BÖLÜM 8

13.1K 684 640
                                    

Selam herkese okumaya başlamadan önce oy verirseniz ve satır arası yorumlarınızı esirgemezseniz çok sevinirim :)

Keyifli okumalar. :)

"Velhasıl bozuk para bile bizim kadar harcanmadı şu hayatta albayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Velhasıl bozuk para bile bizim kadar harcanmadı şu hayatta albayım..."

Arel Demir

"Olmaz." dedim, oturduğum koltuktan kalkarak. "Kabul etmiyorum." Serkan abi başını iki yana sallayıp ofladı.

"Arel durum seni de beni de aştı artık. Velilere kadar gitti, artık yapabileceğimiz bir şey yok."

"Ha yani üç beş velet gidip annesine ağladı diye o kız okulundan mı olsun? Serkan abi sende biliyorsun bu okul Derin'in son şansı. Daha önceki hiçbir devlet okulu onu kabul etmedi, etmezde. Diyelim etti illa orda da bu durumu bilen duyan olacak ve kıza hayatı zindan edecekler. En azından burda onu koruyan arkasını kollayan dört kişi var. Buna rağmen kız bu kadar zorlandıysa tek başına altından kalkamaz bunun."

"Seni çok iyi anlıyorum, ama durum beni aşıyor. Masanın üstünde duran kağıtları bana uzattı. Baksana gelen şikayetlere. Derin'i okuldan atılması için yazılan onca dilekçe var, sadece çocuklar da değil. Aileler devreye girdi. Benim yapabilecek hiçbir şeyim yok. Senin de yok." Odada öfkeden dönüp dururken hala bir sonuca varamamamızın verdiği sinirle az önce oturduğum koltuğa sert bir tekme attım.

"Serkan abi sende biliyosun, o suçu Derin işlemedi. Kız işlemediği bir suç yüzünden hüküm giymiş zaten, bir de biz mi vuralım düşene, kurban olayım sen yapma bari." Çaresizce Serkan abinin insafa gelip Derin'i okuldan atmaması için dil döküyordum.

Derin zaten hayattan tokadı yiyip oturmuştu yerine bir kez. Bir de biz mi vursaydık kıza? Onu ilk gördüğüm haliyle şuan ki hali aynı değildi. İki sene önce gördüğüm Derin etrafa mutluluk saçan biriydi, şimdi ise insanları bırak kendini aydınlığa çıkartacak kadar bile ışığı yoktu. Ne ara böyle oldu ya da ne yaşadı da bu hale geldi bilmiyordum ama en azından benden yana bir sıkıntısı olmayacaktı. O kıza o umudu ben vermiştim. Onu yeniden hayaller kurmaya inandırmışken tekrardan hayallerinin yıkılmasına izin veremezdim.

"Abi mantıklı düşününce o da haklı bi yandan, baksana okulda yer yerinden oynadı. Hangi anne baba evladını bi' hırsızla aynı okulda okutmak istesin ki?" dedi, Emir. Bu beni daha da öfkelendirmişti. Sanki biz neydik?

"Yıllardır okuyolar ya zaten. Üstelik bir de değil, tam dört tane hırsızla." Dedim. Yalan değildi, şimdiye kadar okulda zaten hırsızın alası vardı.

"Arel!" diye uyardı Doğukan. "Daha önce konuşup kapatmıştık bu konuyu."

"Şimdi sıra mıydı bunun?" diye sordu İrem, sitem edercesine.

"Ne var abi, yalan mı? Hırsız değil miyiz?" Doğukan iki elini ensesine götürüp saçlarını çekiştirdi.

"Biz nasıl bu okulda okuyabiliyorsak o kız da okuyacak." Derin'in suçsuz yere bir kez daha okuldan atılmasına izin veremezdim. Onu bugün o halde gördükten sonra kös kös oturup hiçbir şey yapmamak olmazdı. Kabul edemezdim bunu.

KARMAŞIK LİSE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin