Selamlarrrr ben geldim. Bana sürekli bölüm ne zaman ne zaman diye sorup durdunuz ben de erken attım. (Erken derken sınır dolmadan attım.) Arkadaşlar biliyorsunuz ki bölümlerde artık sınır var ve sınır dolunca bölüm geliyor. Sizler sınırı doldurmadan bölüm ne zaman diye darlıyorsunuz beni. Normalde sınır dolmadan atmayacaktım ama çok fazla mesaj atan olduğu için atmak istedim. Bol bol yorum yaparsanız sevinirim
Sınır 300 oy 300 yorum
Keyifli okumalar :)
"Gün gelir, kardeşim dediğin kişiden yersin en büyük darbeyi. Bir bakmışsın sırtını sıvazladığı eller hançer saplar olmuş..."
💧
"Ustam kolay gelsin!" diye içeri girdi Arel. "Ya ben gül alacaktım da ama kırmızı olanlardan değil, beyaz rengi varmış onlardan istiyorum." Elleri cebinde parmak ucuna yükselip geri ayaklarını zemine bıraktı. Çiçek işini halledip Derin’in yanına dönmek istiyordu bir an önce.
"Yok ki evladım onlardan." cevabını almasıyla kaşları çatıldı. Ne demek yoktu, çiçekçi değil miydi burası? E gül de bir çiçekti, o zaman mantıken olması gerekiyordu niye yok demişti ki bu adam?
"Ne demek yok ya, içerisi çiçek kaynıyor git bi' bak vardır, yani kalmıştır illaki üç beş dal." bir umut söylediği sözlerden sonra da olumsuz yanıt alınca söylene söylene gecenin birinde başka bir çiçekçi aramaya koyuldu. Derin yarım saat içinde uykuya dalmisti neredeyse, Arel bir kaç dakika daha sevgilisinin yanında kalıp sonrasında yarın için halletmesi gereken işler için ayrılmıştı hastaneden. Hem gecenin soğuğu hem İstanbul ayazı derken şuan donuyordu. Yeni hastaneden çıkmasına rağmen kalın bir şeyler giyinmek yerine siyah tişörtünün üstüne giydiği gömlek vardı ve mont olarak da deri ceketini almıştı her zamanki gibi.
Saatlerdir arayışta olmasının verdiği yorgunluk iyiden iyiye vücuduna yayılırken yarasının sızlaması da işini iyice zorlaştırıyordu. Bu saatte açık çiçekçi bulmak için semt değiştirmişti. Üstelik daha tonla işi vardı ve de Derin’i daha fazla yalnız bırakmak istemiyordu.
"Kolay gelsin, ben gül arıyodum da ama kırmızı olanından değil beyaz olanlardan istiyorum. Var mı sende?" bu kez tek seferde derdini söyleyip bir cevap bekledi. Büyük bir umutla beklediğim yanıt bir önceki gibi sonuçlandı.
"Olsa dükkan senin, ama yok. Bana sorarsan arama da zaten, bulamazsın onu. Gel ben sana kırmızılardan bi' demet yapayım, gece gece de daha fazla yorulma sen." Arel bu cevaba iyice sinirlendi. Kırmızı istese zaten kırmızı derdi, o beyazlardan istiyordu. Zaten dikişleri patlamak üzereydi, kendini fazlaca yormuştu. O ağrının siniri vardı üzerinde, bir de aradığını bulamamış olmanın verdiği sinir de birleşince iyice öfkelenmişti.
"Ya hacı ben ne diyorum sen ne diyosun gözünü seveyim. Kırmızı istesem kırmızı derim, deli miyim ben saatlerdir semt semt gezeyim bunun için." bir kez daha istediğini alamadan çıktı çiçekçiden. Derin’in annesi beyaz gül seviyormuş ve Arel de ilk kez onların karşısına çıkacağı için Derin’in annesinin en sevdiği çiçek ile gitmek istiyordu. Arabasına binip açık çiçekçi aramaya devam etti, beş yüz metre kadar ilerde bir tane daha açık çiçekçi buldu. Hadi bakalım diye geçirdi içinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK LİSE
ChickLit"Bu araba... şu araç yani, senin mi?" diye sordu şaşkınlıkla. "Yani, eğer bu kadar çok beğendiysen gezdirebilirim seni." Adını bilmediğim kız küçük bir kahkaha atınca yanlış bir şey söylediğimi anlamıştım. Ama yanlışın hangi kelimede olduğunu bulama...