- Hop! Uzumaki!
Top vuruşlarının yankılandığı odada antrenör agresif bir şekilde düdüğünü çaldı ve oyunu durdu. O hızlı adımlarla Naruto'nun yanına ilerlemeye başlarken bense miskin tavırlarla tribünlere oturmuş, onları izliyordum.
- Bu ne Uzumaki? Sen buna zıplamak mı diyorsun! Kurbağayı koysak senden daha iyi zıplar bu ne Uzumaki! Bak bakayım top nerede, bak arkana geçmiş aferin Uzumaki!
Kampın bitişiyle okula dönüşümüzün ilk günüydü bugün ve hayat tüm hızıyla devam ediyordu. Naruto ve voleybol takımı bir gün bile antrenmanlarına ara vermezken Sakura ve müzik grubu da sıkı bir çalışma içerisindeydi. Sadece onlar değil, Spor Festivali'ne 1 hafta kaldığından tüm kulüpler çalışmalarının dozunu arttırmıştı.
Herkes karınca gibi çalışıyordu kesinlikle ama hikayede bir de Ağustos böceği vardı malesef. İşte o da ben oluyordum tüm yıl boyunca sıfır kulüp aktivitesi ve sıfır aktivite ile.
Ve benim de kaderime tıpkı o hikayedeki gibi bir köşeye geçip karıncalarla dalga geçmek düşüyordu.
- Kanatlanıp uç bakalım Uzumaki! Kuş ol hadi kuş heey!
Tribünlerden sahaya doğru hafifçe bağırdığımda Naruto top yerine beni fırlatmak istermiş gibi baktı, antrenörün de bakışları bana döndü. Bir süre boş boş bakıştık nedense, sonra gerisingeri kendi takımına döndü ve öfkeyle iç çekti.
- Sadece Uzumaki değil hepinize kamptan sonra bir rahatlık gelmiş! Eski temponuzu bile yakalayamıyorsunuz! Kendinize gelin biz o maçı kazanacağız!
- Kazanacağız!
- Turnuvada birinci olacağız!
- Olacağız! Diğerlerini altüst edeceğiz!
- İşte aradığım ruh bu! Beş dakika mola sonra herkes geri yerlerine!
Gürültülü gürültülü bağrışların ve kendi kendine gaza gelen motivasyon konuşmasının ardından sahadaki öğrenciler her biri farklı bir noktaya dağıldı. Naruto ise gelip yanıma oturmuştu.
- Tribünlerde çok eğleniyor olmalısın, Sasuke.
- Hayır, aksine çok sıkılıyorum.
Kaşları hafifçe kalktığında omuz silktim, yalan değildi bu. Sabahtan beri o kadar sıkılmıştım ki dayanamayıp dünyaya kaşları çatık gelmiş antrenörün beş dakikada on oyuncu azarladığı şu spor salonuna bile gelmiştim.
- Hinata-san bugün okulda yok sanırım?
Yanımda duran pet şişeyi alıp kafasına diktiğinde ben kaşlarımı kaldırarak baktım ona bu sefer.
- Bunu sana ne düşündürdü?
- Yani...okula gelmiş olsa ya şuan seninle spor salonunda olurdu ya da sen onunla sınıfta olurdun.
- Oradan bakınca yapışık ikizlere mi benziyoruz Naruto, abartma.
- Tam olarak benziyorsunuz valla Sasuke, son aylarda seni hiç onsuz yürürken görmedim.
- Eh, şuan görüyorsun.
Bir kaşını kaldırıp öyle bir şüpheyle baktı ki bana gözlerimi devirip arkasından ekledim.
- Teneffüste Sakura koluna girdi götürdü kızı müzik odasına. Kız kıza mı konuşacaklarmış neymiş.
- Hee yani kızların yanından dışlandın ve dedin ki "Hadi gidip spor salonunda Naruto'yla uğraşayım"?
- Nereden bildin?
- İçime doğdu öyle, yoksa hiç belli etmiyorsun.
İkimiz de aynı anda gözlerimizi devirdiğimizde sessizlik oluştu birkaç saniye. Naruto dinlenmek istermişçesine oturduğu yere iyice yayılırken su içmeye yeltendim ben de, kendi pet şişeme uzandım ve kafama diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazılmamış Hikayemiz - Sasuhina
FantasiaKendi sıradanlığında boğulup giden bir lise öğrencisiydim ben. - Senin rinnegan'ın yüzünden geldik buraya değil mi Sasuke-kun? O kız ise tek sözüyle sıradan hayatımı darmaduman etmişti. Kapak fotoğrafı pinterestten rastgele bulunmuştur, kita...