"Efendim?" diyerek arayan Ege'yi açtım.
Birkaç saniye sessizlik oldu. Ardından Ege zar zor çıkan sesiyle "Kaza yaptım." dedi.
"Ne?!"
"Hastanedeyim. Gel." Sesindeki yorgunluk o kadar belliydi ki elim kolum titriyordu.
"Hangi hastane?"
"Sizin evin ilerisindeki sanırım, en yakına demişlerdi..." derince nefes almaya çalıştığını hissettim. "Oralardaydım."
"Tamam hemen geliyorum," dedim ve kapatacakken titreyen sesimle "İyi ol tamam mı?" dedim.
Birkaç saniye olmuştu ama bana hala cevap vermemişti, daha fazla oyalamamak için "Geliyorum ben, görüşürüz orada." diyerek kapattım.
Sesi çok kötüydü. İlk defa Ege'nin sesinin böyle olduğunu duymuştum.
Telaşla ayaklanmama bakan Çınar'a döndüm. Gözlerim doluyordu ve bu elimde değildi. "Ege kaza yapmış. İlerideki şehir Hastanesi'ne götürmüşler sanırım."
Hızlıca odamdan çantamı açıp dış kapıya ilerlerken Çınar benden önce davranarak kapıyı açtı, ve arabasına ilerlememi söyledi.
İtiraz edecek ya da gerek yok diyecek bir halde değildim. Bindim.
Çınar arabayı hızla sürerken kafamdan binbir çeşit şey geçiyordu. İyi ki arayabilecek durumdaydı, yaşıyordu.
"Sakin ol," dedi Çınar.
"Sakinim." dedim küçük bir çocuk gibi kabullenmeyerek. Sakindim. Sakin olmak zorundaydım. Ege'ye bir şey olmamıştı.
"Bacağın titriyor."
Bacağımın titremesini yeni fark ediyordum fakat şaşırılacak bir şey değildi. Telaşlıyken veya kafamda bir şey varken daima bacağım titrerdi.
"Daha çok mu var?" bu soruyu ailemle uzun yolculuğa çıktığımda kurardim genelde, böyle bir şeyde kurmak istememiştim.
Gözlerim tekrar doluyordu.
"Az kaldı."
---
On beş dakika kadar sonra hastanenin önünde Çınar beni indirdiğinde onu bile beklemeden içeriye koştum. Ege'nin ismini ve yerini sorduktan sonra oraya telaşla ilerlelemeye başladım.
Hastaneler, koridorlarında içindeki küçük umutlarını yitirmemeye çalışarak bekleyen insanlarla doluydu.
Odanın kapısına geldiğim sırada gözümden akan yaşları elimin tersiyle silmeye çalışıyordum.
"Al bunu." Arkamdan gelen sesle irkildim. Çınar nefes nefese kaldığını saklamaya çalışarak elindeki suyu bana uzatıyordu.
Onun o suratını görünce istemsizce yüzümde tebessüm oluştu. "Sen iç o suyu, arkandan atlı kovalamış gibi."
Sırıttı. "Seni kovaladım maalesef. At beni kovalasa daha az yorulurdum."
Gülmeye çalışsam da tam olarak olmadığı için Çınar benden önce davranıp odanın kapısını açtı.
İçeride sadece Ege 'yi görmeyi beklerken ilk önce gördüğüm Naz ve Derin oldu. Ardından yatakta yatan Ege'yi gördüm.
Saniyelik yaşadığım şok ile adım atamadım, gözümden akan yaşlar bir anda kurumuş gibi hissettim.
Fakat göze batmaması için kendime gelip hiçbir şey yokmuşcasına Ege'nin yanına ilerledim.
"İyi misin?" diye sordum, bir yandan da Ege'nin yatağının yanına çömelmiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/321313063-288-k610625.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ ÜNLÜ
Teen Fiction"Kızım sen de hiçbir şey sormadın mı yani? İnsan biraz merak eder. Ya ünlü biriyle kalıyorsan?" Dedi Naz. "Onu da tanır herhalde," Diye araya giren Derin'di. "Yok yok, Burçak mı tanıyacak? Onun baktığı maksimum magazin futbol maçlarıdır. O da Ege y...