-Ryfon-
Acıdan gözlerini araladığında önünde duran erkek silüetini zar zor ayırt edebilmişti.
Kolları ve bacakları zincirlenmiş, zincir taş duvara sabitlenmişti. Zincir, insan iradesini kırma gücüne sahipti. Çünkü zincir yavaş yavaş insanın bütün büyü gücünü tüketmek için tasarlanmıştı. Her şeyin bir sınırı olduğu gibi bu dünyadaki insanların sahip olduğu büyü gücünün de bir sınırı vardı ve insanın bütün büyü gücünü kullanması onun ölümüne yol açabilirdi.
Neyse ki insan değilim... Diye iç geçirdi Ryfon.Evet, insan olsaydı 1 haftayı bırak 3 gün bile dayanamazdı. Peri-elfler, insanlardan daha güçlü olabilirdi belki ama Ryfon da ortalama bir peri-elfi değildi. Ryfon'un gücü inanılmazdı. Ama tabi ki onun da sınırları vardı. Hiçbir şey sonsuz değildi.
Bu sefer göğüs kısmına bıçakla bir çizik daha atıldığında artık dayanamayacağını hissetti. Günlerdir işkence etmelerine rağmen ağzından bir kelime dahi çıkmamıştı. Ama daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu. Gücünün son demlerindeydi.
Adam yanına iyice yaklaşıp dizlerinin üstünde duran Ryfon'la aynı hizada olabilmek için eğildi ve kulağına doğru fısıldadı.
'Kraliyet soyundan geliyor olabilirsin ama senin de bir sınırın var. Umarım bunun farkındasındır.' Sesi robot gibi çıkması Ryfon'u hiçbir şekilde etkilememişti.Başı eğikti, terden ıslanmış saç tutamlarının arasından adamın yüzünü net göremiyordu. Yavaşça başını kaldırdı ve adamın yüzüyle aynı hizaya geldi. Yüzüne yediği yumruklardan ağzı kan dolmuştu. Başını sağa doğru çevirip ağzındaki bütün kanı tükürdü ve meydan okurcasına önünde duran adama baktı.
'Neyse ki sen, o sınırı göremeyeceksin.'
1 hafta boyunca ağzından 1 kelime çıkmayan peri-elfi konuşturduğu için kendisiyle gurur duymuştu çaylak. O kadar mutlu olmuştu ki, kendisine söylenen lafı bile görmezden geldi.
1 hafta boyunca işkence ediliyordu ama ne için, ne amaçla edildiğini bilmiyordu. Tek bildiği şey insanların bir kitap aramasıydı. Ama ne kitabı olduğunu ve özellikle kendisiyle olan ilişkisini hiç bilmiyordu. Ama eğer insanlar bir kitaba bu kadar kafayı takmışlarsa, bir kitap için peri-elfini yakalamayı göze almışlarsa gerçekten önemli bir şey olmalıydı. Ryfon, hayatı boyunca düşünceleri okuyabilme gücünden nefret etmişti ve ilk defa bu güce ihtiyacı olup kullanamadığı için üzüldüğünü hissedince düştüğü ikileme tepki olarak güldü.
'Neye güldüğünü sanıyorsun pis elf?'
Pis elf... hah.
Peri-elfler bu dünyadaki en kutsal canlılardandı. İnsanlar gibi bozulmuş bir ırk değillerdi ama yine de kendilerini en üstün ırk olarak görmekte üstlerine yoktu. Gülünç bir durumdu. Şu an Ryfon değil de başka bir peri-elf olsaydı, bu çaylağa söylemediği söz kalmayacaktı ama Ryfon diğerlerinden farklıydı. Ryfon bildiği gerçek ile ilgili tartışacak biri değildi. Boş konuşmayı, boşuna kafa yormayı hiç sevmezdi.
'Zincirlerimi çıkardıktan sonra konuşmak istemez misin?' Meydan okurcasına önünde duran çaylağa bakıyordu.
'Gücün kalmadı. Neyine güveniyorsun?' Sırıtır gibi dişlerini gösterdi.
Çaylak haklıydı. Ryfon'un zincirleri çıktığı an yere yığılacak bir haldeydi. Şuan Ryfon'un sabit ve dik durmasına sebep olan zincirleri olmasaydı dizlerinin üstünde bile duramazdı. Ama insanların zayıflığından haberdardı Ryfon. İnsanlar çok kolay gaza gelebilen, kendini ezdirmeyi hiç mi hiç sevmeyen bir ırktı. Bu özellik de insanların davranışlarını çok kolay bir şekilde kontrol edilebilmesine neden oluyordu. Gerçi sadece insanlarda olan bir özellik değildi, kendi ırkında da denk gelmişti bu duruma. Sadece insanlar çok daha kolay yakalanıyorlardı bu ağa.
'En güçsüz halimde bile senden güçlüyüm biliyorsun değil mi çaylak?' Çaylak kelimesini öyle bir vurgulayarak söyledi ki çaylağın sinirden domates gibi kızarmasına neden olmuştu. İşte insanlar siz bu kadarsınız. Bu yüzden hep kaybediyorsunuz.
Daha Ryfon ne olduğunu anlamadan onu tutan zincirler boşaldı ve yüzüstü yere yığıldı. Başını kaldırmasına fırsat bulamadan karnına yediği tekmeyle kıvrıldı. Şu an karşılık verecek gücü yoktu. Karşılık verecek gücü bulmayı bırak ayağa kalkacak gücü bile yoktu. En az 2 dakikaya ihtiyacı vardı vücudunun büyü gücü toplamaya başlaması için. O zamana kadar dayanması gerekiyordu Ryfon'un.
'Ne oldu lan?! Artist gibi konuşmayı biliyordun hadi şimdi cevap versene!' Dedikten sonra bir tekme daha savurdu.
Peri-elfler gücünü topraktan alan canlılardı. Ve şu an topraktan çok uzak bir yerdeydi. Ryfon, avuç içlerini soğuk zemine bastırıp büyü akışının olup olmadığını anlamaya çalıştı. Vardı. Ama neredeyse yok denecek kadar azdı.
Hiç yoktan iyidir.Biraz daha dayanması gerekiyordu.
Soğuk zeminden vücuduna doğru ilerleyen büyü gücünü hissediyordu. Saniyelerle birlikte güçleniyor, kendine geliyordu.
Tam karnına doğru tekme yiyeceği sırada çevik bir hareketle eliyle gelen tekmeyi durdurdu. Çaylak daha ne olduğunu anlamadan Ryfon, ışık hızıyla arkasına geçip bütün gücünü tek yumruğa odakladı. Sırtına attığı yumruk çaylağın duvara kadar uçup duvara çarpmasına neden oldu.Ryfon bütün gücünü kullandığı için ayakta durmakta zorlanıyordu o yüzden tek dizinin üstüne çöktü. Ayağa kalkacak, yürüyecek gücü yoktu.
Saniyeler ile birlikte daha da güçsüzleşiyordu. Gözleri kararmaya başladığı sırada burada öleceğini biliyordu. Bunu en başında anlamış, kabullenmişti ama savaşmadan pes etmeyecekti. Asla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Dünya
FantasyBir zamanlar, ejderhalar ve insanlar dünyaya hüküm sürerken anlaşmazlıklar sonucunda, aralarında savaş çıkmış ve bunun üzerine insanlar, ejderhaları öldürebilmek için Ejderha Avcıları adında bir birlik kurmuştur. Leila, en yakın arkadaşı bir ejderha...