Ertesi gün.
"Günaydın," dedim Arzu'ya. Salonda Çınar ile oturmuş dosyaları inceliyorlardı. Arzu bana sıcak bir gülümseme ile karşılık verirken, Çınar yüzüme bakmadı. Ben de zaten ona dememiştim günaydınımı.
Mutfağa girdiğimde Caner'in beni karşılaması ile homurdandım. "Sen bize mi taşındın?"
"N'oldu Burçak'cım, evde beni istemiyor musun?" Sesindeki imadan ötürü suratına birkaç saniye boş boş baktım.
"Erkek adam dediğin evinde oturur fink fink elalemin evinde kalmaz."
Sırıttı. "Birincisi, elalemin değil kankalarımın evi. İkincisi burada kalmıyorum, sabahın köründe geliyorum."
"Kankalarım?" dedim sorarcasına.
"Sen ve Çınar işte."
Beklemediği bir şekilde kahkaha patlattım. "Ben senin kankan mıyım?"
"Sen beni sarhoşken eve taşımış kızsın...." Dedi destansı bir şekilde... "Bundan böyle ölene dek kankamsın."
Güldüm. Aklıma dün Ege ile konuştuklarımız gelmişti fakat yüzümdeki gülümseyi silmemeye çalıştım.
"Kankansam," derken parmak ucuma kalkarak elindeki yeni doldurduğu kahve bardağına uzandım. "Kahveni çalabilirim. Öptüm kankacım!"
Arkamdan bana homurdanırken sırıtarak mutfaktan çıktım.
Salona geçerek bir süre Çınar ve Arzu'nun ne yaptığını izledim.
Ve bir anda kendimi bile şaşırttım. "Ezgi kim?"
Sorumu duyunca ikisinin de bakışları bana çevrildi. "Efendim?" dedi Çınar anlamayarak.
"Dün bahsettiğiniz, Ezgi, kim?"
"Mimar aynı zamanda tasarımcı."
İstediğim veya merak ettiğim cevap bu değildi. "Yok yani..." Diye mırıldandım. "Arkadaşın falan mı?"
Çınar ne demek istediğimi anladığı için kendimi yerden yere vurmak istedim ama aynı zamanda Çınar'ın yüzünde oluşan çarpık sırıtış midemi gıdıklıyordu.
"Yani," dedi sanki inadına yapıyor gibi. "Sayılır."
"Sayılır ne?" Diye yükseldim bir anda. "Ya arkadaşındır ya da değildir. Sayılır ne yani? Yarım arkadaş diye bir şey var da haberim mi yok?"
"Sen küçüksün," dedi yüzünde aynı sırıtışla. "Böyle şeyleri bilmezsin diye üstü kapalı konuşuyorum."
Gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Aramızda iki yaş var-" cümlemi bitiremeden benimle dalga geçtiğini fark edip sustum. Arzu bile kenarda gizlice bana gülüyordu. Arzu! Arzu'ya kırılmıştım asıl, beni tutması gerekirdi teknik olarak. Patronunu seven çalışan mı olurdu yani?
"Tamam, sen eve gidebilirsin bugün şirkette işim yok. Sen de tatil yap." diyerek Arzu'yu gönderdikten sonra daha yakınımda olan koltuğa oturdu.
Birkaç saniye gözümü kaçırdıktan sonra onun bana gülerek baktığını fark ettim.
"Neye gülüyorsun tam olarak?""Hiç."
"Allah'ım," dedim tekrar yükselerek. "Senin tam cevabın yok mu? Yok sayılırmış yok hiçmiş... Zaten ne yaşadıysanız artık." Son söylediğim şeyi söylemek hesabımda yoktu, sesli söylediğimi fark ettikten sonra Çınar'ın yüzüne bakamadım ve salondaki tabloları seyretmeye başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/321313063-288-k610625.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ ÜNLÜ
Teen Fiction"Kızım sen de hiçbir şey sormadın mı yani? İnsan biraz merak eder. Ya ünlü biriyle kalıyorsan?" Dedi Naz. "Onu da tanır herhalde," Diye araya giren Derin'di. "Yok yok, Burçak mı tanıyacak? Onun baktığı maksimum magazin futbol maçlarıdır. O da Ege y...