2

1.9K 130 121
                                    

Eve geldiğimden beri üstümde dolaşan gerginliği atamıyordum. Serenay dahi konuşmamayı tercih ederek köşesine sinmişti.

On sekizinci sigaramı içmek için pakete uzandığımda Serenay çakmağı elimden çekip aldı. "Yeter kızım dert babası mısın sigara içip durma!" dedi kızgın bir şekilde. Serenay'a baktım. Şeftali misali renklendirdiği dudaklarını sinirden kemirmeye başlamış, ellerini saçlarının arkasında bir kaç kez hızlıca geçirmişti.

"Fal, falcı, ortam beni gerdi Serenay. Ne yapayım göbek mi atayım?" dedim bıkkınca.

Serenay bu dediğime hafifçe gülerek ellerini dizine vurdu ve ayaklandı. "Bizim bir küçük açmamız lazım. Bekle beni geliyorum ben, sakın kıpırdama!"

Serenay alel acele montunu alıp kapıdan çıktığında başımı ellerimin arasına aldım ve o sigarayı Serenay'ın çıkmasını fırsat bilerek dudaklarıma götürüp tutuşturdum.

Boş odada sigaranın çatırtıları ve benim düşüncelerim birbirine karışmaya başladı.

Dakikası dakikasına falcının ilk kehaneti gerçekleşmişti, bilmiyorum belki de bir tesadüften ibaretti ama içim o kadar huzursuzdu ki bunun bir tesadüf olma olasılığına dair somut bir kanıt olmaması beni içten içe kemiriyordu.

Telefonumu çıkarıp Sencer'i aramak için bir kaç şey tuşladım. Bir kaç çalmanın ardından Sencer beni meşgule attığında istediğim bilgi ve dosyaların bana gelmeyeceğine emin olmuştum.

Sorun yok Kül, kendine güven. Hissine güven.

Bir keskin nişancıya göre ellerim bugünlerde çok titremeye başlamıştı. Bir kaç nefes daha alarak sigaramı söndürdüm ve su içmek için ayaklandım.

Mutfağa girdiğimde içimi garip bir his kapladı. Bir şüphe. Bakışlarım yavaşça omuzumun üzerinden geriye takılı kalırken nefesimi tuttum.

"Siktir," Bana bakan bir çift acı kahve gözle karşılaşmayı beklemiyordum. Ne ona dönebilmiştim ne de bakışlarımı çekebilmiştim. Tamamen tepkisizdim.

"Sakın," dedi yavaşça, sesi kadifenin en güzel hali gibi yumuşacıktı. Delirmiş miydim?

"Beni vurma," Gözlerimi sımsıkı yumdum. Bir illüzyondu. Beynim bana oynadığı bir oyun, duyduklarımın etkisinde kalmaktı bu.

Ensemde bir nefes hissettim. İçim ürperdi. Vücudumdaki bütün kan çekilmiş gibiydi. Yumruklarımı sıktım. Tüm cesaretimi toplayarak arkama döndüm ve yumruğumu havaya savurdum.

Boşluk. Elim boşlukta savrulmaktan başka bir işe yaramadan havada asılı kaldı. Bir hışımla ellerimi saçlarıma götürüp çekiştirmeye başladım. Boğazımdan kopan çığlıklar eminim tüm apartmanı inletecek kadar güçlüydü. Yere çöktüm.

Düşüncelerimi tutamıyor, bir hizaya koyamıyordum.

"Kül! Kül! Kendine gel ne oluyor!?" Serenay'ın beni omuzlarımdan sarsmasıyla gerçekliğe çekildiğimi hissettim. Korku dolu bakışlarım Serenay'ı bulduğunda ona sığınma ihtiyacı hissederek boynuna sokuldum.

"Bir saatir sana sesleniyorum, yaslanmışsın bangoya boşluğa bakıyorsun öylece, korkuttun beni."

Şuan o kadar gerçek ve hayali ayırt edecek durumda değildim ki dudaklarımdan bir cevaba aç sorular dökülüverdi. "Bağırdım duymadın mı? Yerdeydim oturuyordum ben?"

Ölüm ÖpücüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin