"Bu araba... şu araç yani, senin mi?" diye sordu şaşkınlıkla.
"Yani, eğer bu kadar çok beğendiysen gezdirebilirim seni." Adını bilmediğim kız küçük bir kahkaha atınca yanlış bir şey söylediğimi anlamıştım. Ama yanlışın hangi kelimede olduğunu bulama...
Selam herkese, yeni yılaözel size küçük bir özelbölüm ile geldim. Yeni bölümü soranlar oluyor sınır dolmadığı içinbölüm gelmiyor arkadaşlar. Bu bölümözelbölümolduğundansınır koymuyorum öncekibölümün sınırı dolunca yeni bölüm gelir.
Keyifli okumalar :)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Gülü susuz, seni aşksız bırakmam..."
💧
Derin bütün huysuzluğuyla ortalıkta dolanıp anne ve babasının sinirini bozup ilgi alanlarını değiştirmek için akla gelen hemen hemen tüm yaramazlıkları yapıyordu. Pek huysuz ve uyumsuz bir kız olduğu söylenemezdi, aksine çok sevecen ve uslu bir çocuktu ancak ilginin başka birinde olması kendisini bi' hayli huysuz olmaya itmişti.
Henüz dört yaşında olmasına rağmen haddinden fazla zeki, anlayışlı, güzel, arkadaşlarıyla uyum içinde bir çocuktu. Eh biraz da kıskanç. Günün öneminden dolayı evlerine gelen misafirler her ne kadar kendisiyle de ilgileniyor olsalar da asıl odak nokta Derin olmadığı için küçük kızın ufaktan bir kıskançlık yaşaması muhtemeldi.
Bugün, Saygın ailesinin küçük kızı Ela'nın ilk yaş günüydü. İsmini gözlerinden alan bu minik bebek bugün tam bir yaşına giriyordu. Ailenin, evinde verdiği partiye bütün eş dost katılmıştı. Derin'e kıyasla koyu tenli, esmer bir çocuktu ve henüz bebek olmasına rağmen saçları epey gür ve koyuydu. Derin'in tam zıttı olarak simsiyah saçları babasını andırıyordu. Derin annesi gibi sapsarı saçları ve deniz mavisi gözleri ve de mermer teniyle adeta annesinin kopyası gibiydi.
Küçük kız, daha sabah kalkar kalmaz bütün oyuncaklarını toplayıp odasında bir yere saklamış, bu da yetmemiş odasının önünde nöbet tutmuştu çocuklar gelip oyuncaklarından birini sakladığı yerden bulur da oynarlar diye. Her ne kadar laf anlatmaya çalışsalar da Derin oyuncaklarını paylaşmama konusunda kararlı olup misafirler gidene kadar kapıda nöbet tutacağını söyleyince babası el mecbur Derin'in odasını kilitlemiş ve sorunu kökten çözmüştü. Böylelikle kimse Derin'in oyuncaklarıyla oynayamayacaktı. Kapı kilitlendikten sonra Derin de odasının önünde nöbet tutmayı bırakıp kapının dibinde oturmaktan vazgeçmişti.
Partiye gelen arkadaşlarından birinin iki buçuk yaşındaki oğlu Ege'yi kucağına aldı, Yavuz bey. Hemen yanında oturan Derin ise bunu kaşları çatık bir şekilde seyretti. Bebek kendi dilinde bir şeyler söyleyip Yavuz Bey'e gülünce Yavuz Bey "oyy" dedi yumuşak bir sesle. Bebeğin tombul kollarını havaya kaldırıp "Bu ne, bu?" diye sordu gülerken.
