Wonwoo her ne kadar istemese de Mingyu onu eve kadar bırakmıştı. Mingyu'nun evini öğrenmesini, kafasına estiği zaman gelmesinden korkuyordu. Wonwoo arabayı durdurdu.
"Burada dur."
Mingyu ona yan bir bakış attı. "Hangi blok?"
Wonwoo cevap verip vermemek konusunda kararsız kalmıştı ancak dudaklarından çıkanlara engel olamadı.
"A blok."
Mingyu kafasını salladı. "Seni götüreceğim."
"Gerek yok."
Mingyu iç geçirdi. "Pekala ama gitmeden önce bana bir öpücük ver."
Reddetmeye cesareti olmayan Wonwoo kafasını hafifçe salladı ve kemerini çıkarıp Mingyu'ya yumuşak bir öpücük vermeye niyetlendi ancak anında işin içine dilini dahil eden Mingyu'yla öpücük derinleşti. Wonwoo ayrılmak için hamle yapacakken Mingyu Wonwoo'nun ağzına daha fazla erişim sağlamak için kafasını arkadan bastırdı ve Wonwoo Mingyu'nun ağzına doğru iniltilerini serbest bıraktı.
Geri çekilmek istemeyen ikili soluk almak için ayrıldıklarında Mingyu Wonwoo'nun ne kadar harap göründüğünü farkedince sırıttı.
"Tanrı'm yalnızca öpüştüğümüz için böyle mahvolmuş görünmene inanamıyorum. Tanrı'm Won cidden harikasın."
Wonwoo'nun dudaklarına bulaşan tükürüğünü baş parmağı ile sildi ve parmağı dudaklarına götürdü ve yaladı. Wonwoo onun bu hareketi ile kızarırken Mingyu oğlanı inceledi.
"Öpüştüğümüz 100 metre öteden belli oluyor."
"Gitmeliyim," dedi Wonwoo Mingyu'nun onu daha fazla utanç verici şeyler söylediğini duymak istemezken.
"İçeri gir bebeğim. Girince bana mesaj at. Anlaştık mı?"
Wonwoo kafasını salladı. "Evet, hyung."
Mingyu sevecen bir şekilde Wonwoo'nun yanağını sıktı. "Sevgilim çok akıllı, söz dinliyor. Yarın gece gel."
Wonwoo Mingyu'nun ona bir çocuk gibi davranması ve onunla öyle konuşmasından gerçekten de rahatsız oluyordu.
"Rowoon'un seni aramasına ve mesaj atmasına izin verme. Hatta engelle."
Wonwoo kafasını iki yana salladı. "Bunu yapamam."
Mingyu ona hayretle baktı. "Neden yapamazsın?"
"Rowoon her zaman bana iyi davranır, ona böyle bir şey yapmak istemiyorum."
Wonwoo Mingyu'nun gözlerine dikkatlice baktığında esmer adamın gözlerinin önünden bir ışık geçtiğine emindi ancak gözlerini kırpıştırdığında bu yok oldu. Gözlerinin önüne bir duvar ördü ve duygularını sakladı. Mingyu bunda iyiydi.
Omuz silkti. "Sorun değil, aklın başına geldiğinde bunu yapacağını biliyorum. Sonuçta Rowoon..." Ancak devamını getirmedi.
Wonwoo'nun içine kuşku tohumunu atmıştı. Wonwoo'nun kaslarının milimetrik bir şekilde çatıldığını ardından da ona anlamsız bir surat ifadesiyle baktığında esmer olan gülmemek için yanağınının içini ısırdı.
"Rowoon ne?"diye sordu tilki gözlü çocuk anlamsızca kırışan bakışları ile.
"Elbet, eninde sonunda öğrenirsin zaten. Her neyse..." Wonwoo'nun yanağını okşadı. "İn bebeğim, gitmem gerek."
Wonwoo kafasını sallarken kafasındaki düşüncelerle boğuşuyordu. Rowoon kötü biri miydi? Mingyu öyle derken ne kastetmişti? Wonwoo çantasını alıp arabadan indi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lean On Me/ Meanie ✓
Фанфик{TAMAMLANDI} Wonwoo'nun güzel yüzüne bakarken gözlerinin içi titredi. "Güzeldin tamam mı, aklımı başımdan aldın. Çok güzeldin ve sadece seni düşündüm. Her seferinde seni düşünmekten nefret ettim. Senden nefret ettim. Her seferinde kendimi kandırmaya...