6 sene sonra...
"Çınar gelmiş, duydun mu?" Yattığım yerden bir santim bile kımıldamadan bana yöneltilen soruya "Hayır." Cevabını verdim.
Ayda yanıma oturdu. Hala bir şeyleri atlatamadığımı düşünüyor olması sinirimi bozuyordu.
"Ayda." dedim sadece, uyarıcı bir tonda. Bitmiş gitmiş bir ilişkinin pişirilip pişirilip önüme gelmesini sevmiyordum.
"Ya senin için döndüyse?"
Ayda'ya müsait bir yerimi dönecek şekilde yatış şeklimi değiştirdim. "Artık benim için diye bir şey yok. 4 sene oldu."
"Burçak," dedi. "Çınar kolay kolay vazgeçmez."
Oflayarak tekrar Ayda'ya döndüm. "Vazgeçti ama Ayda. Bu kadar basit."
"Bu şehir sizi denk getirir ama, demedi deme."
"Bunlar masallarda oluyor canım," dedim yüzümü ekşiterek. "Hayatım peri masalı olmadığı için, giden gitti. Gittiği gün de bitti."
"Of Burçak of."
Ayda odamdan çıktığında telefonumdan Çınar'ın sosyal medyasına girdim. İki gün önce attığı fotoğraf buradaki aile evindendi.
Gerçekten gelmişti.
İlk fotoğrafta gülümsüyordu. İkincide ise yanında kız kardeşi Ceren vardı. Üçüncüde ise Çınar, Ceren ve Tuğçe abla vardı.
Midem yine alt üst olmuştu. Bu yüzden de kendime çok kızıyordum. Hala kendime engel olamayışımdan nefret ediyordum.
Neyse, diyerek bir zamanlar profil fotoğrafında bile olduğum hesaptan çıktım.
Kalbim çok hızlı atıyordu.
Sakin Burçak, sakin...
İki saate evden çıkıp iş yerime gitmem gerekiyordu. Bugün iki seansım vardı.
Evet, psikolog olmuştum. 6 senede çok şey değişmişti.
Ayda'nın yanına kahvaltı yapmaya giderken kafamda susmak bilmeyen soruları susturmaya çalışıyordum.
Neden gelmişti ki? 4 senedir yurt dışındaydı. Gelmeseydi. Uzakta kalsaydı.
"Sana da günaydın Burçak," dedi Ayda. Kafamda başka bir şeyler düşündüğümü anladığı için ima yaptığını anlamak zor değildi.
"Günaydın Aydoşum."
"Kaan aradı, onunla olurum bugün." dedi. "Sen de işten sonra yanımıza gel."
Ağzıma bir tane zeytin attım. "Nerede olursunuz?"
"Biraz dolanıp bizim her zamanki yere geçeriz."
"Tamam canikom." Dedim.
Ayda ile kahvaltı yaptıktan sonra işe gitmek için taksi çağırdım.Ayda en yakın arkadaşımdı, Çınar sayesinde tanışmıştım.
Kaan Ayda'nın sevgilisiydi, onla da Ayda sayesinde tanışmıştım.Ben de işte Burçak'tım. Her zamanki.
Taksiden kliniğin önünde indikten sonra kapıda bekleyen Ege'yi gördüm.
"Günaydın." diyerek anahtarlara uzandım.
"Günaydın. Seni bekliyordum."
"Hayırdır, bir şey mi oldu?" Kapıyı açtıktan sonra onun da geçmesi için başımla işaret ettim.
İkimiz de odama doğru ilerlerken "Yok öyle bir uğradım." diye cevap verdi.
"Çınar geldi diye benim durum kontrolüme mi geldin?" sesimin sakin çıkması için çabalamıştım.
"Burçak..." diye mırıldandı. Biliyordum işte. İyi miyim diye herkes beni gözetliyordu.
"İyiyim Ege. Merak etme, o gün ölmedim ya daha da ölmem." sesimdeki dalgaya göz devirdi ama onu umursamadan devam ettim.
"Birazdan hastam gelecek, çok tutamam seni."Masama geçtiğimde Ege de karşıdaki koltuğa oturdu. "Görmek istemez misin?"
"İstemem." dedim sertçe. İstemiyordum. Ne onu görmeyi ne adını duymayı ne hayatımda tek bir izinin kalmasını.
Hayatımda kalan tek izi omzumdaki dövmeydi. Onunda üstünü kapattırmıştım.
"Naz seninle görüşmek istiyor." dedi bu sefer de. Bu çocuk beni delirtecekti resmen.
"Ege," dedim. "Hayatımdan çıkardığım kimseyi tekrar görmek istemiyorum. Buna sevgilin Naz ve Çınar da dahil."
Sessizce kafa salladı. Ardından tekrar kapıya yöneldi. "Bir şeye ihtiyacın olursa buradayım."
"Sağ ol. Görüşürüz." diyerek onu yolladıktan sonra hastayı beklerken tekrar yerime oturdum. Derin bir nefes aldım.
Birkaç dakika sonra ise hastam geldi ve mecburen kafamdaki tüm konuları rafa kaldırdım.
____
İkinci seans da bittikten sonra koltuğuma yayıldım. Telefonumu açıp sosyal medya hesabıma girdiğim an takip ettiğim magazin sayfasının gönderisi önüme düştü.
Çınar. Çınar'la karşılaşmış ve röportaj yapmışlardı. Bir an için boşluğuma geldi ve videonun sesi açıldı.
Sesini yeniden duymaya o kadar hazır değildim ki, donakaldım.
"Evet arkadaşlar geldim." Dedi Çınar.
"Dönüş sebebiniz nedir Efe Bey?" diye soran magazinciye sadece gülerek "Teşekkürler arkadaşlar." cevabını verdi.
Yutkunamadım. Mideme giren ağrıyı yok sayarcasına telefonumu kapattım. Ayrıldığımızdan beri fake bir hesap kullanıyordum zaten. Çünkü zamanında Çınar'ı tanıyan herkes beni de tanımıştı.
2 sene sevgili kalmıştık. Nişanlanacaktık aslında... Ama sonra ayrıldık. Çınar gitti. Evini bile bana bırakıp gitti. Bense kaldım. Onun evinde, onunla olan anılarımla baş başa kaldım. Sonra ben de onun evini terk ettim. Terk edecek bir o' olmadığı için.
Telefonumdaki gizli klasörüme girip Çınar'la olan fotoğrafımızı açtım. Ben dudaklarımı büzmüş poz veriyordum o da kafamı ısırıyor gibi yapıyordu.
Dört yıldır telefonumdan silemediğim tek fotoğraftı. Şimdi ise onu da sildim.
Diğerlerini de yedeklemiştim ama neyse...
Koltuktan kalkıp çantamı aldım. Kalan son anıyı da sildiğime göre artık görsem bile canımı asla acıtamazdı. Kontrol altına almıştım. Anılar sadece kontrolü bırakmamızı sağlardı.
Ayda'ların olduğu yere vardığımda ayaklarım aslında geri geri gidiyordu. Eve mi gitsem diye düşünmüştüm ama yine de buraya gelmiştim.
Kafenin kapısından içeriye girdim. Birkaç saniye göz gezdirip Ayda'ların olduğu masayı buldum.
Tam ilerleyecekken Ayda'nın karşısında oturan kişiyi gördüm.
Göz göze geldik. Birkaç saniye bile kalp atışlarımı tepeye çıkardı. Mideme kramp girdirdi.Hiçbir şey yapmadan tekrar sessizce kafeden çıktım. Telefonumu çıkarıp taksi çağıracak halim bile yoktu. Ellerim titriyordu.
Hızlı adımlarla ilerlerken çantamın koluna sıkıca sarılıyordum.
Arkamdan gelen adım seslerini umursamayacaktım ki, adımı duydum.
"Burçak!" Diye seslendi.
Koluma uzandı ve o tanıdık kokuyu hissettim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ ÜNLÜ
Teen Fiction"Kızım sen de hiçbir şey sormadın mı yani? İnsan biraz merak eder. Ya ünlü biriyle kalıyorsan?" Dedi Naz. "Onu da tanır herhalde," Diye araya giren Derin'di. "Yok yok, Burçak mı tanıyacak? Onun baktığı maksimum magazin futbol maçlarıdır. O da Ege y...