Mingyu uyuyan Wonwoo'nun alnına bir öpücük kondurdu ve sevgilisinin açıkta kalan omzunu örttü. Wonwoo çok yorgun olmalıydı. Mingyu dün gece çocuğu pek çok kez becermişti. Uyuduklarında saat sabaha doğru 4'e geliyordu. Mingyu yıkanmaya hali olmayan uyuyan Wonwoo'yu yıkayıp öyle yaptırmıştı.
Kendisini tüy gibi hafif hissetti. Bütün siniri ve stresi üzerinden geçip gitmişti. Parmaklarını oğlanın saçlarına daldırdı. Wonwoo büyük ihtimalle okula gidemeyecekti. Mingyu onu yürüyemez hale getirdiği düşüncesi ile hem üzüldü hem de kalbi tatmin duygusu ile doldu. Wonwoo'ya böyle dokunabilecek tek kişi Mingyu'ydu. Rowoon kimdi ki bunu onun elinden almaya çalışacaktı?
Eğilip Wonwoo'nun dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. Wonwoo'nun bedenindeki izlere dokundu. Herkes Wonwoo'nun bir sahibi olduğunu bilecekti. Wonwoo onundu; kimse onun olanı Mingyu'dan alamazdı.
Saat öğleden sonra 12'ye geliyordu ancak Mingyu yataktan çıkmak istemiyordu, yanındaki nurani varlıkla yatakta saatlerce uyumak istiyordu. Wonwoo'nun kirpiklerinin gözlerinin altına yaptığı gölgeyi, burnunun kıvrımını, kedi dudaklarını, kapalıyken bile onu bir kedi yavrusu gibi gösteren gözlerini -Mingyu'ya göre tilki gözlerle alakası yoktu, Wonwoo'nun gözleri bir kedi yavrusunun gözleri gibiydi- pembe dudaklarını, açıkta kalan boynunu, biraz aşağısındaki çıkık köprücük kemiklerini saatlerce izlemek istiyordu. Burnunu Wonwoo'nun boynuna gömüp onun kendine has tatlı kokusunu içine çekereken kollarını ince bele sarmak istiyordu.
Ancak bunları yapabilmek için fırsatı varken vazgeçti. Oğlan uyanacaktı, onun için yiyecek bir şeyler hazırlaması gerekiyordu. Dün gece yeterince güçten düşmüştü. Gücünü toparlaması gerekiyordu.
Wonwoo'nun dudaklarına gözleri takıldı tekrardan. Rowoon da öpmüştü o güzel dudaklardan. Nasıl öpmüştü acaba, diye düşündü. Kibar mıydı yoksa dudaklarına sahiplenici bir öpücük mü kondurmuştu? Peki Wonwoo onu nasıl öpmüştü? Mingyu'yla olduğu gibi mi yoksa daha da mı hevesli? Peki Rowoon o dudakların tadını aldıktan sonra nasıl hissetmişti? Çoktan bağımlı olmuş muydu o güzel dudaklara? Mingyu acı acı güldü. Tabii ki de bağımlı olmuştu. Kim olmazdı ki? Bu düşünce ile tekrar kalbi öfkeyle çarptı. Wonwoo'ya dün gece davrandığı şeklin bir cezadan çok uzak olduğunu hissetti. Yapamamıştı. Kalbi öfkeyle dolup taşmasına, Wonwoo'nun canını yakmak istemesine rağmen yapamadı. Wonwoo'nun gözlerini gördü ve canını yakmaktan vazgeçmişti.
Ancak sabah sabah canı düşünceleri yüzünden iyice sıkılmıştı. Öfkeyle iç geçirdi ve Wonwoo'nun beyaz boynuna dişlerini batırıp orada bir işaret olana kadar emdi. Wonwoo huzursuzca harekey etti ancak uyanmadı. Mingyu dilini Wonwoo'nun boynunda oluşan işarette gezdirip geri çekildi.
Sırıtıp yataktan çıkarken Wonwoo'ya son bir kez bakıp oğlanın yeniden üzerini sıkıca örttü. Okula gitmekten vazgeçmişti. Gerçekten de gitmek için fazla tembeldi ve bütün gününü Wonwoo ile geçirmek kulağa daha güzel geliyordu.
~~~~~~
Wonwoo saçını okşayan kişi yumuşak bir şekilde adını seslendiğinde gözlerini hafifçe araladı.
"Wonwoo?"
Doğrulamak için hareket eden Wonwoo beline bıçak gibi saplanan acıyla suratını buruşturdu ve derin bir homurtu çıktı dudaklarından.
"Günaydın," dedi Wonwoo hala kendine gelemezken. Bütün vücuduna iğneler batıyor gibi hissediyordu.
"Günaydın bebeğim," dedi Mingyu elindeki tepsiyi yatağın kenarına bırakırken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lean On Me/ Meanie ✓
Fanfiction{TAMAMLANDI} Wonwoo'nun güzel yüzüne bakarken gözlerinin içi titredi. "Güzeldin tamam mı, aklımı başımdan aldın. Çok güzeldin ve sadece seni düşündüm. Her seferinde seni düşünmekten nefret ettim. Senden nefret ettim. Her seferinde kendimi kandırmaya...