Tibet Yertan'ın sürpriz ziyareti herkesin uykusunu kaçırmış olacak ki; gece boyu koridorda, merdivenlerde yankılanan ayak seslerini dinledim. Keyifli gibi davranıp , başka şeyler konuşmak bizi sadece anın gerginliğinden kurtarırdı. Oysa kim içinde yanan intikam ateşini söndürebilirdi? Kim iki gülüş bir kahkahaya serin sular serperdi içine? Kimse. Örselemekten başka bir şey olmasa da bu yaptığımız, bizler oyunu kuralına göre oynayan piyonlardan başkaları değildik. Dört duvarlı evlerimize dağıldığımızda herkes içten içe intikam planlarını yeniden kuruyordu.
Tibet Yertan neyi biliyordu? Saklanan çok şey vardı. Her hangi birini bilmesi bile bizi müthiş kararlar almaya zorlayabilirdi. Bu oyunu mu öğrenmişti yoksa? Eğer bu kadar korkulası bir insansa ondan daha zekice bir hamle beklediğimi itiraf etmeliydim. Korku salmak amacıyla yapılan bir hamle olsa Devrim'i korkutamayacağını bilmesi gerekirdi. Uzun geçmişlerine bakılırsa birbirini yeterince iyi tanıyan bu iki düşman; hamlelerini buna göre yapardı. Devrim içten içe çökertmeyi hedeflediği Yertan'a göre daha zekice davranıyordu. Belki de akıl karıştırmaktan ibaretti bu hamle. Benim lügatımda başka bir açıklaması henüz bulunmuyordu. Bu hamlesi bizi sadece tetiğe geçirirdi.
Eve burnumuzun dibine kadar girebilmesi ayrı bir çıkmazdı. İçimizde sinsice yaşamaya devam eden o köstebek er yada geç ortaya çıksada bizden götürdüğü veya bulacağımız zamana dek götüreceği şeyler çok önemliydi. Serenay'ın ufak bir bahsi bile bu oyunu yerle bir edebilirdi. Kestiremeyeceğim hamleler gelebilirdi her iki taraftan da ve bu savaş ucu bucağı alınamayacak kadar tehlikeli bir boyuta ulaşabilirdi. Minik köstebeğimiz her gün burada yaşıyor, burada bizimle aynı tabaklardan yemek yiyordu. Parayla satın alınan en kolay şey insandı. Bu seferde insanoğlu şaşırtmamış yediği kaba her koşulda pisleyeceğini belli etmişti.
Belki gizli kameradan elimize bir şey geçerdi. Yakın zamanda böylesi bir hamleyi tekrar beklemiyordum. Uzun vadede elimize geçecek bilgi belki işimize yaramazdı. Tibet Yertan'ın hamlesi hanesine doksana takılmış altın bir gol yazdırmıştı.
Bizim cephemizde güvenilir adam bulmak zaten zorken; şimdi yaşanan bu skandal olayları eminim ki çok derinden etkileyecekti. Devrim, Erdem'e dahi vermediği sırları bana bir çırpıda vermişti bile. Bunu yapmasına rağmen benden şüphelenmesi çok anormal bir hareketti. Gerçi ben her zamana açıklayamayacağım laflar ediyor onun kafasını karıştırıyordum. Bunun farkındaydım ama bununla ilgili ne yapabilirdim ki? Mantıklı bir şeyler söyleyemezdim ona. Yalan söylemek yerine eksik söylemeyi tercih etsemde çoğu zaman onun kafasında büyük soru işaretleri bıraktığımı biliyordum.
O ise benim kafamdaki soru işaretinin ta kendisiydi. Bir gün çok normal bir gün apayrı biriydi bana. Dengeyi kuramadığımız bu çıkar ilişkimiz sanki elimize yüzümüze bulaşmak üzere gibiydi. Her an daha yakın, her an daha uzaktık.
Düşüncelerim bir an Yertan'a bir an Demrigan'a bir an kendime takılıyor; ne diyeceğini o da şaşırıyordu. Kafamdan öylesine hızlı konular akıp geçiyordu ki beynim an itibariyle kulağımdan aktı akacaktı.
Derin bir nefes aldım. Uykusuzluk, yorgunluğu getireceği yerde müthiş bir enerji artışına sebep olmuştu. Telefonumla saati kontrol ettim. Zaten sabahın ilk ışıklarıyla girdiğim yatağımda öğleni etmiştim. Soluma dönerek camdan dışarıyı izledim biraz. Havanın ayazı içerini sıcağıyla birleşince camı hafiften buğulandırmıştı.
2 Aralık, her yıl, her sabah böyle soğuk ve ıssız mı görünüyordu? 32 yıl önce gün aynı böyle bir hissiyat mı veriyordu sahiden? 2 Aralık, Devrim'in otuz ikinci yaş günü.
Planın içindeki nefes alma molası gibiydi bu gün. Gerçi sözde piramit bu günde de nefesimizi kesik kesik aldıracaktı bize. Salih'in ölümü piyasayı sarsmış olmalıydı. Nedense bu ölümün kuşlar tarafından cepheye hemen uçurulduğunu düşünüyordum. Hatta Yertan bunun suçunu Devrim'e bile atmış olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Öpücüğü
Teen FictionBen ölülerin öpüp ruhunu çürüttüğü bir kızdım. Belki bir kahin. Belki bir katil. Yolumun kesiştiği kaderimle hayat kurmaya çalışan, sır kapılarını aralayan masum biriydim. Belki de değildim. Görecektim. Görecektik.