"Ya Ege geberteceğim şimdi seni, düzgün koy o kitapları!" diyerek Ege'nin kıçına tekme attım.
Çıkardığım kitaplarımı tekrardan kutuya dizmeye çalışıyordu ama beceremiyordu.
Hızlıca bitsin diye ben onun elinden alıp koydum ve dakikasında bitti!
Ege eşyalarımı kıracağını iddia ederek bagaja götürürken ben de Derin'in yanına giderek kollarımı kocaman açıp onu sardım. "Kaç gündür sende kalıyorum, teşekkür ederim cidden. Kızlara da iletirsin onlar da zor durumda kaldı."
"Ay saçmalama!" diye beni azarladı. "Şimdi kalmayacaksın ne zaman kalacaksın salak."
"Öpüyorum yarın görüşürüz." Öpücük atıp arabanın ön koltuğuna geçtiğimde Ege çoktan şarkı açmıştı.
Seviyorsun,
Sen de hala saklama gözlerin ele veriyor, seviyorsun!
"Bu araba kimden? Çaldınız mı?"
"He çaldık canom."
Ege'nin kafasına şaplak indirdikten sonra arkama yaslandım.
Üç tane yakın sayılabilecek arkadaşım vardı. Ege, Derin ve Naz.
Derin ve Naz daha çok ikisi yakındı ama yine de beni sevdiklerini hissediyordum, benden bir şey saklamıyor kötülüğümü istemiyorlardı.
Ege daha farklıydı, onunla sanırım daha yakındım çünkü onunla hem gülüp hem ağlayabileceğimi biliyordum. Ayrıca liseden beri tanıştığımız için onun da samimiyeti vardı. İyi bir arkadaştı.
Erkeklerle pek anlaşamazdım, anlaşmak istemezdim. Ege hariç.
"Burası burası." Elimle evin önünü işaret ettim ve oraya arabayı durdurduk.
Ege bagajdan eşyaları indirirken ben de kapıyı çaldım.
Kapıyı açanın Çınar denen ev arkadaşımın olmasını beklerken kapıyı açan bir kadındı.
Üzerinde dizilerdeki sekreter kadınların giydiği kıyafetlerden vardı.
"Siz kimsiniz?" dedim kibarca.
Kadın sorumla beraber bana cevap vermeden önce kapıdan gözükmeyen tarafa dönüp baktı.
"Siz buyurun," dedi soruma cevap vermeden.
Anlamasam da bir şey demeden eşyaların bir kısmını içeriye koydum.
O sırada kadının döndüğü tarafta dikkatli bir şekilde bilgisayarla uğraşan Çınar 'ı gördüm.
Bana ciddi bir bakış attıktan sonra tekrar bilgisayara döndü.
İş adamları da böyle mi oluyordu?
Bu çocuk iş adamı mıydı onu da bilmiyordum. Dizilerden gördüğüm kadarıyla uyduruyordum.
"Burçak, kapının önünde tüm eşyalar, içeri koyayım mı?" Bir soruyu soran Ege'ye, bir de ciddiyetle bir şeyle uğraşan Çınar'a baktım.
Ayıp olur muydu?
"Yok, gerisini ben hallederim." diyerek gülümsedim Ege'ye.
Ege kulağıma "Ters durum olursa haber ver çiğ çiğ yakarım onu." diye fısıldadı.
Korurdu, biliyordum. Daha önce de yapmıştı.
"Tamamdır kaptan!" dedim asker selamı vererek ve onların arabayla uzaklaşmasını bekledim.
Üzerime düşen ağırlık nedendi bilmiyordum.
Taşınma işleri, zaten ailemden uzak olduğum bir şehirde kendimi daha yalnız hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ ÜNLÜ
Teen Fiction"Kızım sen de hiçbir şey sormadın mı yani? İnsan biraz merak eder. Ya ünlü biriyle kalıyorsan?" Dedi Naz. "Onu da tanır herhalde," Diye araya giren Derin'di. "Yok yok, Burçak mı tanıyacak? Onun baktığı maksimum magazin futbol maçlarıdır. O da Ege y...