BÖLÜM 21

3.6K 260 464
                                    

Selam herkese. Telefonumu tamire yollamadan bölümü atmak istedim. Biraz farklı bir bölüm oldu önceki bölümlere göre umarım beğenirsiniz. İlk defa baştan sona üçüncü anlatımdan olan bir bölüm yazdım. 🙏

Bu arada baştan yazim bölüme sınır koyuyorum 100 oy ve 150 yorum sınırı dolmadan yeni bölümü atmayacağım.


"İleride güzel günler göreceğiz demişlerdi. Daha ne kadar gideceğiz?"

💧

Arel tekrar yan koltuktaki hediyesine baktı, görür görmez aklına Derin gelmişti. Beğenir mi bilinmez ama günün birinde laf lafı açmışken söylemişti Derin, küçükken en çok sevdiği şeymiş bu. Hala seviyor mu peki? Orası muamma. Arel'in uzun zamandır aklında olan şey, sevgilisinin kendisine kitap hediye etmesiyle kesinleşmişti. O da sevdiğine bir hediye vermek istiyordu. Aslında aklında çok daha farklı bir hediye vardı ama sonradan karşısına bu çıkınca fikri değişmişti nedense.

Derin'le konuşmalarının üstünden dakika geçmemişti ki telefonu tekrar çaldı, başta Derin sanıp gülümsedi. Dayanamadı hediye ne diye sormak için aradı dedi içinden. Ama öyle değildi, arayan kişi Derin olmasa da ona çok yakın olan biriydi.

"Buyur?" diye açtı telefonu, arayan Ela'ydı.

"Arel başım dertte. Kurtar beni!" ha ağladı ha ağlayacak tonda çıkan sesi Arel'in rahat tavrının bozulmasına sebep olmuştu.

"Nerdesin?" diye sordu Arel, lafı uzatıp detayları öğrenmek istemedi. Son görüşmelerinde başının belada olduğunu anlamıştı zaten. Neden, ne oldu? Gibi sorular sorarak vakit kaybetmek istemedi bu yüzden.

"Lütfen çabuk gel. Öldürecekler beni." dedi bu kez Ela. Bu sefer başı gerçekten fena halda dertteydi. Arayacak kimsesi de yoktu üstelik, eğer Arel bir sorun olursa onu araması konusunda ısrar etmiş olmasaydı onu da aramızda şüphesiz.

"Geliyorum." dedi Arel. Telefonu kapatıp gideceği yerin tersine sürdü arabayı. Gözleri tekrardan hediyeye kaydı, sonrasında saate baktı. Bir buçuk saati vardı, on dakikası geçmişti bile. Geriye bir saat yirmi dakika kalmıştı. Ne yapıp edip zaman dolmadan geri dönmesi gerekiyordu. Ela'yı kurtarayım derken sevdiği kızı ateşin ortasına atmak istemiyordu çünkü.

Sıkıntıyla iç çekip gaza yüklendi. On yedi yaşında başlamıştı araba sürmeye, yani sadece üç senedir araba kullanıyordu ama bu derece profesyonel sürüşü, öğrenmenin zamanla değil pratikte olduğunun en büyük kanıtıydı. Zira bu kadar kısa sürede böylesine yarışcılara taş çıkartıp trafikte yılan gibi süzülerek araba kullanmayı yaşına göre imkansızdı. Genelde insanlar uzun yıllar araba kullanıldığında profesyonel olunabileceğini söylerdi, oysa ki Arel henüz on sekiz yaşında defalarca kez illegal yarışmalara girmiş, vasat denilebilecek derecede eski arabalarla çoğu son model aracın dahi takılıp geçemediği kavşaktan rahatlıkla geçerek birinciliği elde tutmuştu. Görenler onun küçüklüğünden beri araba kullandığını dahi düşünürdü, bu yaşta bu kadar iyi sürüş göstermesi imkansız ötesi gibi gelirdi onlara. Aslında onlar da sıradan sürücüler değildi, her biri onlarca kurs almış seneler boyu bu tarz yarışmalara girip çoğu zaman da kazanmış kişilerdi.

Ela'nın tarif ettiği sokağa girdi Arel. İtin cirit attığı, her ne olursa olsun kimsenin dönüp bakmaya tenezzül etmediği, daha doğrusu cesaret edemediği bir sokaktı burası. Her türlü ayyaş, serseri, tinerci, kapkaççının bir arada yaşadığı yer de denilebilirdi buraya.

KARMAŞIK LİSE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin