Wonwoo revirde ölü gibi yatarken Jaehyun ve Changkyun beraber onu dışarıdan bekliyorlardı. Jaehyun Changkyun'un dudaklarını kemirirken gözyaşlarını sildiğini farketti. Hızlıca onun yanına adımladı ve ne yapması gerektiğini bilmemesine rağmen onun kollarını sıvazladı. Ancak Changkyun'un Jaehyun'dan gelen desteğe ihtiyacı yoktu.
Changkyun Jaehyun'u itti. "Kafan yerinde mi? Sürekli alkol aldığını biliyordum ama gündüzleri de içtiğini bilmiyordum."
"Sarhoş değilim. Sadece seni iyi hissettirmek istiyorum. Bak ben üzgünüm, tamam mı?"
Changkyun öfkeyle ona baktı. "Üzgünmüş. Ciddiyim tek istediğimiz şey bizden uzak durmanız onun dışında sizden gelecek olan her şeye kapalıyız."
"Üzgün olduğumu söylüyorum. Niye beni kabul etmiyorsun?"
Changkyun, omuzlarını düşüren Jaehyun'a baktı. Gözlerinde hayret içeren bir ifade vardı. Jaehyun böyle bir ifade takınıp çocuk gibi davranabilir miydi?
"Kaç yaşındasın sen? 5 mi?"
Jaehyun gerçekten de üzgündü ama Changkyun onu affetmekle ya da onun üzgün olmasıyla ilgilenmiyordu.
Changkyun göz devirdi. "Gerçekten gitmeyecek misin?"
"Gözlüklü arkadaşın uyandığı zaman gideceğim."
"Wonwoo," diye düzeltti sinirli bir şekilde.
"Adı her neyse," dedi Jaehyun omuz silkerken. "Harry Potter'a benzemiyor mu?"
"Harry Potter'ın hangi filmini izledin ki Harry Potter hakkında konuşabiliyorsun?"
"Hey, izledim," dedi itiraz dolu bir sesle. Biraz düşündü. "Belki sadece ilkini."
Changkyun elinde bir asa varmış gibi havada döndürdü. "Avada Kedavra."
Jaehyun elini kalbine götürdü. "Hey, bana ne yaptın? Ne yaptıysan işe yaradığını sanmıyorum."
Changkyun göz devirme dürtüsüyle başa çıktı. "İşe yaraması için her şeyimi verirdim."
Jaehyun elini uzatıp Changkyun'un elini yakaladı. "Ne büyüsüydü? Söyle bana."
Changkyun onu itti ancak Jaehyun pes etmedi.
"Changkyun çok merak ettim. Hangi büyüydü?"
"Jaehyun gerçekten aptal mısın yoksa öyleymiş gibi mi davranıyorsun?"
Jaehyun Changkyun'a yaklaştı ve eğildi. "Yoksa aşk büyüsü müydü? Sana aşık olmamı isterdin değil mi?"
Changkyun onu göğsünden itti. "Kendine aşıksın. Bu korkunç. Hayat senden ibaret değil."
"Eğer fırsatın olsaydı ve böyle bir şeye erişebilseydin benimle çıkmak isterdin değil mi?"
Changkyun Jaehyun'un kibriyle kusacakmış gibi bir surat ifadesi takındı
"Gey olduğumu söyledim. Kör değilim. Senin gibi biriyle asla çıkmam. Tipim olmaktan çok uzaksın."Jaehyun Changkyun'a baktı ve yüz ifadesi bir anda farklı bir hale büründü. Ne demek tipim değilsin demişti? Jaehyun gerçektende Changkyun'un onunla flört etmek isteyeceği kadar yakışıklı değil miydi?
"Çok mu çirkinim senin için," diye sordu neredeyse sesi titreyen Jaehyun. Görünüşüne çok önem verirdi ve bir geyin onunla flört etme düşüncesine bile tahammül edemiyor olması onun gururunu incitmişti.
Changkyun kafasını salladı. "Üzgünüm ama evet. Önemli olanın iç güzellik olduğunu söylerdim ancak Tanrı onu da senden mahrum bırakmış üzgünüm Jaehyun hayata 2:0 geriden başlamak zorundasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lean On Me/ Meanie ✓
Fanfiction{TAMAMLANDI} Wonwoo'nun güzel yüzüne bakarken gözlerinin içi titredi. "Güzeldin tamam mı, aklımı başımdan aldın. Çok güzeldin ve sadece seni düşündüm. Her seferinde seni düşünmekten nefret ettim. Senden nefret ettim. Her seferinde kendimi kandırmaya...