"Bu araba... şu araç yani, senin mi?" diye sordu şaşkınlıkla.
"Yani, eğer bu kadar çok beğendiysen gezdirebilirim seni." Adını bilmediğim kız küçük bir kahkaha atınca yanlış bir şey söylediğimi anlamıştım. Ama yanlışın hangi kelimede olduğunu bulama...
Hepinize merhabauzatmadan bölüme geçiyorum. Yorumlarınız ve parlattığınız yıldızlar ile varlığınızı belli ederseniz çok sevinirim. Bu bölüm biraz geçiş bölümü gibi oldubundan sonra yavaşyavaşaçılıyor ve şen şakrak aşk dolu sahnelere yavaştan veda ediyoruz.
Keyifli okumalar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bir kadının canı bir takım elbise fiyatı kadar bu ülkede"
Zeynep Öztürk
"Hepinize merhaba, bu videomun da en az bir öncekiler kadar keyifli olmasını ve enerjik bir giriş yapmayı çok isterdim. Maalesef son yaşanan olaylar sebebiyle hiçbirimizin böyle bir modda olmadığını biliyorum. Defalarca kamera karşısına geçtim ancak kelimeleri bir türlü yan yana getirip doğru düzgün bir cümle kuramadım. İnanın bu videoyu çekmek bile benim için çok zor oldu, fakat sessiz kalırsam kendimi asla affedemezdim."
saatlerdir kendimi toparlayıp çekmeye çalıştığım videoda nihayet konuşabilmiştim. Ne geçen hafta video çekerken ki heyecan vardı üzerimde ne de saatlerce hazırlanıp ekran karşısına çıkarken ki mutluluğum. Saçlarım dalgalıydı, üzerimde beyaz bir tişört üzerine geçirdiğim siyah hırka. Uykusuzluktan oluşan göz altı morluklarımı kapatmak için çok bir uğraş vermemiştim çünkü makyajla göz altımı kapatmaktan çok daha önemli konular vardı.
"Biliyorsunuz ki geçtiğimiz haftalarda iki genç kadın çok cani bir şekilde katledildi. Her zaman olduğu gibi üç gün içinde unutulmadı ancak her zaman olduğu gibi sessiz kalındı. Gerekli yerlerlerden çıkması gereken ses çıkmadı bu da bazı kadın düşmanlarına daha çok cesaret verdi. İkbal ve Ayşenur'dan sonra yirmi bir kadın daha öldürüldü. Bir çoğunuz haberdar dahi olmadınız bundan. O kadar çok kadın cinayeti oluyor ki rastgele herhangi bir yere çiçek bıraksak bir kadının mezarına denk geliriz."
Sesimin titremesine engel olmaya çalıştıkça daha çok titriyordu sesim. Derin nefesler alıp boğazımın üzerine yapışan yumrudan kurtulmaya çalışıyordum. O kadar zordu ki bunları dile dökmek... gerçekliği ayrı bu gerçekliği dile dökmek ayrı bir yüktü kalbimde.
"Ben de bu ülkenin vatandaşıyken neden ölüm riskim var? Daha doğrusu bir erkeğe göre neden daha yüksek bu risk? Ben de bu ülkede yaşıyorum ve bir birey olarak en az benim de bir erkek kadar dışarı çıkma özgürlüğüm var. Biz kadınların üzerine öyle bir yük yüklediniz ki katledildiğimiz zaman bile suçlu biz oluyoruz. Dışarı çıkarken gideceğimiz ortama uygun değil de olur da başımıza bir şey gelirse suç kıyafetimizde değil de bize bunu yapanda olur diye giyiniyoruz. Bunun yanı sıra erkek yanlısı olanlar var bir de. Arkadaşlar kadın kadının kurdu değil yurdu olmalı. Birbirlerine dağ olmalı, yaslandıkları dağı iten kişi değil. Bilirsiniz ki kraldan çok kralcı olma durumu vardır bazılarında, şu an bizim ülkemizde de güçlü olan erkek gibi göründüğü için erkekliği savunmak güçlü hissettiriyor bazılarına. Bunu hiçbir kadını aşağılamak ya da hemcinslerimi kötülemek için söylemiyorum yanlış anlaşılmasın lütfen, ben sadece bazı gerçeklere değinmek istiyorum."
