- Siz gerçekten kocaman iki aptalsınız. Ben o gün parka gidip de sizinle tanışan küçüklüğüme tüküreyim, gerçekten!
- Biraz abartıyorsun sanki Sakura?
- Abartmıyorum ki Hinata? Keşke abartsam ama abartmıyorum işte! Bunların o kadar saçma kavgalarını gördüm ki ben! Bir keresinde var ya 7 yaşındayız-
Küçüklük rezilliklerimizi anlatırsan seni öldürürüm Sakura, dedim sakin bir şekilde.
Yapmacık bir şaşırmışlıkla bana döndü.
- Oo Beyimiz konuşabiliyormuş! Bak sen şu işe!
- Başım ağrıyor Sakura.
- Bu söz için yanlış yer, yanlış zaman, yanlış kişi Sasuke. Tebrikler üç yanlış ile uğurluyoruz seni!
- Esprilerini de al uzaklaş Sakura, kaç gündür beni azarlamaktan bıkmadın mı cidden?
Naruto ile kavga edeli bir hafta olmuştu.
Bu 1 hafta boyunca değil konuşmak, onunla göz göze bile gelmemiştim. Turnuvaya hazırlanıp derslere de girmediği için okulun içinde denk gelmiştim birkaç kez sadece, onda da yandan geçip gitmiştik. Onunla bu hale gelmek üzücüydü.
Bu olay aramızda bile kalamamıştı. Çatıda olan öğrenciler, dedikodu yuvası okulun sadık neferleri olarak hakkıyla görevlerini yerine getirmiş ve olanları tüm herkese anlatmıştı. Kantine giderken bile birilerinin gözleri sürekli üzerimdeydi ve bu sinirimi bozmaya yetiyordu. Okulda "cam şişe parçalayan çocuk" olarak saçma bir üne sahip olmuştum. Telefonuma, kullanmadığım sosyal medya hesabıma tanımadığım kişilerden gelen mesajlar oldukça fazlaydı.
Olanların herkese duyulması bana hiç istemediğim bu popülerliği kazandırdığı gibi arkadaşlıklarımda da kutuplaştırma oluşturmuştu. Nara dörtlüsü gibi Naruto sayesinde yakın olduğum çoğu kişi ile iletişimimiz kesilmiş gibiydi. Zaten fazla konuşmadığımız için bu çok da umrumda olmamıştı.
Sakura ise kavgayı öğrendiğinde taraf tutmak yerine "ikiniz de salağın tekisiniz" diyerek ikimizi de paylamaya başlamıştı. Azar mesaisi derslerde bendeydi, okul bitişinde ise Naruto'ya geçiyordu.
Hinata da onun gibiydi. Naruto ile konuşmadığını düşünsem bile birkaç kez Sakura'dan onun antrenmanları izlemeye gittiğini duymuştum. Naruto onun sevdiği çocuktu sonuçta, beni ona tercih etmesi saçma olurdu.
Kafamı sıraya iyice gömdüm. Sakura ve Hinata yanıma sıra çekmiş beni çevrelemişlerdi.
Sakura beni hafifçe dürttü.
- Pişt Sasuke, biz Hinata ile kantine gideceğiz hadi sen de gel.
- Hayır.
Bu bir haftada insanların bana bakıp durmasından nefret etmiştim. Fısır fısır konuştukları o "şişe"yi kafalarında kırmamak için kendimi zor tutuyordum.
- Hadi Sasuke hadi, trip mi atıyorsun millete? Kalk gidiyoruz.
Sakura kolumu çekiştirmeye başladığında derin bir nefes verdim. Bu kızın inadı da sinir bozucuydu.
Konuşmak üzereydim ki Hinata uzanarak ikimizin de kolunu tuttu.
- Birazdan son derse gireceğiz zaten kantine gitmeyelim bence Sakura.
- Ama Hinata..
Hinata anlayışlı bir tavırla başını salladı. Buradaki asıl olayın "kantine gitmek" değil "benim sıramdan vinçle sökülmem" olduğunun tabiki farkındaydı. Bir haftadır gerekmedikçe bu sırayı terk etmiyordum çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazılmamış Hikayemiz - Sasuhina
FantasyKendi sıradanlığında boğulup giden bir lise öğrencisiydim ben. - Senin rinnegan'ın yüzünden geldik buraya değil mi Sasuke-kun? O kız ise tek sözüyle sıradan hayatımı darmaduman etmişti. Kapak fotoğrafı pinterestten rastgele bulunmuştur, kita...