyordu.
Yaşadıkları o günden sonra dört günlerini daha beraber geçirmişlerdi. Sasuke'nin olanları kabullenmesi dört gün sürmüştü. Kabullenmesinin ardından da kimse onu görememişti. Ne kadar zaman geçmişti? Neji emin değildi ama yedi ay kadar olmuştu. Geride kalanlar hayatına devam ederken, yeni bir döneme başlarken Sasuke devam edememişti. Hepsinin acısı vardı. Bu akademide olmak Sakura'nın arkasında bıraktığı herkesin canını yakıyordu. Ama onlar devam edebilmiş, bir yerden sonra canlarını yaktığı için vitrini bile görmezden gelmeye başlamışlardı. Yine de akademinin her yerinde izini bırakmış Sakura'yı görmezden gelmek mümkün değildi.