Mingyu uzun bir süreden sonra Wonwoo'yu farketti. Ancak Wonwoo onu farketmiş gibi görünmüyordu. Mingyu ayağa kalktı ve adımlarını sıkılaştırıp onun peşine takıldı.
Wonwoo gayet iyi görünüyordu. Beklediğinden bile iyi. Mingyu o gün Wonwoo'ya gerçekten de sert davranmamıştı ve Wonwoo'nun neden böyle büyük bir tepki verip kriz geçirdiğine asla anlam verememişti. Wonwoo onun o kadar aramasına, mesajına ve hatta sesli mesajına bile dönmemişti.
Wonwoo erkekler tuvaletine girdiğinde dün dinlemediği ses kaydını dinlemek için telefonu kulağına götürdü. Wonwoo derin bir nefes aldı. Mesajların hepsini görmezden geldi. Çünkü daha sabah telefonunu açabilmişti. Wonwoo derin sesi duyunca kalbinin gümlediğini hissetti.
"Wonwoo," diyen Mingyu sonra titrek bir nefes aldı. "Wonwoo dün gece olanlar hakkında neden böyle oldun bilmiyorum. Senin için endişelendim. Sonra... Sonra sen yine bir mesaj bırakmadan o halde ayrıldın. Lütfen bir daha böyle yapma. Bak ben bazen kontrolü kaybedebiliyor, sana kötü davranıyor olabilirim ama ben sana böyle davranmak istemedim. Gerçekten dün bütün gece başında beklerken bir anda yanımda göremeyince endişelendim. Won... Mesajı aldıktan sonra lütfen beni ara."
Sesi hırıltılı ve ağlamaklı çıkmıştı. Wonwoo telefonu kulağından çektiğinde karşısındaki kişiyi görmeyi beklemiyordu.
"Hey," dedi Mingyu cılız bir sesle.
Wonwoo telefonunu cebine koyarken soluklandı ve bakışlarını Mingyu'dan kaçırdı.
Wonwoo yalnızca sorun yokmuş gibi bakmaya çalıştı ve kafasını salladı.
"Birkaç gün önce olanlar..."
Wonwoo kafasını kaldırdı ve onun yüzüne baktı. Mingyu'nun yüzünde adını koyamadığı bir ifade vardı.
"O gün olanlar," diyerek onun sözünü kesti Wonwoo. "Kendimi iyi hissetmiyordum o yüzden oldu. Kendini benim yüzümden kötü hissetmene gerek yok."
Mingyu'nun yüzü gevşedi. Yüzündeki anlamsızlık ifadesi gevşedi.
"Peki aramalarımı neden görmezden geldin? Attığım mesajları gördün. Gördüğünü biliyorum."
Wonwoo iç geçirdi. "Yalnızca seks arkadaşlarıyız. Birbimizi bu kadar önemsemeye gerek yok."
Wonwoo'nun söylediği şeyle Mingyu irkildi. Sanki rolleri değişmiş gibilerdi. Wonwoo onu önemsemiyor, Mingyu'ysa Wonwoo'ya neler olduğuyla ilgili her şeyi öğrenmek istiyordu.
Wonwoo iç geçirdi ve ellerini yıkadı. Gerginliğinin suyla beraber aktığını hissederken aynadan bakmasa bile Mingyu'nun arkasından sırtını delen bakışlarını hissedebiliyordu.
Wonwoo ellerini yıkarken peçeteye uzanmak için hamle yaptı ancak ondan daha iri olan eller onunkilerle buluştu ve Wonwoo'nun elini tuttu ve onu kendine çevirdi.
"Neler olduğunu söylemeyecek misin?"
Wonwoo kafasını iki yana salladı. "Hayır."
Mingyu'nun birdenbire neden bu kadar ilgili olduğuna anlam verememişti. Mingyu yine neyin peşindeydi. Seks arkadaşlığının biteceğinden mi bu kadar endişeliydi?
"Ahh," dedi Wonwoo kafasını sallayarak. "Sanırım anladım."
Mingyu'nun kaşları çatıldı. "Neden bahsediyorsun?"
Wonwoo elini onunkinden kurtardı. Mingyu afalladı.
"Demek istediğim seks dert ettiğin şeyse merak etme diyorum. Hafta sonu yeniden bunun için bir araya gelebiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lean On Me/ Meanie ✓
Fanfiction{TAMAMLANDI} Wonwoo'nun güzel yüzüne bakarken gözlerinin içi titredi. "Güzeldin tamam mı, aklımı başımdan aldın. Çok güzeldin ve sadece seni düşündüm. Her seferinde seni düşünmekten nefret ettim. Senden nefret ettim. Her seferinde kendimi kandırmaya...