LEZÂ 6.BÖLÜM

2.4K 81 42
                                    

LEZÂ (CEHENNEM)

6.BÖLÜM

ASLINDA HEPİMİZ BİR ÇUKURDAYIZ, AMA İÇİMİZDEN BAZILARI O ÇUKURUN TA KENDİSİ...

******

IRAZ ÇELİK

Ben Iraz Çelik, "Çelik" soyadının zerre hakkını vermeyen birisiyim aslında. Çelik dendiği zaman; sağlam, korunaklı zırh gibi şeyler gelir insanın aklına ama ben bunları taşıyamayacak kadar kırılgan ve şeffaf bir kızım. Kendimi insanlara asla ifade edemem. Her şeyi içimde yaşar içimde şekillendiririm. Bundan dolayı hep ezilen taraf oldum.

Ben istemesem de insanlar üstün görme dürtülerini bastırmakta hep acizlerdi. Yanımda olan arkadaş dediğim insanlar da kendi çıkarları için varlardı. Hayatım boyunca kendi başımın çaresine bakan bir kız olmuşumdur. Çok sevgili anne babam yoğun iş temposu adı altında geçirdikleri günlerini öylece harcarlar. Ne için mi? Söz de benim için. Sahi sadece doğurup eline para verip öylece bırakınca anne baba olunur mu ki? Anne ve baba vasfını kazanmak bu kadar kolay mı? Eğer öyleyse benimkiler bu konuda bir numaralardır. Bir yanım bilmeseler de onlara hep bir kırgın, hep bir küskün. Ben geceleri hastalanıp ateşlendiğimde alnıma bir bez koyan ne annem ne de babamdı ikisi de değildi. Hep kendimdim. Geceleri yatağımda sessizce ağlarken belki gelirler de üzerimi örterler diye hep bilerek üstüm açık yattığımda neredeydiler? Yoklardı. Hiç olmadılar. Peki benim tüm yaşama isteğim sönerken nerdeler? Ben söyleyeyim. Yine yoklar..

Hayat bir yolculuktu. Uçsuz, bucaksız. Bu yolculukta engebeli yolları karşımıza çıkaran kader, biz yolculuğumuzu bitirene kadar pes etmiyordu. Gecenin karanlığında ay ışığı altında fink atan acımasız gölgeler bu yolculukta bizim asla gerçekleşmeyecek olan hayallerimiz, umutlarımızdı.

Ne zaman hayal kursam o hayalde boğuluyordum. Anne ve babamı evin içinde bile özleyen onların sevgisine aç bir kızım ben. Ne var ki bu onların umurlarında bile değildi. Kendimi küçüklüğümden beri sorguluyorum. Acaba bende mi sorun vardı. Yaramaz bir çocuk da değildim aslında yemin ederim. Hatta Talia hanım vardı bakıcımdı. Ne zaman annemleri sorsam ya saçımı çeker yada kollarımı cimciklerdi. Canım acısada kimseye bir şey demezdim. Çünkü korkardım. Çocuk aklımla şikayet edersem annemi babamı bir daha hiç göremem sanırdım. Bunda bakıcının söyledikleri de etkiliydi elbette. Zaten zar zor görüyordum hiç görememekten korktum. Şimdi büyüdüm ama içimde ki küçük kız hala benimle ve hala anne babasından göreceği bir gram sevgi için kuduruyor. Ne yaparsam yapayım dizginlenmiyor.

Anne ve babasının sevgisinden mahrum kalan çocuklar sevginin değerini daha çok anlarlar. Sevgi onlar için normal bir duygu değil, ihtiyaçtır. Onlar için verilen en ufak sevgi göstergesi bile karanlık odaya fener tutmak gibidir içlerinde ki karanlığa güneş olmuşcasına bir etki yapar.

Kapımın tıklanmasıyla toparlamakta olduğum yatağımı hızlıca düzelttim. "Girin lütfen." diyerek nazik bir şekilde seslendim. Muhtemelen gelen Seher teyzeydi. Kapının açılması ve "Kahvaltın hazır küçük hanım" demesiyle doğru tahminde bulunduğumu anladım. Tebessüm ederek cevap verdim. " Günaydın Seher teyze hemen geliyorum." "Günaydın kızım, istediğin bir şey var mı?" Kafamı sallayarak olmadığını belirtsem de içimi kemiren soruyu çıkmadan sorabilmiştim. "Şey Seher teyze evdeler mi?" Bana dönen bakışlarında buğulu bir hava sezdim. Ve bu bana yeterli olmuştu. Yüzüm düşsede belli edemedim.

Seher teyze alelacele kendi çapında açıklama yapmaya çalışsa da onun bir suçu yoktu ki. Tüm suç bendeydi aslında. Onların olmayacağını bildiğim halde ısrarla her sabah sormamdı. "Kızım babanın toplantısı, anneninde konferansı varmış o yüzden erkenden çıktılar. Sana da şey kart limitini yenilediklerini iletmemi söylediler." Seher teyzenin son söylediğiyle beraber oda da öyle bir kahkaha attım ki seher teyze yerinde sıçradı. Bir an kendim bile korktum. Kahkaham şiddetlenince yatağıma çöküp bir süre sonra hıçkırmaya başladım. Seher teyze hızla yanıma çömelip bana öyle bir sarıldı ki işte dedim sevgi hissedilebilirmiş. "Ah yavrum benim. Kurban olurum sana ağlama kızım. Neden ağlıyorsun bakayım sen." bir yandan saçımı okşayıp öpücük konduruyor diğer yandan güzel sözler söylüyordu. "Seher teyze ben çok kötü bir evlat mıyım? Çok mu iğrencim? Neden annemler beni sevmiyor? Ben onların yüzünü neredeyse unutacak gibi oluyorum." Saçımda olan eli duraksasa da devam etti. "Hiç öyle olur mu güzel kızım, onlar biraz fazla yoğunlar sadece ama seni seviyorlar. Hangi anne baba senin gibi güzel merhametli uslu bir kızı sevmez ki." Ona dolu dolu olan gözlerimle baktım. "Gerçekten mi?" onunda gözleri dolmuştu. Başını sallayarak "Gerçekten güzel kızım gerçekten." burnumu çektikten sonra utanıp başımı yumuşak göğsünden kaldırıp ayağa kalktım. "O zaman ben hazırlanıp geleyim aşağıya" Seher teyze konuşmamla birlikte gözlerini silerek ayağa kalkıp çıktı odadan. Kendimi tekrar yatağa atıp başımı ellerimin arasına aldım. " Ah salak Iraz yaptığına bak, yine çocukluk yapıp ağladın." kendi kendime mırıldanıp sallanıyordum. "Böyle ağlamakla olmuyor görmüyor musun? Daha ne kadar çocukluk yapacaksın?" derince bir of çekerek oturduğum yerden kalktım. Kendimi suçlamakla elime bir şey geçmeyecekti değil mi? Şimdi üzerimi giyip kahvaltı edecek sonra da kızlarla yani "Arkadaş" sıfatıyla yanımda olanlardan bahsediyorum, buluşacaktım.

LEZÂ (CEHENNEM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin