23

699 47 92
                                        

(Bölüm atmayacaktım çünkü etik bir davranış değil ancak sevgililer gününe özel bir bölümü hak ettiklerini düşünüyorum.)

Jeonghan Wonwoo'nun alnına bir öpücük kondurdu ve oğlunun saçlarını okşadı. Mingyu'nun evinden çıkan Wonwoo doğruca babalarının yanına gitmişti. Wonwoo onların yanında yürürken ne kadar zorlandığını gizlemeye çalışırken gerçekten de zorlanmıştı.

"Daha fazla yanımıza gel," dedi dudaklarını büzen babası. "Seni özlüyoruz."

"Üzgünüm," diye mırıldandı tilki gözlü oğlan. Daha fazla konuşmak istemiyordu. Konuşmak için fazla tembeldi ve babasının kucağında gerçekten de rahattı.

"Üzgün olma bebeğim, sadece erkek arkadaşınla vakit geçirmek yerine bize vakit ayrılabilirsin."

Wonwoo'nun gözleri kocaman açıldı. Far görmüş tavşan gibi babasına baktı. Jeonghan kıkırdadı. "Anlamayacağımı mı sanmıştın?"

Wonwoo gözlerini kapattı ve iç çekti. Ardından babasının tepkisine bakmak için gözlerini araladı. Babasının Mingyu'dan haberi var mıydı? Sanmıyordu. Yoksa bu kadar sakin kalmazdı.

"Ve o pislik her kimse bütün boynuna iz bırakmayı kessin. Yoksa onun boynuna unutamayacağı bir iz bırakırım."

"Baba-"

Jeonghan en sakin ses tonuyla konuştu. "Gelecek hafta onu da getir Wonwoo. Onunla tanışmak istiyorum."

Wonwoo'nun boğazı kurudu. Adem elması aşağı yukarı hareket etti. "A-ama baba-"

Jeonghan kafasını iki yana salladı. "Mazeret kabul etmiyorum genç adam. Yoksa onu benim bulmamı mı istersin? İnan bana her şeyi yapabilirim."

Wonwoo biliyordu. Gergince nefes almaya çalıştı. Jeonghan'ın kafasına koyduğu şeyi yapmada en ufak bir şüphe duymayacağından emindi. Jeonghan eğer bir şeye kafayı takarsa iş bitmiştir. Onu sonuna kadar deşerdi. Wonwoo bunu çok iyi bir şekilde öğrenmişti.

"Haftaya onu getirecek misin benim tatlı Wonnie'm?"diye sordu Jeonghan küçük bir çocuk gibi.

Wonwoo kafasını salladı. "Evet, getireceğim."

"Adı ne?"

Wonwoo binlerce isim düşünürken ağzından bir isim çıktı ve bunu söylediğine anında pişman oldu.

"Rowoon."

Kahretsin, diye düşündü. Oğlanın ismini o kadar hızlı söylemişti ki ağzından geri alamamıştı. O kadar isim varken, o kadar insan varken neden Rowoon dökülmüştü ki dudaklarının arasından? Lanet olsun. Wonwoo ağlamak istiyordu. Gerçekten de sonunu düşünmeden dudaklarından dökülmüştü. İstemeden söylemişti ve geri alamazdı.

Gözlerinin içi parıldayan Jeonghan ellerini çırptı. "Harika. Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Cheol buraya geldiğinde ona söyleyeceğim."

Wonwoo kendini kötü hissetti, babasını kandırmaktan nefret ediyordu. Onun bu kadar hevesli olması Wonwoo'yu iyice incitti. Babası şimdiden umutluydu ve erkek arkadaşı ile tanışmak konusunda sabırsızdı. Wonwoo yastıkla kendini boğmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyordu.

~~~~~

Ailecek masada oturan üçlü normal bir şekilde sohbet ediyorlardı. "Junmyeon en yakın zamanda bizi evine davet etti. Gelecek pazar gidebiliriz."

Jeonghan eşine hemen karşı çıktı. "Gelecek hafta olmaz, belki sonraki hafta."

"Neden?"diye sordu Seungcheol.

Lean On Me/ Meanie ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin