Bir süre önümdeki kızı izledim öylece, ne demişti o az önce? Benim ri- ne? Ah hayır, kelimeyi bile anlamamıştım.
Ağzım açılır gibi oldu ama buna izin dahi vermeden konuşmaya başladı tekrardan. Nefesi hala düzene girmediğinden hızlı hızlı konuşmaya çalışıyor sonrasında ise aniden duraksıyordu.
- Kendi odamdan farklı bir odada uyandığımda gerçekten korktum. Sonra çalışanlarımız gelip bu garip kıyafetleri bana giydirdiler. Siyah bir şeyle bu kocaman binanın önüne bırakıldım ve kime rastlasam bir garip davranıyor.
Zengin ailelerinden olan Hyuga'nın kızının araba ile okula gelmesi gündelik bir olaydı ki zaten şaşırdığım şey bu değildi.
Önümdeki kız şuan çok tuhaf hissettiriyordu, bana ne anlatıyordu şuan? Aynı sınıftaydık ama arkadaşlığımız yoktu, konuşuyor olmamamız gerekirdi. Okul yolunda adımla seslenip beni durdurması çok saçmaydı.
Ayrıca klasik okul üniformamızın "garip" bir yanı yoktu, diğer liselerinki kadar sıradan kıyafetlerin tekiydi açıkçası.
Ben ona bakarken nefesini düzenlemek için durdu bir süre, o sırada yanımızdan gelip geçenlerin mırıldanışları geliyordu kulağıma. Şaşkınlık dolu sesler kızın kravatına ve dikenli bileklerin olmayışına dikkat çekiyordu. Şuanki konuşmamız bana onları unutturmuştu bile.
- Seni gördüğüme gerçekten sevindim, Sasuke-kun.
Dikkatim tekrar ona toplandığında bir iki saniye kadar dediği cümleyi algılayamadım. Sevinmek mi?
- Neden geldik bilmiyorum ama Konoha'ya dönmemiz lazım, daha köy toparlanamadı bile!
Birden sustuğunda öylece bakakaldım, cevap vermemi mi bekliyordu şuan? İlk dediklerini açıklamasını beklerken daha da karışık, saçma şeyler söylemişti. Hiçbir şey anlamamıştım dediklerinden, uykulu bir halde dinlemiştim sadece. Ne demem gerektiğini bilemezken gözlerimin derinliklerine doğru baktığını fark ettiğimde tüylerimin ürperdiğini hissettim bir an.
Bu gerçekten çok garip, çok huzursız edici bir histi.
- Neyden bahsettiğin hakkında bir fikrim yok, Hyuga-san.
Şaşkınlıkla baktı bana. Gülümseyen yüzü ağır ağır soldu, gözleri açılıp kapandı birkaç kez. Kısa bir sessizliğin ardından yavaş bir sesle sordu bana.
- Rinnegan ile Konoha'dan buraya getirmedin mi bizi?
- Konoha diye bir yeri ilk kez duyuyorum.
İnanmak istemiyor gibi başını sağa sola salladı hafifçe, neler olduğunu anlamıyordum. Neyden bahsediyordu bu kız? Beni neden durdurmuştu?
Yere çivilenmiş gibi kaldı öylece, gözlerini yere dikti. Yüzündeki ifadede tüm duygular harmanlanmıştı birbirine: korku, endişe, şüphe.. Fısıldarcasına duydum birden güçsüz sesini. Bana değildi sanki, kendi kendine konuşuyor gibiydi.
- Genjutsu olamaz. Süresi çok uzun ve hala devam ediyor. Bunu yapabilecek tek kişi zaten öldü. Savaş bitti. O halde ne? Burası neresi?
Transa girmiş gibi tuhaf bir şeyler fısıldıyor ve öylece yeri izliyordu.
- Japonya, Tokyo'dayız şuan.
Birden onu cevaplarken buldum kendimi, o ise anlamazcasına yüzüme baktı. Ah gerçekten, dediklerindeki saçmalıklardan anlamalıydım, bu kızdaki terslik tarz değişikliğinden çok daha fazlasıydı. Hafıza kaybı? Travmatik bir durum?
Gerçi ne olursa olsun bir önemi var mıydı ki? Beni ilgilendirmezdi.
O mırıldanmasına devam ederken kol saatime döndü bakışlarım, ders başlamak üzereydi ve ben daha okul binasında bile değildim! Bu, önümdeki kızın zırvalıklarından çok daha önemliydi benim için.
- Ders başlamak üzere Hyuga-san gitmem lazım.
Cevabını beklemeden arkama dönüp yürümeye başlamıştım ki kolumu geriye çeken elleri ile duraksadım.
- Bekle.
Gözlerimin kolumu tutan ellerine odaklandığını fark ettiğinde hızla ellerini geriye çekti. Derin bir nefes alıp ona döndüm tekrar, sabah sabah benden ne istiyordu? Sadece okula gitmeye çalışıyordum şurada.
- Yalan söylemene şaşırmamalıyım sanırım.
Gözlerindeki ifadenin donuklaştığını fark etmemle duraksadım.
Yalan?
- Rinnegan'ı kullanıp bu kadar farklı bir evrene kaçabilecek tek kişi sensin. Sanmıyorum ama bu evren genjutsu olsa bile hayatta olup bunu yapabilecek tek kişi gene sensin.
Gene anlamadığım kelimeleri kullanmaya başlamıştı, yolun ortasında durup konuştuğumuz bu saçma laflar gerçekten sinir bozucu bir hale geliyordu.
Hyuga'lardan biri ile ters düşmek istemezdim ama bu konuşmanın sonu yavaş yavaş o noktaya geliyordu.
- Onlarla barıştığını duyduğumdan artık köye kin duymuyorsundur diye düşünmüştüm ama bir şeyler çeviriyorsun değil mi? Benle beraber kimleri buraya getirdin? Niye getirdin?
- Oradan bakınca yük trenine mi benziyorum?
Tersleyişimle duraksadı birden ama umrumda olmadı. Kafasını bir yerlere çarpması benim hakkımda tuhaf şeyler söyleyebileceği anlamına gelmiyordu sonuçta.
Derin bir nefes aldım ve diyeceğim sözlerin son olmasını planladım. Adımı bağırdığı andan itibaren içimde garip bir huzursuzluk vardı, bundan hoşlanmamıştım.
- Hyuga-san, bahsettiklerin hakkında en ufak bir fikrim yok. "Ri-" ile başlayan o sözcüğü hayatımda hiç duymadım ve kimseyi getirip götürdüğüm yok. Bana bir daha seslenme.
Dediklerime bir toz tanesi kadar inanmamış olan gözlerini görmezden geldim ve itiraz etmesine izin dahi vermeden arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Ama o vazgeçmemişti, kısa bir duraksamadan sonra hızla yürüyerek bana yetişti ve yanımda ilerlemeye başladı.
Gerçekten bir bela gibiydi.
- Ne diye yanımda geliyorsun?
- Doğruları anlatasıya kadar izini kaybedemem.
- Eninde sonunda aynı sınıfa gideceğiz zaten.
İç çektiğimde bana aldırmadan yanımda ilerlemeye devam etti. Mesafesini koruyordu ama çekingen bir havası olsa bile yanımda yürümekte ısrarcıydı. Gerçekten de benim yalan söylediğimi düşünüyor olmalıydı. Hiçbir hareketini anlamlandıramazken tekrardan konuşmaya başladı.
- Akademi yaşını çoktan geçtik sen neden hala derse gidiyorsun?
- Daha okul okuyacağım 6-7 sene var.
- Ne?
Gerçekten de şaşırmıştı. İkimiz de okuldaki sınavların sıralamalarında ilk 10-20 arasındaydık, bu tepki neydi şimdi? Hayır hayır, durumu kesinlikle iyi değildi bu kızın.
- Doktora görünmeyi düşündün mü hiç? Bir gecede nasıl bu hale geldin bilmiyorum ama okulu boşverip doktora git sen.
- Ne planladığını anlatacaksan kabul ediyorum.
Ne planladığımı şuan ben de merak etmiştim. Ne planlıyordum acaba ben ya?
Açıkçası okula gidip ders dinleyecektim. Teneffüslerde uyurdum ya da Naruto'larla takılırdım bu yani.
- Sayende ilk dersi kaçırdık bu arada Hyuga-san. Tebrikler!
Dediklerimi umursamadan yanımda ilerlemeye devam ettiğinde iç çektim.
Gerçekten başıma bela almıştım galiba.
................................................................................................................................................................
+ Hayatım biz şimdi neyiz?
- We are FIGHTING DREAMERS!
Tm tm gidiyorum dkdkdkdkkdldkd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazılmamış Hikayemiz - Sasuhina
FantasyKendi sıradanlığında boğulup giden bir lise öğrencisiydim ben. - Senin rinnegan'ın yüzünden geldik buraya değil mi Sasuke-kun? O kız ise tek sözüyle sıradan hayatımı darmaduman etmişti. Kapak fotoğrafı pinterestten rastgele bulunmuştur, kita...