Wonwoo uyandığında saat 6'ya geliyordu. Güneş yeni yeni doğmuş olmalıydı.
Wonwoo üstünün değiştirilip temizlendiğini farketti ve Mingyu'nun bu hareketi onu mutlu etti.
Mingyu ondan önceki gece sabah o uyanmadan önce gitmemesi için istemişti ancak Wonwoo gün doğarken hemen oradan ayrıldı.
Wonwoo'nun ayrılmasının ardından iki saat geçtikten sonra Mingyu huzursuz bir şekilde uyandı ve yan tarafındaki eksiklik yüzünden yüzü asıldı. Yüzünü ovuşturdu ve üzerindeki yorgan çıplak göğsünden kaydı.
"Tanrı'm bu çocuk neden böyle?!" diye iç geçirdi.
Mingyu Wonwoo'yu merak eden tarafından nefret ediyordu. Birkaç gün önce bölümün en güzel kızıyla sevişirken bile tilki gözlü çocuk hep aklının bir köşesindeydi. Kızı becerdiği süre boyunca yalnızca Wonwoo'yu düşündü. Hatta sertleşmesi gecikince onu aradı.
Sadece sesini duymak bile onu heyecanlandırıyordu. Wonwoo'nun sesi yüzünden orgazma ulaşması onun kendisinden nefret etmesine neden oluyordu. Kendisine mastürbasyon yaparken, başka biriyle birlikte olurken, duştayken, her an, gözünü her kapandığında sevimli çocuk oradaydı.
Hatta Wonwoo'yu aynaya bakarak becermesinin nedeni de buydu: Wonwoo'nun ifadelerini görmek. Onun böyle müstehcen surat ifadelerine büründüğünü bilmiyordu. Buna ilk kez dün gece şahit olmuştu ve şimdiden zihninde en özel yeri almıştı ve buna çoktan bağımlı olmuştu.
Mingyu Wonwoo'nun yokluğu yüzünden kendi kendine homurdanırken yataktan kalktı. Wonwoo'nun önceki geceden giydiği pantalonu yıkamak için yerden kaldırdı ve o sırada yere düşen kağıt parçasını farkedince kaşları çatıldı.
Eğildi ve katlanmış kağıdı aldı. Kağıdı açtığında içini bir huzursuzluk ve merak duygusu kapladı. Kağıtta yazılanlar hiç de hoşuna gitmiş gibi görünmüyordu.
'Bugün güneş gibi parlıyordun ve sıcak gülümsemen gerçekten de içimi ısıttı. Mutlu olman gerçekten de güzel. Adını hala öğrenmedim ama sana şimdiden küçük bir lakap taktım bile. 'Tilki Çocuk' bu sana gerçekten de uyuyor gibi görünüyor. Gelecek sefer bana ismini söyleneni umuyorum.
Not: Kütüphanede pencerenin önünde oturma. Pencere kapanmıyor ve havalar soğuk.
Notun notu: Çikolata yerken bile sevimli görünüyorsun. Bir sonraki sefere sana o çikolatalardan bir sürü alacağım.
KRW'
KRW? KRW de kimdi? Ve bu yazı neden bu kadar sinir bozucuydu? Yazının kendisi mi sinir bozucuydu yoksa içinde yazanlar mı Mingyu emin değildi. Mingyu'nun kaşları iyice çatıldı bu ne demek oluyordu? Biri Wonwoo'nun peşinde miydi? Wonwoo'nun kütüphanede oturduğu yere kadar bilen, onu önemseyen bu kişi de kimdi böyle? Tilki çocuk mu? Tanrı'm lütfen daha özgün bir şey olamaz mıydı, diye düşündü Mingyu burnundan solurken.
Mingyu kafasını iki yana salladı. Wonwoo'nun ondan hoşlandığını biliyordu. Wonwoo onu gerçekten de seviyordu ve bu notun sahibini umursamayacaktı. Sonuçta Wonwoo çocuğa adını söyleyecek kadar bile önemsememişti. Notu buruşturdu. Mingyu boşuna endişeleniyordu. Böyle düşündü. Çünkü Wonwoo'nun kalbine tamamen sahipti. Mingyu'nun içini bir huzursuzluk dalgası kapladı. Gerçekten de öyle miydi? Sinirle inleyerek yatağa bir tekme attı.
•••••
Mingyu'nun yaptığını bilmediği izleri farkeden Changkyun Wonwoo'nun kazağını hafifçe indirdi.
"Bunlar ne?"diye sordu iç geçirirken. "Tanrım bir vampirle mi sevgilisin? Bunlar da ne?"
Wonwoo telaşla arkadaşına baktı ve eli refleksle boynunu kapattı. Utançtan kıpkırmızı olurken elleri buz kesmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lean On Me/ Meanie ✓
Fanfiction{TAMAMLANDI} Wonwoo'nun güzel yüzüne bakarken gözlerinin içi titredi. "Güzeldin tamam mı, aklımı başımdan aldın. Çok güzeldin ve sadece seni düşündüm. Her seferinde seni düşünmekten nefret ettim. Senden nefret ettim. Her seferinde kendimi kandırmaya...